Paylaş
Ege-Koop panelini izleyenlerden biri de Remzi Erkürem'di. Büyük Türk devrimine, laik cumhuriyete sahip çıkılması onu çok mutlu etmişti.
Fethullah Gülen'e karşı koyduğum tavrı da kutladı:
‘‘Olayı, gündem değiştirme gibi gösteren Ecevit'le ters düşmedin mi?’’
Doğru, ters düştük. Fethullah konusunda farklıyız. Gülen'le yaptığı ilk görüşmeyi, 1993'te ben haber yapmıştım. Ecevit, ‘‘İslam tasavvufu ve felsefe üzerinde konuştuk, siyasete hiç girmedik’’ demişti. Çok samimiydi.
Bir davet sonucu, Zaman Gazetesi bürosunda Gülen'i de dinlemiştim. Fatih Çekirge'nin sorusu üzerine, ordudan ihraçlar için kuvvet komutanlarından birini suçlamıştı. İsim vermemişti. Ama, çok saygı duyduğum Hava Kuvvetleri Komutanı, Orgeneral Ahmet Çörekçi'yi tarif ediyordu. Çiller'e bile şikáyet ettiğini açıklamıştı. İki ayrı yazıyla eleştirdim, bir daha davet gelmedi.
Atatürk'ün öğretmeni olduğunu söyleyen yaşlı bir emekli bayan, ‘‘Oyumu hep Ecevit'e verdim, ama son yaklaşımı bana ters geliyor!’’ dedi. ‘‘Bana da ters geliyor öğretmenim’’ derken içim acıyla doldu. Gözlerimden yaş geldi.
Fatih Altaylı'nın Teke Tek programında Ecevit'i izledim:
- Dışarıdaki okullara nelere dayanarak güven duyuyorsunuz?
‘‘Dışarıya gidip o okulları gezen çok sayıda tanıdığım kimseden izlenim aldım, hep olumlu şeyler söylediler.’’
Şaşırdım... Sanırım en az üç kez, izlenimlerimi aktarmıştım. Kuşkularım olduğunu açıkça vurgulamıştım. Gürcistan'da, bir tepedeki koleji gezmiştik. Özbekistan'daki okullardan birini görmüştük. Kazakistan'da yeni açılan bir okulu meslek büyüğüm Nezih Demirkent'le dolaşmıştık. Ecevit'e anlatmıştım:
‘‘Okula girişte, Atatürk büstü ve gençliğe hitabesi var. Ama sanki şekil olarak var. Erkek yatakhanesini gezerken içimiz ezildi. Erkek tuvaletinde pisuvar yoktu. Nezih Abi birine sorunca, 'Peygamber Efendimizin sünnetinde yok, o yüzden yapılmadı' dendi. Gözlerimiz yerinden fırladı. Genç ve ince bıyıklı tipler öğretmenlik yapıyordu. Bizimle pek konuşmuyorlar... Finansman işi kuşkulu. Öğretmenlere biri çantayla para getiriyor, kayıt falan yok.’’
Zaman Gazetesi Parlamento muhabiri sorunca, bu kuşkularımı anlatmıştım. Şimdi kalkmış, benim Ali Kırca gibi, ‘Devlete karşı tehlikeli fikirler taşıyan bir teğmen!’ olduğumu yazmış. O yüzden de ordudan atılmışım!
Benim 20/21 Mayıs 1963 olayları sonunda, Harbiye'den ilişiği kesilen 1459 öğrenciden biri olduğumu sağır sultan biliyor çocuk... Otur yerine!
Bir başka dinci gazete ise benim askeri okuldan, ‘Komünist faaliyetler’ yüzünden atıldığımı yazıyor. Komünist olmak zor iş. Ben olamadım.
Atatürkçü olduğum için, doğrusu komünist olmak için de hiç uğraşmadım. Ama şimdi, beni böyle suçlayanlarla adalet önünde uğraşacağım.
Dün ANAP Lideri Mesut Yılmaz da bir avuç inciri berbat etti. Ne oluyor? Neler oluyor böyle? Bu cumhuriyet sahipsiz mi sanıyorlar?
Cumartesi yapılacak CHP Kurultayı, bu tehlikeli gündem yüzünden daha da büyük önem kazanıyor. Altan Öymen listesini yapıyor. Başta Bilecik, Aydın Sazlıköy, Hatay Kuşalanı'nda kazanılan seçimler büyük moral vermiş, belli:
‘‘Bilecik'te oyların yüzde 43'ünü aldık. Önceden yüzde 20 küsurdu. Tüm seçimlerde oy oranımız yüzde 27.4 ve CHP birinci parti, ikinci MHP...’’
Her zaman söyledim. Halk CHP'den Baykal ve hizipçilik yüzünden koptu. Son alınan sonuçlar, bu görüşümü kanıtlıyor.
Altan Abi, Gülen konusunda da açık ve net tavır alıyor:
‘‘Bu kasetler, laik cumhuriyet tehlikeye girince CHP'ye olan ihtiyacı tüm çıplaklığı ile ortaya koydu. Biz, bu yüzden CHP'yi yeniden kuruyoruz.’’
Öymen'in asıl amacı liste değil, ‘‘CHP'yi yeniden kurmak’’ olacak.
Paylaş