Paylaş
Prof. Alpaslan Işıklı'nın çizgisinde kırık yoktur. Bildim bileli, aynı tutarlı yapısıyla yoluna devam ediyor. Önceki gün aradı. Hal hatır sorduk:
‘‘Şimdi de, Sayın Sami Selçuk'la uğraşıyoruz.’’
Işıklı, yapılan konuşmadan çok, konuşma sonrasına önem veriyor:
‘‘Konuşmanın sonrasında bir gerçek ortaya çıktı; hıyanet-i vataniye cephesinin örgütlülüğü, karşı cephenin ise dağınıklığı.’’
Önce, işin aslına bakmayan bizim tembelleri eleştiriyor:
‘‘Baştan ilerici yazarlar bile konuşmayı yerinde bularak alkışladılar. Kaba bir 12 Eylül Anayasası düşmanlığı, bizimkileri kandırmak için yetti. Öbürleri (2. Cumhuriyetçiler, dinciler ve dönekler) dozunu biraz fazla kaçıran destek yapınca, 'Bunda ne vardı?' diye düşünmeye başladılar.’’
ÖDP Başkanı Ufuk Uras'ın da kutlama ziyaretine gittiğini söyledim:
‘‘Bu ne refleks üstadım! Ne müthiş bir refleks! Görülüyor ki, bir yerde bir orkestra şefi var ve gizlenmeye gerek duymadan bu oyunu sergiliyor. Bu yüzden, hiç hata da yapmıyorlar. Gizli değil, açıktan yapıyorlar.’’
Işıklı'ya göre bu zeká işi değil, örgütlülük meselesi:
‘‘Üstadım, bence bu malum koro koku değil de, sanki emir alıyorlar.’’
Doç. Selçuk'un konuşma metnini, bir profösör olarak değerlendiriyor:
‘‘Doktora master öğrencilerinin argosunda 'salçalama' deyimi vardır. Dip notlar koyarak salçalamayı çok iyi yapmış! Yerli yersiz şeyler. Örnek mi? 'Diktatöryal ideoloji ile demokrasi bağdaşmaz' demiş ve bir dip not koymuş: 'Bak: Fukuyama veya Jean Paul Sartre.' Bu çok sıradan bir laf.’’
* * *
Mehmet Arif Demirer'den 'Demokrat Türkiye' başlıklı bir faks geldi:
‘‘Yargıtay Başkanı'nın konuşmasını doğru dürüst dinlemedim. Okumadım da. Ancak, Özgür Politika adındaki PKK bültenini internetten her sabah izlerim. Daha birinci günden beri, Selçuk'u hiç değişmeyen bir ölçüde hararetle desteklediler. Konuşma için Öcalan'ın yorumları ile HADEP'in desteğine de geniş verdiler. Bugün de, Ümraniye Cezaevi'nde PKK'lı tutsakların çıkardığı ZİNDAN Dergisi desteğine değinmiş. İHD de desteklemiş.’’
İşte, duyarlı olduğumuz noktalar bunlar. Demirer, devam ediyor:
‘‘PKK Başkanlık Konseyi, Selçuk'un konuşmasını 'demekrasi manifestosu' olarak nitelendirerek, 8 Eylül günü bir açıklama yapmıştır. İşte açıklama:
- Başkan Abdullah Öcalan yoldaşın, İmralı duruşmalarında yaptığı tarihi savunma, 'Kürt Sorununa Demokratik Çözüm Manifestosu' idi. Benzer siyasi öz ve içeriğe sahip bu iki manifesto birbirini tamamlıyor.’’
Kaygılar, işte bu tür etkileşimden kaynaklanıyor. Ve Demirer, 'hukuka, hukukun üstünlüğüne, devlete, Yargıtay'a saygılı bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak' soruyor:
‘‘Yargıtay Başkanı'nın Öcalan gibilerine bu kadar çok hammadde sağlaması doğru mu? Bence değil.’’
* * *
Selçuk'u eleştirenler, dinci basının hedefi. Fethullah yanlısı gazetede bana küfürlü hakaretler yağmış. Küfürleri yargıya bıraktım. Düzeyleri bu!
Doç. Sami Selçuk, önceki gece de Flaş'a telefonla bağlandı:
‘‘Konuşmamı İkinci Cumhuriyetçiler destekliyormuş. Birinci Cumhuriyet, İkinci Cumhuriyet beni ilgilendirmez. Bunlar benim meselem değildir.’’
Programa katılan gazeteci arkadaşımız Baki Özilhan, dayanamadı:
‘‘Sizin meseleniz olmayabilir. Ama, laik cumhuriyet, Türkiye Cumhuriyeti bizim meselemiz ve değerimizdir Sayın Başkan! Bizi yakından ilgilendiriyor. Eğer, laik cumhuriyet sizi ilgilendirmiyorsa, o da sizin meselenizdir.’’
Bizim değerimizdir.
Paylaş