İsmet Solak: Akbulut'un da odasını bastılar

İsmet SOLAK
Haberin Devamı

İlk turdan önce ve sonra Meclis'te ne fırtınalar koptu, ne fırtınalar. Fırtına sonrasında arta kalanların ne olduğunu ise hálá bilen yok!

Somuncuoğlu'nun adaylığını kaba güçle önlenmek isteyenler, 'töre böyle' dediler. Hürriyet Meclis büro şefi ve PM Başkanı Kemal Saydamer'in gözünün önünde dilekçeyi resmen yırttılar. Ben, daha da sonrasını anlatacağım.

Kutsal parlamento çatısı altında; törelerin değil, yasaların ve içtüzük kurallarının geçerli olduğuna yürekten inanan bir dostum uyardı:

- Adaylık süresinin dolmasından iki saat kadar sonraydı. TBMM Başkanı Yıldırım Akbulut, Genel Sekreteri Vahit Erdem ve Yardımcısı Rauf Bozkurt ile makam odasında başvuruları inceliyordu. Birden makam odasını bastılar.

Küçük dilimi yutacaktım. 37 yıla ulaşan meslek yaşantımın 27 yılı Meclis koridorlarında geçti. Böylesini ne gördüm, ne işittim! İzin mizin yok. Çat kapı, içeri dalıyorlar. Peki, başkan ne yapıyor?

O bir beyefendidir. MHP'liler bağırıp çağırınca arka kapıya yöneliyor.

Ve çıkıp gidiyor. Peki ama, gelenler ne istiyor?

- Adaylık dilekçesinin ulaşmadığına, yırtıldığına dair bir zabıt tutun.

Yani, gelen evrak dosyasına giren başvuru, yok sayılacak. İyi mi?

Dostum, işte burada, 'yıkıcı değil yapıcı' bulduğu Akbulut'u övüyor:

- Başkan, basın ordusunun önüne çıksaydı da, 'Yapılan kanunsuzluğa boyun eğmem ve izin veremem. Bunlar töreyle terörü birbirine karıştırıyor' deseydi. MHP ne yapardı sonra? Bunu nasıl temizlerdi?

Bir adım önünü göremeyenler siyaset yapmamalı. MHP'nin gençleri; Şefkat Çetin, Cemal Enginyurt, Yusuf Karapınar, Ahmet Aydın, Mustafa Verkaya ve Ali Işıklar, asıl ve acımasız rakipleri FP'nin ekmeğine yağ sürdüler.

Buna, sanırım tecrübesizlikleri neden oldu. Uzlaşı, öfkeye yem verir mi?

* * *

MHP eski Yozgat Senatörü Servet Bora hem dertli, hem çok üzüntülüydü:

- Yemin töreninde FP'li Merve Kavakçı laik cumhuriyete meydan okuyarak; Meclis geleneklerine, içtüzüğüne ve töreye aykırı hareket edip genel kurula girmişti. O zaman tepki göstermeyen benim genç arkadaşlarım, bugün adaylık meselesinde kendi içinde kavga veriyorlar, öyle mi?

Bora, o günlerde MHP Lideri Devlet Bahçeli'ye uzun bir mektup yazmıştı. Şimdi, ‘‘Adaylık önlemenin MHP veya Türk töresiyle ne alakası var?’’ diye soruyor. İlk turdan sonra, ben de Cemal Enginyurt'a sordum:

- Eski çatışmalardan hepimiz ders aldık. Devlet Bahçeli döneminde MHP, topluma değişik bir imaj vermeye özen gösteriyordu. Merkez sağın tamamını kucaklıyor gibi izlenim vardı. Sizin kavganız bu imajı zedelemedi mi?

Yaptığının farkına yeni varıyordu, özür diledi:

- Olayların MHP'ye zarar vermiş gibi gösterilmek istenmesine üzülüyorum. Haksızlık yaptıysam liderimden ve milletimden özür diliyorum.

Kuliste dolaşırken, Ahmet Necdet Sezer'in pek tanınmadığını fark ettim:

- Evinde televizyonu yasaklayan Haşim Kılıç'ı başkan mı yapacakmış?

Belli ki kuşku ve endişe içendeler. Haşim Kılıç'ın Anayasa Mahkemesi'ne nasıl üye olduğunu bir hukukçu milletvekili anlattı. İlginçti:

- İstanbul Barosu Başkanı Turgut Kazan, yıllar önce bir basın toplantısı düzenlemiş, ‘Yakında Anayasa’ya aykırı bir kanun çıkarılarak Sayıştay'da görevli birisi Anayasa Mahkemesi üyesi seçilecek. Bu adam o denli şeriatçı ki, evinde televizyon bile kullanmıyor' demişti. Bir süre geçti ve rahmetli Özal durduk yerde açıklama yaptı, ‘Adı Haşim Kılıç. İncelettim, evinde TV anteni varmış’ deyiverdi. Gerçekten yasa değiştirildi, Kılıç üye yapıldı. Anayasa Mahkemesi ise bu değişikliği Anayasa'ya aykırı bulup iptal etti.

Yani, Kılıç'ın üyeliği yasal dayanaktan yoksun. Ama, geriye dönülemiyor ve üyeliği sürüyor. Haşim Kılıç, ikinci ve üçüncü tur sonuçlarını bekliyor!

Yazarın Tüm Yazıları