İsmet Solak: Ekmek ve eğitim

İsmet SOLAK
Haberin Devamı

Yeni bir yüz yıla, aslında yeni bir bin yıla beş gün sonra gireceğiz. 2000'li yıllarda da en büyük ihtiyaç bellidir. Danton'un dediği gibi:

‘‘Halkın ekmekten sonraki ihtiyacı eğitimdir!’’

İki gün önce Cezmi Doğaner ziyaretime geldi. Cezmi'yi, 12 Eylül öncesi CHP Gençlik Kolları Genel Sekreteri olduğu dönemden tanırım. Hollanda'da, Rotterdam Üniversitesi Eğitim Fakültesi'nde öğretim üyesi olarak çalışıyor.

İyi yetişmiş bir bilim uzmanı, müthiş bir Türkiye sevdalısıdır:

‘‘Bundan 10 yıl önce çocuklarımız bilgisayar kullanmazdı. Bugün nerdeyse bilgisayarsız yaşayamaz hale geldiler.’’

Bir süredir Çukurova Üniversitesi'nde dersler ve konferanslar veriyordu:

‘‘Teknolojik devrim dünyayı ahtapotun kolları gibi sardı. Global finans, her gün dünya borsalarında bir trilyon dolardan fazla para işlem görüyor ve ülkelerin kaderini çiziyor, iletişim ve medya, elektronik ticaret, genetik bilimi; her yıl yeni bir devrim beraberinde milyonlarca insana güvenlik ve yeni yaşam biçimleri getiriyor.’’

* * *

Bu hıza ayak uydurmak zorundayız:

‘‘Bunlar geleceği belirleyen değişim güçleri. Bu güçler ulusal sınırlar tanımıyor, geleneklere de bağlı kalmıyor...’’

Hiçbir kişiyi ya da ülkeyi de durup beklemiyor. Cezmi, bunun nedenini anlatırken, ‘‘Çünkü, bu güçler evrensel’’ diyor. Milenyuma, bu evrensel güçler hákim olacak. Buna ayak uydurmanın tek çaresi ise eğitimdir:

‘‘Türkiye'de demokrasinin yerleşmesi, özgür ve bağımsız bir toplumun oluşması; ülkenin gelişen ve değişen dünya düzeni içinde çağdaş uygarlık düzeyine ulaşması için her alanda ve en başta da eğitim alanında yeniden yapılanmamız şarttır.’’

* * *

AB'ye aday ülke olduk. Bizim okullarımızda da demokrasi ve katılımcılık dersleri okutulması gerekmez mi? Milli Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu ile hem NTV'de, hem Meclis'te bu konuyu uzun uzun tartışma olanağı bulduk:

‘‘Biz Milli Eğitim olarak AB'ye girdik. Bunu yazabilirsin. Bu dersi de koyduk. Adı demokrasi değil ama var. Çünkü demokrasi bir yaşam biçimidir.’’

Kulaklarıma inanamadım:

‘‘Ana sınıfından başlayarak çocukların sınıf etkinliklerine katılma ve görev paylaşımı, okulda ve evde dayanışma, bilinçli tüketicilik, toplum hayatımız, insan hak ve özgürlükleri ile ilgili sorumluluklar işleniyor.’’

Peki, neler okutuluyor?

‘‘Amaç zaten bu! Bunu sağlamak için aile, okul ve toplum hayatı, vatan ve millet sevgisi, demokratik hayat, demokrasinin temel ilkeleri, korunması ve Türk toplumu için önemi yıllar içinde okutuluyor.’’

Peki bu katılımcılık uygulanacak mı?

‘‘Okulda yeni bir demokratik yöntem getirdik. Bugüne kadar müdürlerin yönettiği okullarda artık birer yönetim kurulu oluşuyor. Kurulda, okulu temsilen müdür veya bir yardımcısı, öğretmenler ile öğrenciler ve veliler arasından seçilmiş ikişer temsilci, aile birliği veya varsa vakıftan birer temsilcilerle seçilmiş yerel yöneticiler olacak. Kararlar burda alınacak.’’

* * *

2000'li yıllarda eğitimin temel ilkesi de belli olmuştur:

‘‘Fikri hür, vicdanı hür nesiller yetiştirmek!’’

Bu ilke zaten bizim. Türk Devrimi'nin düşmanları ve istismarcılar, bunu unutturmak istediler, başaramadılar. Bu ilke, Atatürk'ün aydınlık yoludur.

Eğiticiler milenyumda bu ilkeye sarılarak; tam bağımsızlığı, toplumsal değişmeyi, dayanışmayı ve çağdaşlaşmayı sağlamak için çaba göstermelidir.

Çünkü bu ilke, Atatürk'ten bize kalmış kutsal bir mirastır.

Yazarın Tüm Yazıları