İsmet Solak: Çankaya'da yapısal değişim

İsmet SOLAK
Haberin Devamı

ERTUĞRUL Özkök, üç kapı geçmeden Cumhurbaşkanı Sezer'in makamına nasıl ulaştığını öyle güzel anlattı ki, bayıldım.

Özkök, ilk bakışta özendiren bir Köşk tablosu çiziyordu. Renk cümbüşü yerine, dinlendirici bir atmosferi gözler önüne seriyordu.

Ancak, ‘‘prezidansiyel hava artık yok’’ dedikten sonra da soruyordu:

‘‘Acaba cumhurbaşkanlığı sembollerinin bu kadar sıradan hale getirilmesi doğru mu? Halkın bu tür mütevazı yaklaşımları sevdiği kesin. Dolayısıyla Sezer'in bu davranışları ile belli bir halk desteği aldığını sanıyorum. Ama ben yine de bu soruyu sormadan edemiyorum.’’

İşte, burada durdum... Ben de bu sorulara yanıt arıyordum.

Ertuğrul Özkök'ün kaldığı yerden, şimdi ben devam etmek istiyorum.

* * *

Yeni Cumhurbaşkanımız göreve geldikten sonra, kendi yaşam tarzını Köşk'e taşıdı ve taşımaya devam ediyor. Bu gelişme, belli kesimlerde beğeniliyor.

Oysa, devlet yönetiminin kişilerin kendi özel yaşantılarıyla senkronize olması gerekmez mi? Büyük devletlerin yazılı kural ve gelenekleri vardır.

Cumhurbaşkanımız da, 65 milyonu temsil eder. Köşk'te bir değişim daha:

- Ben, yurtdışına gidiş gelişlerde büyük askeri tören yaptırmayacağım!

Emir demiri keser. Artık, bir manga asker geliyor, selam duruyor.

Yani tevazu sahibi. Peki, bu makam tevazu kaldırır mı? Atatürk'ten bu yana tüm cumhurbaşkanları, devlet başkanlığını temsil görevini bir törenler manzumesi içinde yerine getirdi. Törenler, bir tantana değildi ki!

- Cumhurbaşkanı'nın emri altında, kendisini korumakla görevli Muhafız Alayı var. Muhafız Alayı'nın, Türkiye'nin en gözde, en büyük alayı olduğu gururla söylenir. Bu alayı temsilen bir merasim kıtası yurtdışı gidiş ve gelişinde cumhurbaşkanını bando eşliğinde törenle uğurlar ve karşılar.

Bu tören, tevazu adına kalkarsa, Ata'nın yurt gezileri için düzenlenen törenler ya da 30 Ağustos kutlamalarından da vazgeçilebilir hale geliriz. Oysa, devletler, geleneklerinin üstünde ayakta kalırlar. Bu törenler, şahıs için değil cumhurbaşkanı makamının yüceliğini göstermek için yapılırdı.

* * *

Cumhurbaşkanı, TSK'nın Başkomutanlığı'nı uhdesinde bulundurur. Bu yüzden kurmay albay rütbesinde bir başyaver; Kara, Hava, Deniz Kuvvetleri ile Jandarma Genel Komutanlığı'nı temsilen birer yaver Köşk'te görevlidir.

Başyaver ve yaverler TSK adına, cumhurbaşkanının emri altındadır ve tüm programların uygulanmasını doğrudan başyaver yapar.

Bunu emri altındaki yaverlerle yürütür.

Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar, cumhurbaşkanı görevi başında ve makamında otururken, hemen solundaki odada maiyet yaveri görev yapar.

Cumhurbaşkanının huzuruna gelecek konukları maiyet yaveri takdim eder.

Buradaki ince nokta şudur: Cumhurbaşkanı düğmeye bastığı anda huzuruna bir odacı, bir koruma, özel kalem müdürü, hatta genel sekreter girmez.

O an, karşısına maiyet yaveri dikilir, selamını çakar ve tekmil alır.

Ayrıca, cumhurbaşkanının büyük kabullerinde de, hemen arkasında maiyet yaveri esas duruşta görev yapar. Sezer'in, maiyet yaverinin orda durmasını istemediğini öğrendik. Bu yarın, ‘‘Ben TSK'nın Başkomutanı da değilim’’ diye yorumlanmaz mı? Yaveri oraya, Sezer öncesinin cumhurbaşkanları koymadı ki! Bütün bunlar, cumhurbaşkanlığı içyönetmeliğinde var. Alışverişe gitmesi, hastanede sıraya girmesi, kırmızı ışıkta durması hoş kaçabilir.

Ama, Ertuğrul Özkök'ün sorusuna eklenecek sorular da az değil.

Yazarın Tüm Yazıları