İsmet Solak: Duyarlı olmanın önemi

İsmet SOLAK
Haberin Devamı

Bana öyle geliyor ki, deprem faciasının izlerini yıllarca silemeyeceğiz. Son artçıda, kadınların ve çocukların gözlerindeki dehşeti gördünüz mü? Bu, hepimizin yarasıdır. Miletçe, çok duyarlı olmalıyız.

Geçen hafta, bir mühendisin TMMOB ile ilgili eleştirisini aktarmıştım.

‘‘TMMOB gerçekten bir meslek kuruluşu olsaydı, önce depremde yıkılan binaların projesini, inşaatını yapan, kontrolünü gerçekleştiren üyelerini tespit eder ve onları en azından kınardı’’ diyordu. İlk bakışta haklıydı.

TMMOB Başkanı Yavuz Önen'den bir faks mesajı aldım. Yönetim Kurulu'nun eylül ayı başında yaptığı toplantıda alınan kararları açıklıyordu:

‘‘Karar No: 265... 17 Ağustos 1999 günü meydana gelen depremin yol açtığı can kayıpları ve hasarların büyük olduğu bütün bölgelerdeki;

a) Yer seçimlerinin ve yerleşim kararlarının belirlenmesinde planlama ilkeleri ve şehircilik kurallarına uymayan,

b) Yapıların projelendirme, uygulama ve denetim sürecinde mevcut yasa ve yönetmeliklere uymayan kurum, kuruluş ve kişilerin ortaya çıkarılmasına,

c) Kişisel sorumlulukları saptanan mühendis-mimar ve şehir plancıları hakkında başlatılan soruşturmaların hızlandırılmasına,

d) Deprem sonrasında meslek bilgilerini ve unvanlarını meslek disiplini ve ahlakına aykırı biçimde kullanarak halkla ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni zedeleyen mühendis-mimar ve şehir plancıları hakkında araştırma yapılarak, bu araştırmalara göre soruşturma yapılmasına,

e) Başlatılan ve başlatılacak bu çalışmaların TMMOB ve Odalarca öncelik ve ivedilikle yapılmasına, sorumlu kurum, kuruluş ve kişiler hakkında yargı dahil her türlü girişimde bulunulmasına oybirliği ile karar verilmiştir.’’

Bu duyarlı yaklaşım, insanın içini rahatlatıyor.

* * *

Ağustosun ilk haftasıydı. Meclis kulisinde, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Aytaç Durak ile karşılaşmıştık:

‘‘Çarpık kentleşmeye karşı savaş açtım. Gettolaşma ile mücadelede çözüm önerileri ile merkezi hükümete geldim. İkna turları atıyorum.’’

Sırayla ANAP Lideri ile Başbakan ve Cumhurbaşkanı'na çıkacaktı:

‘‘Genelkurmay Başkanımıza da bir brifing vermek istiyorum. Çünkü, çözüm önerimin gelip dayanacağı yerde, oradan çıkacak destek çok önem taşıyor.’’

Müthiş heyecanlıydı:

‘‘Bereketli topraklara akın var. Çukurova'daki gecekondular sığırcık sürüsünü andırıyor. Yol, kaldırım, altyapı ve tek karış yeşil alan yoktur. Mardinliler ayrı, Siirtliler ayrı mahalle kuruyorlar.’’

Sözü nereye bağlayacağını merak ettim:

‘‘Bunlar kent kültürü yoksunu fakir insanlardır. Çarpık kentleşme mutsuz insanları, terörün aradığı ideal ortama sürükler. Çarpık yerleşim alanında otorite yetersiz, belediyeler başarısız, insanlar mutsuz olur.’’

Doğru... Hem mutsuz olurlar, hem isyankár:

‘‘Çarpık yerleşim alanlarında altyapı zor, pahalı ve sağlıksızdır. Bizim Yeni Adana gibi yeni yerleşim alanlarında kolay, ucuz ve sağlıklı olur.’’

Durak, elindeki fotoğrafları masaya serdi:

‘‘Şunlara bakın beyefendi, medeniyet depreme de kafa tuttu!’’

Bunlar, Adana depreminin fotoğraflarıydı. Eski kentte binalar yerle birdi. Yeni Adana'da ise 20 bin yüksek katlı bina vardı ve en ufak hasar yoktu:

‘‘İşte teröre, depreme ve yoksulluğa karşı tek çözüm budur. Ben şimdi, her yıl, bu şekilde 100 bin yeni konut yapılması için yollara düştüm.’’

Hepimiz, çağdaş ve dayanıklı konutlar için yollara düşmeliyiz. Ama, önce duyarlı olmayı öğrenmeliyiz.



Yazarın Tüm Yazıları