Demokrasiyi nasıl bilirsiniz?

Eylül’de yapılan seçimlerin ardından birçok kişinin “Eyvah, hükümet kurulamayacak, yeniden sandığa gideceğiz” korkusu yaşadığı Almanya’da imkansız denilen oldu ve hükümet kuruldu. Tüm bu süreç uzlaşı ve demokrasi kültürü dersi niteliğinde.

Haberin Devamı

Çok büyük bir aksilik olmazsa, Almanya, dört yıl aradan sonra bir kez daha muhafazakar sağdaki Hıristiyan Birlik (CDU/CSU) ve merkez soldaki Sosyal Demokrat Parti'nin (SPD) kurduğu "Büyük Koalisyon"la yönetilecek.

Hemen herkesin gerçekleşmesini umduğu ancak çok zor, hatta imkansız bulduğu bir senaryo.

Eylül ayındaki seçimlerden Başbakan Merkel, büyük bir zaferle çıktı. Oyların yüzde 42'sini aldı ve 1990'dan bu yana Hıristiyan Demokratlar en yüksek oy oranına ulaştı.

TEK BAŞINA İKTİDARA BEŞ KALA
Almanya'nın farklı seçim sisteminden dolayı adaylara verilen oyların da sayılmasıyla birlikte parlamento 631 sandalyeden oluştu ve bu sandalyelerin 311'ini CDU/CSU aldı.

Yani, Merkel, tek başına iktidar kurması için gereken 316 sayısının yalnızca beş sandalye altında kaldı.

Haberin Devamı

Üstelik, üçüncü kez seçime girmiş ve bir önceki başbakanlık dönemini de Avrupa'nın yaşadığı en derin krizlerden birisi esnasında yapmış bir lider.

Dahası Almanya'nın Hitler ve Nazilerin bıraktığı korkunç anılar nedeniyle tüm sistemini en az oyun boşa gitmesi ve tek parti, tek adamlığı engellemek üzerine kuran bir ülke olduğunu düşününce büyük bir başarı.

Yabana atılmayacak bir başarı...

Özetle, Merkel, bugün Almanya'nın en güçlü siyasetçisi...

EN BAŞARILI LİDERİN ZOR KARARI
Ancak kaderin cilvesi olsa gerek, bu kadar güçlü ve başarılı olmasına rağmen, koalisyon ortağı liberal FDP parlamento dışında kaldı.

Hatta daha sonuçlar netleştiği andan itibaren hükümet kurmanın zor olduğunu, yeniden seçime gidilebileceğini söyleyenler dahi çıktı.

Zira oluşan parlamento, Merkel'i zorlu bir tercihle baş başa bırakmıştı.

Sadece beş sandalye için başka partilerin kapısını çalması gerekiyordu.

Almanya'nın NATO'dan çıkması gibi marjinal politikaları savunan aşırı uçtaki Sol Parti, hemen saf dışı bırakıldı.

Geriye 63 sandalyeli Yeşiller veya 193 sandalyeli Sosyal Demokrat Parti (SPD) kaldı.

Her iki tarafla da masaya oturuldu. Yeşiller ikinci tur ön görüşmelerin ardından teşekkür edip çekildi.

Geriye SPD kaldı...

BİRİNİN AK DEDİĞİNE, ÖTEKİ KARA DİYORDU
CDU/CSU ile SPD, birkaç tur ön görüşme yaptıktan sonra koalisyon görüşmelerine başlama kararı aldı.

Haberin Devamı

Bu süreçte sessiz sedasız komiteler çalışmaya başladı.

Almanya ise kendi işine baktı. Artık günleri sayılı olmasına karşın mevcut hükümet, tıkır tıkır çalışmaya devam etti.

Koalisyon görüşmelerinin kolay olmasını kimse beklemiyordu.

Zira, kampanya boyunca ve seçim programlarında bir tarafın ak dediğine, öteki kara diyordu.

ASGARİ ÜCRET, ÇİFTE VATANDAŞLIK, VERGİ...
Misal, SPD, "ulusal asgari ücret uygulaması" getirilmesini savunuyor, olmazsa olmaz diyordu.

Merkel ise, maliyetleri artırır ve işsizliği yükseltir diye "zinhar olmaz" açıklamaları yapıyordu.

SPD, sadece AB ülkeleri vatandaşlarına değil, herkese çifte vatandaşlık diye bastırıyordu.

CDU/CSU'nun duruşu ise, "mümkün değil, çok çok opsiyon yaşını yükseltiriz"di.

Haberin Devamı

SPD, yüksek gelir grubuna uygulanan vergi artırılsın diyor; diğer taraf gülüp geçiyordu.

Tüm bunlara rağmen, yaklaşık 1.5 ay süren koalisyon görüşmeleri sırasında, ne Merkel "ben yüzde 42 oy aldım, milli iradeyi ben temsil ediyorum" dedi, ne de SPD, "hükümetin kilidi bende, benim dediğim olacak" diye diretti.

Sonuçta, hükümet için uzlaşma sağlandı.

KİMSE UZLAŞMAYAN OLMAK İSTEMEDİ
Çünkü her iki parti de, Avrupa krizden hala tam çıkamamışken, Suriye'den bu kadar mülteci akını varken, çözülmesi gereken tonlarca sorun beklerken, halkın karşısına çıkıp, "Olmadı, yeniden seçime gidiyoruz" diyemedi...

Böyle bir uzlaşmazlığın bedelini ağır ödeyeceklerini her iki taraf da biliyordu.

Haberin Devamı

Yani, halka hesap verme söz konusu olduğundan kimse masadan kalkmadı, çatır çatır pazarlık yapıp uzlaşma sağladı.

İKİ TARAF DA GERİ ADIMLAR ATTI
Özetle, Merkel, asgari ücreti kabul etti. SPD ise karşılığında yüksek gelir grubuna vergi artışı ısrarını bıraktı.

Türkiye'nin AB üyeliğinde bu kez SPD taviz verdi. Hükümet programına CDU/CSU'nun istediği "müzakerelerin ucu açıktır, üyelik garanti değildir" ibaresi girdi.

Bunun karşılığında, Almanya'da doğanlar için çifte vatandaşlığı kabul ettirdi, SPD. CDU/CSU tarihinde ilk kez bu konuda geri adım attı.

Sonuçta, kurulamayan bir hükümetin vebalini taşımamak için herkes kendince bir şeyden vazgeçti ve sonunda hükümet kuruldu.

Haberin Devamı

Önümüzdeki dört yıl ne getirir, ne götürür bilinmez.

Elbette ki, herkes mutlu olmayacak.

Ama kimse de "en çok oyu ben aldım, istediğimi yaparım" diyemeyecek, ayrıca kendini dışlanmış hissetmeyecek.

Zaten demokrasinin de böyle bir şey olması gerekmiyor mu?

Yazarın Tüm Yazıları