İsmet Solak: Dünyada Van, ahirette iman!

İsmet SOLAK
Haberin Devamı

Van, gerçekten tutkunu olduğum ve doyamadığım bir diyar... Van ve Hakkári'ye bayılıyorum... Doğa ile insanların birbirlerine bu denli yakıştığını bir başka yerde göremezsiniz.

Terör, Van yöresini fena vurdu. Her şeye rağmen toparlanabilir.

İmkánları belli; turizm ve hayvancılık... Demirel'in gezisinde, halkın içine girdim. Umutlar sürüyor. Yarım kalan yatırımlar bitse, turist gelse, çarşı pazar hareketlense, hayvancılık desteklense, işsizlik biraz önlenir.

Ve çiçek açar gibi pankartlar asılır: ‘Dünyada Van, ahirette iman!’

Bir de Vanspor gerçeği var. Halkın gözbebeği olan Vanspor'un hali kötü! Vanspor Başkanı, ‘‘Bunlar şerefsiz’’ diyerek halka hakaretler yağdırıyor. Yetmiyor, ‘‘Hakemler terörist’’ diye kükrüyor. Taraftarlar öfkeli:

- Van halkına Ermeni çeteleri bile ‘şerefsiz’ diyemedi. İki trilyonluk takımı 50 milyara kapattı. Futbolcuları satıp para kazanıyor. Federasyondan aldığı paraların nerde olduğunu da bir Allah'ın kulu bilmiyor!

Van halkı, Başkan Ömer Gülüştür'e 'Fırıldak Ömer' adını takmış. Ve sorun tırmanıyor. Gülüştür, ‘‘Cumhurbaşkanı'na çıkıp hakemleri şikáyet edeceğim’’ demişti... Gazeteci Sıddık Salaz, yerel gazetedeki yazısında bu sözlerden yola çıkarak, başkanı yerden yere vuruyor. Ama, üslup nefis...

Sıddık'ın, ‘Huzura çık ve anlat’ başlıklı yazısı şöyle:

‘‘Cumhurbaşkanı'na de ki; ben, 1976 depreminden sonra dükkánı olmayan bir terzi olarak İstanbul'a göç ettim. Bir fabrikada işçi olarak çalışmaya başladım. Bir zaman sonra Talan, pardon Dalan döneminde, yürü ya kulum misali, yolumun geçtiği her arsadan sonra biraz daha zengin oldum. Artık zengin olmuştum. Bu arada kazandıklarımla İstanbul'da yatırımlar yaptım.

Son yıllarda, ülkenin ekonomisi bozuldukça, benim de işlerim iyi gitmez oldu. Ama zengin olmanın yollarını öğrendiğim için Van'da karşıma yeni bir fırsat çıktı. Ve işi bağladım. Birinci ligde takımı olan bir şirketi bana peşkeş çektiler. Takımın parasıyla bozulan işlerimi yeniden yoluna koydum. Ancak, işler istediğim gibi gitmez oldu. Takım kötü sonuçlar aldıkça foyam meydana çıkmaya başladı. Taraftarla aram açıldı. Para isteyen futbolcuları satıp yerlerine yenilerini aldım. Bir süre böyle idare edeyim derken taraftarlar peşimi bırakmadı. Protesto devam etti. Onlara şerefsizler, dedim yine de peşimden geldiler. Efendim, bir takımı gerçek sahiplerinden çaldım. Ama şimdi karşıma hakemler çıktı. Onlar da benim puanlarımı çalmaya başladı. Şaşırdım kaldım. Bu Türkiye değişiyor mu? Eskiden çalanlar itibar görüyordu. Şimdi herkes üstüme geliyor. Taraftara hakaret edip, hakemleri ölümle tehdit ettim, faydasız. Son çare size çıktım. Bana yol gösterin.’’

Sıddık, ‘‘Bay Gülüştür, eğer seni kabul ederse, Cumhurbaşkanı'na bunları anlat’’ diyerek noktalıyor. İşte Van, işte can bir Vanlı'nın mizah gücü!

* * *

TESAV Vakfı ile Türk Parlamenterler Birliği'nin düzenlediği 'Türkiye'de Siyasi Yapılanma' ile ilgili sempozyum başladı. Bugün de sürecek. Açılışı Cumhurbaşkanı Demirel yapacaktı. Programı, son anda iptal edildi.

Eski Cumhuriyet Senatosu salonu tıklım tıklım dolmuştu. 1960'lı, 70'li, 80'li yılların parlamenterlerini izlerken, sanki zaman tünelinden geçtim.

Saadettin Bilgiç, Memduh Ekşi, Hasan Korkmazcan, Nermin Neftçi, Fikret Övet, Fahri Çoker, Hasan Çetinkaya, Muslih Görentaş, Kemal Ataman, Mustafa Aksoy, İhsan Tombuş, Suphi Karaman, Hasan Güven, Tekin İleri Dikmen, Kazım Öztürk, Oğuz Aygün, Selahattin Babüroğlu, Tevfik Alpaslan, Alişan Canpolat, Erol Tuncer, Cafer Tayyar Sadıklar, İsmail Şengün, Yaşar Kemal Yüksekli, İlhami Çetin, Kazım Kangal, Necati Kalaycıoğlu... daha kimler, kimler!

O dönemleri izlemiş, ben ve Emel Aktuğ dışında gazeteci de yoktu.

Yazarın Tüm Yazıları