Şimdi size bir öykü anlatacağım... Çok ama çok eski bir öykü.
Bir zamanlar dünya henüz gençken kozaların içinde küçük, küçücük kurtçuklar yaşıyordu. Önce sadece yemek yiyip uyuyorlardı. Sonra yavaş yavaş gelişmeye başladılar, vücutları şekillendi, en önemlisi düşünmeye başladılar... Veeee kozalarına sığamayınca ordan dışarı çıktılar, birbirlerini tanıdılar, konuştular, herbirinin başka hayalleri, gitmek istedikleri başka diyarlar vardı. Uçmaya başladılar, hepsi geleceğe kanat çırpan KÜÇÜK KELEBEKLER oldu.
***
Zaman ilerledi, küçük kelebekler dünyayı tanımaya, iyiyi kötüyü, güzeli çirkini öğrenmeye başladı. Hepsi de okullara gitti, üniversiteler bitirdi. O kelebeklerin kimi başbakan, kimi doktor, kimi avukat, kimi müzisyen, sporcu, balerin ve daha sayamayacağım birçok meslek grubunun başarılı temsilcileri oldu. Kimileri çok mutlu oldu. Kimileri mutsuz, kimileri başarılı, kimileri de başarısız... Ne olursa olsun bütün kelebekler hayallerinin peşinde özgürce kanat çırpıyor. Onlara hiç yakından baktınız mı? Bakın, bakın, heryerdeler... O kelebeklerin çıktığı kozaların içindeki küçük kurtçuklara ne denir biliyor musunuz? Ben söyleyeyim mi: TIRTIL.
İşte bu yüzden köşemin adı da TIRTIL. Gelin hep beraber bir yolculuğa çıkalım. Ve yolculuğumuz sona erdiğinde hepimiz fikirlerini bağıra bağıra söyleyen, inandığı değerleri sonuna kadar savunan güçlü kelebekler olalım.
Bu yolculukta hep sizin sesiniz olsun istiyorum. Şimdilik birkaç ana başlık düşündüm ama beraber karar verelim istiyorum. Bir kere iş bölümü yapalım... Hepiniz yazın bana. Korkusuzca, yanlış bir şey söylemekten çekinmeden, hoşunuza giden ve gitmeyen her şeyi anlatın bana. Ve tabii herkese. Birinci bölümün adı MEKTUPLAR olsun diyorum. Siz yazın ister bana, ister çok beğendiğiniz bir sanatçıya, isterseniz cumhurbaşkanına. Onlar da okusun ve çoook şaşırsın. Neye mi? Düşünen ve üreten tırtıllara...
Gelelim ikinci bölüme... Onun adı TV KUTUSU. Ne dersek diyelim hepimiz onun esiriyiz. Üstelik de bizlere yönelik o kadar az program var ki. Gelin şu kutuyu bir açalım. Sevdiklerimizi, sevmediklerimizi, beğendiklerimizi, beğenmediklerimizi bir ayıralım. Araştırdım da, en çok izlenen programların başında Türkstar geliyor. Neden izliyorsunuz? Neyi beğeniyorsunuz? Neleri haksız buluyorsunuz? Jüri üyeleri, yarışmacılar, hepsi hakkında fikirleriniz var mutlaka. İster eleştirin, ister övün. Sonra dizileri, şov programlarını konuşalım. Hatta en iyileri seçip ödüllendirelim. TV yöneticilerine sesimizi duyuralım. Ne istediğimizi bağıra bağıra söylemezsek kimsenin bizle ilgileneceği yok. Böyle bir fırsat yakaladık. Ooooo artık düşünün daha neler yaparız.
***
Üçüncü bölüm sizin röportajlarınız olacak. Söz size... Kimle buluşmak, konuşmak isterseniz ayarlayacağım. Ve sorularınızla onları iyice sıkıştırmanızı büyük bir keyifle izleyeceğim. Bu arada kendimi kurban ediyorum... İsterseniz ilk röportajı benimle yapın.
Sonra haber köşesi yaparız, eğlenceler, dev partiler düzenleriz, tanışırız. Bir bakarsınız bir gün gazeteyi bile ele geçiririz!.. Eeee sonrasını hayal edin artık.
Haftaya bana iki üç satırlık bir yer ayırın. Size anlatmak istediğim öyle çok şey var ki.