İsmet Solak: Daha önce olamaz mıydı?

İsmet SOLAK
Haberin Devamı

Nasıl bir cumhurbaşkanı? Liderler, kendilerine göre şartlar koymuştu:

- Siyasi deneyimi olan, temiz, dürüst, adil, kültürlü, dış politikayı bilen, milleti bütünüyle kucaklayan, uzlaşmacı ve demokrat biri olmalı.

Genelkurmay Başkanı Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu, 23 Nisan resepsiyonunda, ‘‘Türkiye'de herkes cumhurbakanlığına kendini layık görüyor’’ dedi. Hava Kuvvetleri Komutanı Orgenaral Ergin Celasin, adayı iki sözcükle tarif etti:

- Layık ve laik olmalı!

Anayasa Mahkemesi Başkanı Ahmet Necdet Sezer üstünde uzlaşma sağlandı. Medya çok tuttu. Muhalefet, özellikle Fazilet Partisi çok sevdi. Hiç itiraz yok ve tam destek görünüyor.

Peki, liderlerin şartlarına uyuyor mu Sezer?

Siyasi deneyimi yok. Yakın çevresine sordum, eskiden de siyasi eğilimi olmadığını söylediler. Bir dönem MHP'ye yakın tanınmış, ama belli etmemiş.

Pek girgin bir hukukçu olmadığı da vurgulanıyor:

- Mesleki ya da herhangi bir ülke sorunu için tek makalesi, tek eseri bulunmaz. Hitabeti de zayıf sayılır.

İki ay önce by-pass olduğu biliniyor. Geçmiş olsun. Bu önemli değil.

Beş lider dün ortaklaşa önerdiler. Peki, daha önce bu uzlaşma neden sağlanamadı? Ya da niçin sağlanmak istenmedi?

Meclis'te itirazlar yükselmişti:

- Bu bir dayatmadır...

Şimdi aynı itirazlar olacak mı? Buna da ‘‘dayatma’’ diyen çıkacak mı?

Oğuz Aygün direniyor. Bir de Yıldırım Akbulut, adaylıkta ısrarlı.

Akbulut'un adaylık hikáyesi de yeni değil ki! Geçen yıldan beri tam bir kararlılıkla bu işe adım adım yürüyordu.

Nereden mi biliyorum? Anlatayım...

Çok sevip saydığım, eski Danışma Meclisi üyesi olan bankacı bir dostum, tam yaz tatilinde telefonla aramıştı. Geçen yıl, temmuz sonuydu:

- Seni nerede buldum bilmiyorum. Ben Yıldırım Bey'i çok severim. Dün gece birlikteydik. TBMM Başkanı olarak medya ve halkla ilişkileri pek iyi yürütülmüyor. Bu işi düzeltmek ve düzenlemek gerekiyor.

Yıldırım Bey Meclis'e ilk geldiğinde, dönemin Erzincan Belediye Başkanı olan eski Harbiyeli arkadaşım Adnan Ercan getirip bana tanıtmıştı:

- Kendisine yardımcı ol, sahip çık!

Böyle başlayan dostluğumuz sürüp gitti. Hiç istismar etmeden ve bir başka yola sapmadan. Beklentisiz, bağlantısız... Bunları anlattım:

- İyi ya işte, ben de bu iş için biçilmiş kaftan olarak seni söyledim. Çok mutlu oldu. Bu işi en iyi sen başırırsın.

Şaşırmıştım, donakalmıştım:

- Yani benim Hürriyet'ten ayrılıp, kendisine danışman gibi bir göreve gelmemi falan mı söylüyorsun?

Bu kez, dostum umutsuzluğa düşmüştü:

- Bu iş, bir dönemlik değil İsmet, geleceği olan bir şey.

Kafama dank etmişti. Ama mümkün değildi. Bunu nazik bir dille kendisine de anlatmaya çalıştım:

- Ben gazetemden ayrılmam, artık özdeş hale geldim.

O zamandan Yıldırım Bey'in hedefi belliydi. Şimdi ısrarı bu yüzden.

Bakalım ne olacak? Nasıl sonuçlanacak?

Beş lider bir arada olsa bile, milletvekilleri ne yapacak? Oylar gizli. Anayasa değişikliğine bile razı olmayanlar, hücrede vicdanlarının sesini dinlerken ne yapacaklar?

Önce, ‘‘Neden Meclis dışından’’ diyenlerin sayısını bir görelim.

Yazarın Tüm Yazıları