Paylaş
Bütün oyuncularının futbol özelliklerini öğrenmiş gibi. Bazı oyuncularına değişik bölgelerde forma vermesi de bundan. Bu tür maçlarda yeni formatlar deniyor.
Oyun kalıbını değiştirip, hangi oyuncuyu kazanırım ve hangisinden daha fazla yarar sağlarım düşüncesine sahip. Örneğin Melo. Brezilyalı oyuncu defansta oynar mı? Oynar kardeşim hem de bal gibi oynar. Orada oynadığı zaman yine ortadaki gibi presini yapıyor, kazanma duygusunu taşıyor mu? Taşıyor.
G.Saray hücum oynar
Futbol felsefesini rakamlara dönüştürmeyi hiç sevmem, neden mi? Futbol, oyun akışına bağlı. Zaman gelir, beş-altı oyuncu ile defans yaparsın. Zaman gelir, rakibinle aynı hücum duygusuyla karşı takımın karşısına çıkarsın. Mancini de “Ben Galatasaray’ı çalıştırıyorsam cesur futbol oynarım” düşüncesiyle sahaya çıkıyor.
Maçın başında Antalyaspor’u adeta kendi alanına hapsetti. Ama Mancini’nin isteği, takımın sağlı sollu kazandığı kornerler gole dönüşmedi. Yıldızlara rağmen İtalyan çalıştırıcı oyun kurma görevini genç Emre’ye vermiş. O da görevini layığıyla yaptı. Sneijder’e gelince istediği oyunu oynayamayınca sinirli oluyor. Rakibine yaptığı hareket kesin kırmızı karttı.
Aklın neredeydi!
Kaleci Eray... Maşallah boylu poslu ama yan toplarda çizgiden çıkmaya korkuyor. Böyle olunca da en kritik anda kalende golü görebilirsin. Öyle de oldu.
Bazı takımların hocalarını anlamak zor... Takımın gol yememesi için uzun süre Çin Seddi örüyorlar. Golü kalesinde görünce rakibini zorlamaya başlıyorlar. Madem, hücum yapabiliyorsun, neden baştan skoru lehine çevirmeye çalışmıyorsun. Aklın maçın başında nerede? Anlamak güç...
Paylaş