Paylaş
ALTI yıl geçti... Barış Selçuk, Hande Mumcu, Salih Peker ve şoförleri Ali Er'i 1994'ün 5 Ağustos günü yitirmiştik.
Zaman su gibi akıyor.
Ama sevilenler asla unutulmuyor.
Barış, sanki omzuma doğru eğilip yine fısıldayacak:
- Baba İsmet, bırak şu çalışmayı da şu evladına yol göster; Hande ile evlenmeye karar verdik, ne dersin? Yaptığımız doğru bir iş mi baba?
İlahi Barış!
Yaşım ilerledi, saçlarıma aklar düştü. Ancak felsefemi biliyorsun: ‘‘Aşk zaten doğruya varıştır.’’ Tutku yolundan sapma evlat! Sev ve mutluluğa koş!
Hande nasıl? Salih ve Ali'yi de çok özledik. Selamlarımı ilet!
* * *
Barış'ın bir de oyun arkadaşı vardı. Ağabeyinin kızı, Pınar.
Barış'a sürekli yazıyor. Bu yılki mektubu yeni elime geçti. Okuyalım:
‘‘Gittin... Tam altı yıl geçti sensiz, Amca.
Yaşamın kıyısından, dünyaya boş gözlerle baktığımız anlar gibi, kahkahalar atarak yakaladığımız sevincin bir dakikaya sığması gibi ansızın gittin.
Şu an radyoda en sevdiğin şarkı çalıyor. MFÖ, 'Güllerin içinden' diyor.
Duyabiliyor musun? Ben bu şarkıyı ikimiz için dinliyorum Amca.
Sen gittikten sonra her şey aynı kaldı ve değişen bir şey yok desem bana inanmazsın. Küçük kum karıncan büyüdü. Çocukluğunu ve seni delice özleyen, büyümeye ayak direten kocaman bir kız oldu.
Artık, neden gittiğini merak etmiyorum. Dünyanın adaletini ve yanlışını da sorgulamıyorum. Çünkü, içimde hálá o kadar iyi ve canlısın ki!
Güzel ela gözlerin, tel çerçeveli gözlüklerinin ardında yine ışıl ışıl ve zora düştüğümde her zaman bana yol gösteriyorlar.
Sensizlik çok zor. Daha çok şeyler paylaşacaktık. Güzel günler, güneşli, güzel günler görecektik. Ama sen oyun arkadaşını bu oyunda yalnız bıraktın.
10 yaşındaydım gittiğinde..
Gidişin, küçük kız çocuğunun oyun ve masal dolu dünyasını sarstı.
Sarsıntı, o kızı büyümeye itecek kadar etkileyici ve kesindi. Üstünden, acı ve özlem dolu tam altı yıl akıp geçti. Sen, küçük kız için öyle farklı ve yakındın ki, altı değil altmış yıl geçse ve buralarda olmasan bile, o kızın değişmez oyun arkadaşı ve gizli kahramanı olarak kalacaksın.
Şu anda nerede ve nasıl olduğunu bilmiyorum.
İyi olmanı diliyorum... Ve beni görüyor olmanı istiyorum.
Bana kalırsa, gökyüzündeki en parlak yıldıza oturmuş, çekip gittiğin bu dünyaya göz kırpıyorsun. Üstelik eminim ki beni de görüyorsun.
Ölüm her an tetikte bekliyor. Ama, ben hiç korkmuyorum.
Çünkü hayat beni bıraksa bile, seni bulacağımı biliyorum.
O zaman, gökte parlayan en güzel yıldıza, yanına geleceğim Amca!
Seni çok özleyen, oyun arkadaşın Pınar!’’
Paylaş