Paylaş
TBMM Başkanı Hikmet Çetin, olağanüstü toplantı ile ilgili uygulamasını savunuyor:
‘‘Ben içtüzüğü uyguladım, Anayasa'ya ve içtüzüğe göre hareket ettim.’’
Çetin, içtüzüğün ilgili maddelerini ısrarla okuyarak, ‘‘Genel görüşme tamamlanınca TBMM çalışmalarına devama karar verilmediği takdirde, hükmünü görmezden gelemezdim’’ diyor.
Başkanvekili Uluç Gürkan'ı da kınıyor:
‘‘Yaptığı tetikçiliktir. Gitsin Anayasa Mahkemesi'ne, iptal kararını çıkartırsa politikayı da bırakacağım.’’
Eski başkan Necmettin Karaduman'ın uygulamasını da hatalı buluyor:
‘‘Karaduman yaptı da ne oldu. Hayatı söndü.’’
Uluç Gürkan'la konuşuyorum:
‘‘Başkana sevgi ve saygım sonsuz, ama Anayasa'yı ve içtüzüğü göz göre göre çiğnedi. Elbette Anayasa Mahkemesi'ne başvuracağız.’’
Gürkan, dün FP'nin Meclis çalışmalarını kendi dümen suyuna çevirmek için verdiği önergeyi de işleme koymadı ve danışma kurulunu toplamadı.
Olağanüstü toplantı Meclis'i gerdi, siyaseti yıprattı:
‘‘Önemli olan, halkın Meclis'e güveninin sarsılması ve siyasetten kopması. Bu zor tamir edilir.’’
* * *
Eski meclis başkanı Necmettin Karaduman, ‘‘Geçmiş olsun’’ demek için telefon etti. Sohbetimiz küskünlerin yarattığı gerginliğe gelip dayandı:
‘‘Bu tür olaylar tarihte nadir vaki olur. İçtüzükte bir hüküm var; ‘Gerekçeli olarak bu talep yapılır' diyor. Kanun koyucu, gerekçe hükmünü getiriyor. Bu 1973'te kondu ve Anayasa'da yoktu.’’
Karaduman, gerekçe şartını Meclis’in normal durumunda hiçbir görüş ortaya koymadan yerine getirileceği anlamında yorumluyor:
‘‘Ama, daha ekstrem bir örnek verelim: Adayları doğrudan halk belirleseydi, Meclis'teki üyelerin ise yüzde 80'i listelerde yer almasaydı ne olacaktı? Böyle bir durumda Meclis'i toplayıp, seçimi temelli kaldırsalardı, halkın tasvibine mazhar olacak bir hareket mi sayacaktık? Halkın seçtiği insanları siz bir lahzada sileceksiniz, kendi çıkarınız için seçimi erteleyeceksiniz. Bu benim dönemimdeki olaydan daha ekstremdir.’’
Eski başkana, ‘‘Peki ne yapılmalıydı?’’ diye sordum. İşte yanıtı:
‘‘Böyle durumlarda başkan gerekçe üzerinde değerlendirme yapacak. İçtüzük bu imkánı vermiş, yeter ki başkan böyle bir karar alındıktan sonra, yani benim kararım varken, geleneği devam ettirsin. Millet böyle olaylarla karşı karşıya kalmasın. İnsanlar küfür edecek hale geldi. Buna hakkımız var mı? Anayasa'yı lafzıyla değil, ruhuyla yorumlamak gerekir. Gerekçe hükmü başkanların cankurtaran simididir. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyemeyiz.’’
Karaduman'ın söylediği gerekçenin özü, ‘‘Cesaret’’ üzerine kuruluyor.
* * *
Ama, Hikmet Çetin bunlara katılmıyor.
Bu sayede de siyaset yasaklısı Erbakan, siyasete hákim oluyor.
ANAP Lideri Mesut Yılmaz, Konya'da yuhalanıyor. Türban krizi tırmandırılıyor. Bombalar patlıyor, katliam vahşet boyutuna tırmanıyor. Erbakan ne diyor:
‘‘Ben yoksam, ülke tufan.’’
Anayasa Mahkemesi eski başkanı Yekta Güngör Özden aradı:
‘‘Şunu herkes bilsin İsmetçiğim. 163'üncü madde kaldırıldı, şeriat isteklerinin, din istismarcılarının önü açıldı. Bir 312 kalmıştı. Bu da kalkarsa, bölücü ve şeriatçıların eline kılıç verilir, onlar da bu memleketi paramparça eder, kan gölüne çevirir. Dikkatli olalım.’’
Meydan, Erbakan'ın. Gensoru da verdirir, seçimi de erteletir.
Paylaş