Paylaş
Opera ve balenin kurumlaştığı tek Müslüman ülkenin Türkiye olduğunu hiç duydunuz mu? Opera ve bale olmayan ülkelerde çoğulcu parlamenter sistem olmadığını biliyor musunuz? NTV'de Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Hüseyin Akbulut açıklamasaydı, ben de bilmiyordum. Atatürk Cumhuriyeti'nin çağdaş uygarlık yolundaki temel taşları her konuda ortaya çıkıyor. Sanatta çok seslilik ile çoğulcu parlamenter sistem de örtüşüveriyor!
BAHÇELİ: BİTİRİN
Bu görkemli gerçekler, beni alıp yedi ay öncesine taşıdı. Milletin büyük bir çoğunlukla Refahyol'a 'dur!' dediği günlere. ANASOL-D güvenoyu almıştı. Başbakan Mesut Yılmaz, Genel Kurul Salonu'ndan kulise çıkarken, tam merdiven başında kendisini kutlamıştım:
‘‘Hayırlı uğurlu olsun Sayın Başbakan. Türkiye'yi karanlık dehlizden esenliğe çıkarmanız için milletin büyük çoğunluğu gibi ben de sizinleyim. Aman dikkat, iktidar desteklemeye alışkın değilim. Eğer yolsuzluk, yağma ve laik cumhuriyete dönük tehlikeler görürsem dayanamam, karşınıza geçerim.’’
Gülümsemiş, ‘‘O zaman bir kat fazla çalışmamız gerekecek’’ demişti. İlk günler güllük gülüstanlıktı. Cicim ayları çabuk geçti. Aşırı pahalılık ve hatalar yüzünden destek şikâyete dönüştü. Susurluk ve çeteler konusundaki şansı ise sürüyor. Mafya ve çetelerin üstüne gitmekte kararlı görünüyor. Önü de açık. Cumhurbaşkanı Demirel sürekli, ‘‘Bu iş nereye kadar giderse oraya gidilsin, nereye kadar giderse’’ mesajları veriyor. Ecevit ve Sezgin gibi, yarım asırlık siyasi yaşamlarında lekesiz kalabilmiş yardımcıları var. CHP, kim ne derse desin, Başbakan bu konuda bir yel estirse 'fırtına çıktı' der.
Dahası var; ‘ülkücü mafya’ suçlamalarına direnen yeni MHP lideri Devlet Bahçeli ve arkadaşları da pisliğin temizlenmesini istiyor. İlk işareti MHP Genel Sekreter Yardımcısı Murat Sökmenoğlu vermişti:
‘‘Devlet içinde çete olmaz, Çetelere girenlere ülkücü denmez, bir. İki; Orgeneral Çevik Bir'i suçlayıp bir BÇG genelgesinden bahisle Türk ordusu devamlı siyasete çekilemez. Belgesi olan açıklasın, TSK incitilmesin.’’
Bahçeli de, geçen hafta Başbakan'ı ziyaretinde bu konuya değindi:
‘‘Susurluk Olayı'nı bir an önce bitirin Sayın Başbakan, uzamasın. Devlet sırat köprüsünden geçiyor. Nereye gidiyorsa, oraya kadar tetkik ve tahkik edilmesi lazımdır. Devletin daha fazla yara alması yanlıştır.’’
Başbakan, ‘‘Yakında çok önemli düzenlemeler ve kararlar göreceksiniz’’ dedikten sonra Bahçeli, kelimelerin üstüne basa basa devam etti:
‘‘Biz, 'ülkücü mafya' diye bir şey kabul etmeyiz. Mafyanın ülkücüsü, bir başka partilisi olmaz. Mafya devlete sızmışsa, cezalandırmak devletin görevidir. Ricam, bakanlarınıza talimat verin; ülkücülerle ilgili bilgi ve belge gelirse cezasını verin, bize de haber verin, partiden atalım. Başbuğ da son zamanlarda bunu sık yapıyordu. Rozetimizi takan üyemizse biz tespit edebiliriz. Üyemiz değilse ve adımızı kullanmışsa, bu devletin işidir.’’
MHP'DE TEMİZLİK
Başka olumlu adımlar da anlatıldı. Bu dönemde, İstanbul'da Ülkü Ocağı sayısı 121'den 59'a inmiş. Toplam 270 ülkü ocağı kapatılmış. Bu pisliğe karışanı Bahçeli bizzat ihraç ediyormuş. Koca MHP camiasını 'ülkücü mafya' kıskacına sokmanın anlamı ve yararı yok. Mafyaya girenin ülküsü de olmaz, ülkücülüğü de kalmaz; o artık mafyadır. Bunları üst üste koyuyorum. Halkın çok seslilik, çağdaşlık, uygarlık mesajı ortaya çıkıyor:
‘‘Sayın Başbakan, bu şansı kaçırmayın. Lütfen iyi kullanın!’’
Paylaş