Paylaş
Dedem, üç kez esir düşmüştü: - İkisinde yük vagonlarına doldurup bir Yunan adasına götürdüler. Son (y)esirlikte, işkence ve dayaktan sonra, 'öldü' deyip kömürlüğe attılar.
Öldürmeyen Alah öldürmez; 30 yıl yaşadı. Baba Dedem, ünlü Ahmet Ağa öldüğünde 9 yaşındaydım. Annemin babası Mehmet Dedemi de, 9 yıl sonra bir bayram sabahı yitirdik. Lisede idim. O da, Yemen'de 7 yıl esir kalmıştı:
- Arap'tan Türk'e dost olmaz. Namaza duranı bile arkadan vurdular.
Her cümlesinden sonra, ‘‘Sakın Araplara güvenmeyin’’ derdi. Aylarca süren yolculuktan sonra perişan halde dönebildiklerini anlatırdı. Her duasında da Atatürk ve silah arkadaşları yer alırdı. Bizler, bu ortamda yetiştik.
Hasan Mezarcı ve Şevki Yılmaz gibiler bu kahraman ulusseverlere hakaret edince dayanamayız. Atatürk'ün annesine küfreden Mezarcı'nın pis geçmişini araştırınca da, hakkımızda dava açılır ve yargılanırız.
Böyle bir vatan sevgisiyle yoğrulduk; Misakı Milli'ye dayanan Kuvayı Milliye ruhunu her zaman ve her yerde içimizde yaşattık. 19 Mayıs anlamlı ve en kutsal başkaldırıdır. 19 Mayıs'ı anlamak, yeter! Ağabeyim, Mehmet Adem Solak, Kepirtepe Köy Enstitüsü'nde iken yazdığı şiirde, bunu anlatır:
‘‘Yıllar içinde 1919/Aylardan Mayıs/ Samsun ufuklarında
Bir güneş haykırıyor/Biz esir olmayız!’’
Bu, mandacılara karşı tam bağımsızlık savaşıdır.
* * *
Başımızı dik tutmayı da biz onlardan öğrendik. Galatasaray, Kopenhag'da kupayı kaldırırken, Türkiye'nin dört bir yanında, dünyanın dört köşesinde yaşayan Türklerin başı bu yüzden göğe değdi. 18 Mayıs günü de, Yeşilköy'de Galatasaray kafilesi karşılanırken yaşanan büyük coşku, dalga dalga yurdu ve tüm insanları böyle kucakladı. Peki, Ankara'da ne oldu?
Melih Gökçek'in adamları, Kızılay Meydanı'ndaki dev Atatürk posterini, itfaiye merdivenine takıp yırtarak parçaladılar. Suçlular belli. Emir veren belli. Yırtılan salt bez afiş değil, bu ulusun bağımsızlık meşalesidir.
Yazıklar olsun! Bu adamdan ve saldırgan çeteden kim hesap soracak?
23 Nisan'da gösteriş yapmıştı. Şimdi de, 19 Mayıs'ı sulandırıyor.
Sayın Başbakan, kim koruyor bu Melih Gökçek'i? Demokrasi bu mu?
Susmayın lütfen. Olayın üstüne gidin ve yapışın suçluların yakasına!
* * *
Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş, dün Samsun'da konuştu:
- Eskiden komünistler kendilerini 'demokrat' diye nitelendirirdi. Şimdi cephe genişledi. Akın Birdal da, Abdullah Öcalan ve Şevki Yılmaz da, İkinci Cumhuriyetçiler ile yabancı devletlerin içimizdeki işbirlikçileri de demokrat ve müthiş bir dayanışma içindeler. O güzelim 'demokrat' sözcüğü, Atatürk ve cumhuriyet düşmanlığının kamuflajı haline getirildi.
Savaş, ‘‘Ama, bunu gerçek Atatürkçülere yutturamazlar’’ diye ekliyor. Buna katılıyorum. Çağdaş sömürgecileri de ancak, Atatürkçüler bertaraf edebilir.
Atatürkçü Düşünce ve Hukuk Devleti anlayışını, Barolar Birliği Başkanı Eralp Özgen ile yarın 17.05'te, BRT'deki Ankara Kulisi'nde de ele alacağız.
Paylaş