İki tur ve büyükşehirler...

İsmet SOLAK
Haberin Devamı

Laik rejimi savunan yüzde 75-80 oranındaki çoğunluk oyları, bir anda heba ediliyor. Yüzde 20-25 oyla aradan sıyrılan aday belediye başkanı oluyor.

20 gün önce, önseçim kararına rağmen Karayalçın'ın adaylığını açıklayan Baykal'ı eleştirerek CHP'den istifa eden PM üyesi Erol Tuncer'le sohbette bu görüşümü yineledim. Aynı frekansta buluştuk:

‘‘Hem de metropollere! 10 milyonluk İstanbul'a, Cumhuriyet'in başkenti Ankara'ya... İstanbul'un 1 katrilyon, 320 trilyon liralık bütçesi var. Milli Eğitim, Savunma ve Maliye bütçelerinden sonra en büyük dördüncü bütçe. Bu bütçeyi yönetmek için partiler popüler aday arıyorlar, iyi mi?’’

Oysa, bu bütçeyi bir uzmanın yönetmesi gerekmez mi? Dert çoktu:

‘‘Başkentin ana caddelerini, zincirli döküm babaları kapladı. İğrenç bir zevksizlik örneği. Bu barikatları gördükçe, insanları zifiri karanlık zaman tünelinden geçirip işkenceye götürüyorlar gibi geliyor.’’

HEYKELE TÜKÜREN BAŞKAN

Tuncer ne desin! Başkan'ın estetik anlayışı buydu. Ya heykele tükürür, ya çiçek yerine zincir çekerdi. Ama, başkenti yönetiyordu!

Tuncer, yeni bir olay anlattı, şaştım da kaldım:

‘‘Biliyorsunuz, 16 Ocak günü partimden istifamı, Genel Başkan'a mektupla bildirdim. Bu mektubu özel kalemine, elden gönderdim. Telefon ettim, bilgi verdim. Mektubun ulaştığını telefonla öğrendikten, kuryem geriye döndükten sonra basına açıklama yaptım.’’

İstifası Hürriyet dahil, büyük gazetelerle TV haberlerinde yer almıştı:

‘‘CHP'nin böyle bir istifadan haberdar olmadığı anlaşılıyor. Benim iki özelliğim var; biri, CHP'nin ikinci kez açılışında kurucuların önderiyim. İkincisi, PM üyesi sıfatını taşıyorum. Bu iki özellik nedeniyle istifamın duyulmaması mümkün değil.’’

Yani? Anlattıkça durum aydınlandı:

‘‘Bakın parti nasıl işliyor; önümde bir telgraf var. 31 Ocak'ta adıma ve adresime çekilmiş. PM üyesi olarak, beni, 4 Şubat 1999 Perşembe günkü toplantıya çağırıyor. Ayrıca yorumlamıyorum. CHP'nin siyasi ve bürokratik yönetimini ve halini gösteren bir ibret belgesi...’’

Tuncer, şudur budur, ama ömrü idarecilikte geçmiştir. Bu yöneticilik anlayışını anlaması mümkün değil.

MEZHEP VE TARİKAT PAZARLIĞI

CHP eski İstanbul İl Başkanı Ali Özcan'ın durumu Tuncer'e benzedi:

‘‘Bizim Muharrem Sarıkaya ile görüştü. Deniz Bey, Adnan Polat'ın aday olduğunu açıklayınca, Ali Bey'den Polat lehine çekilmesini istemiş. Tıpkı sizin durumunuz. Özcan adaylıkta ısrarlı. Çok ağır tartışma yaşanmış.’’

Özcan'ın bizim Muharrem'e söylediği bir cümle çok hoşuma gitti:

‘‘Ben de Adnan Polat gibi Alevi'yim. Alevi olmak siyasette bir başkasına üstünlük sağlayan bir özellik değil ki! Burası CHP.’’

Son günlerde, bazı partilerde, mezhep ve tarikat pazarlığı aldı başını gidiyor. Çağdaş ve aydın görüşlü Alevi toplumu içinde böyle istismarların yapılması çok ayıp! Alevi kültürüne ise hiç yakışmıyor.

Sormazlar mı, ‘‘Sen Alevilik adına siyaseti istismar edersen, öteki de Sünnilik adına istismarı yapmaz mı? Ne farkın kalır Erbakan'dan?’’ diye!

Laik kesimde bu anlamsız yanlışlar yaşandıkça belediye başkanları tek turda seçilse ne yazar, iki tur olsa ne çıkar! Şu manzaraya bakın...

MGK'da, ülkenin milli güvenliği ele alınarak, ‘İki tur olmazsa laik rejimle ülkenin bölünmez bütünlüğü tehlikeye girebilir’ kanısına varılıyor. En üst devlet organlarının bilgi ve belgelerine dayanılıyor.

Ülkeyi yönetmeye talip bazı liderler, ‘‘İki turlu sistemin görüşüleceği yer MGK mı?’’ diye soruyor. Peki, ulusal konuları siz nerede ele almayı ve görüşmeyi planlıyorsunuz? Siz gelseniz, MGK'yı kaldıracak mısınız?

Hadi canım sen de!



Yazarın Tüm Yazıları