İsmet Solak: İşi iyi bilenden dinleyelim (1)

İsmet SOLAK
Haberin Devamı

Doktor Serdar Savaş... Dünya Sağlık Teşkilatı (WHO), Avrupa Program Direktörü ve teşkilatın Avrupa'daki ikinci adamı... Bizden biri...

Yedi yıl önce, Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı idi. Şimdi, WHO'da tüm dairelerin bağlı olduğu üst yönetici. İşi iyi bilen ve tam yetkili.

Laf aramızda, burada olsaydı çoktan harcanırdı. Hükümet değişikliklerinde ya görevden alınırdı ya da bir kasabaya sürülürdü! Bunlar olmuyor mu?

Savaş, depremden hemen sonra, ‘‘Duruma bakmak ve ihtiyaçları saptamak’’ için Türkiye'ye gelmişti. Geliş o geliş.

Sürekli bölgede çalıştı. Koştu, koşturdu, çırpındı... Allah razı olsun.

Bu etkin makamda bizden ve iş bilen becerikli birinin olması ülkemiz için devlet kuşuydu. Uzun uzun sohbet ettik. Gözlemlerini aktardı. İlk izlenim:

‘‘Görüldü ki, Türkiye'nin böyle bir felakete karşı hazırlığı yoktu.’’

Savaş'ın konusu sağlık. İşte sağlık alanındaki teşhisi:

‘‘Sağlık alanında da hazırlıksız olduğumuz görüldü. Bu gibi şartlarda yapılacak işlerin planı yoktu. Personel eğitilmemişti, master plan yoktu.’’

Peki, ya Kızılay? Savaş, adeta deprem geçirdi:

‘‘WHO yöneticisi olarak 7 yıldır dışarda, hem Kızılhaç, hem de diğer Kızılay'lar ile çok yakın çalıştım. Bosna'da, savaş koşullarında neler yapıldığını gördüm. Orta Asya'da çalıştım. Bunları gözlediğiniz zaman Kızılay'la onlar arasında ciddi bir zaman farkı olduğunu görüyorsunuz.’’

Kimse alınıp gücenmesin. Bu, ‘‘Kızılay çağın gerisinde kaldı’’ demektir. Ne yapılmalı? Kişiler önemli değil. Kızılay'a neşter vurulmalı:

‘‘Kesinlikle bireyleri suçlamak gibi bir amacım yok. Ama, Kızılay'ın örgütlenme şekli ele alınmalıdır. Kızılay Tüzüğü'nü açıp iyice okumak ve yeniden örgütlenmesi için gerekli düzenlemeleri yapmak gerekir.’’

Bu, bizim Kızılay'ımız. Ama, bu faciada sınıfta kaldı:

‘‘Kızılay'ın, profesyonel yöneticiler ve teknik elemanlar tarafından yönetilebileceği bir sistemi geliştirmek lazım. Kızılay, dernek mantığı içinde ve kendi kabuğunda son derece kapalı. Dıştan görevlendirmeye veya 'gelin, bilen birini bu işin başına geçirelim' demeye izin vermiyor.’’

Tüzüğü değiştirip, asıl fonksiyonlarını yapar hale getirmek gerekir:

‘‘Ben, çadır su aldı-almadı tarafında değilim. Ama, Kızılay'ın öyle bir organizasyon içine girmesi gerekir ki, felaketin kırmızı ışığı masalarında yandığı anda, olay yerindeki depolarından malzemenin çıkması, oradaki halkın içinden yetiştirilmiş kurtarma ekiplerinin harekete geçmesi lazım.’’

Böyle olsaydı, ekipler 10 dakikaya varmaz olay yerine ulaşırdı:

‘‘Kızılay'da bunları yapacak parasal kaynak fazlasıyla var. Böyle bir sistemi mevcut parasıyla 15-20 kez kurar. İnsanlar son derece iyi niyetli. Benim orada çalışanların tümüne saygım var. Ama, artık dünyanın da gittiği bir yer var. Dünyada bilgisayar kullanmayan, internetten bilgi almasını bilmeyen, yüksek teknolojiyle iletişim kuramayan, anında ön değerlendirme ve ardından ciddi bir iletişim ağıyla haberleşip koordinasyon sağlayamayan kuruluşlar zamanın, yani çağın gerisinde kalıyorlar.’’

Savaş, 4 önemli ipucu veriyor; değerlendirme, haberleşme, koordinasyon, kumanda. Ve ekliyor:

‘‘Dördünü anında hizmete sokacak teknik ve kafa altyapısının Kızılay'da olması lazım. Biz işi, yine hamasi ve edebi nutuklarla geçiştirmemeliyiz. Gecikmemeliyiz. Bu düzenlemeyi hemen hayata geçirmeliyiz.’’

Ekimde Meclis'imiz, iki-üç maddelik bir yasa çıkarmalı. Ve Kızılay'ın yeniden örgütlenmesi, çağı yakalaması sağlanmalı. Kimse alınıp gücenmemeli.

Doktor Serdar Savaş'la sohbetimizi sürdüreceğiz.

Not: Gökhan'ın annesi de öldü. Babası ile kız kardeşine sabır diliyorum.



Yazarın Tüm Yazıları