Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Kocaeli Üniversitesi Arkeoloji Bölümü tarafından yürütülen kazılarda yeni bulgulara ulaşıldı. Bunlardan en önemlisi antik kent yapısının içinde M.S 9. ve 11. yüzyıllara tarihlenen şarap ya da zeytinyağı üretimi yapılan bölüm. Mermerden yapılmış havuzu, üzüm ezme bölümü, arıtma çukurları ve çok sayıdaki amfora kalıntısı ile Trakya’nın bilinen en eski üretim tesisi gün yüzüne çıkmış oldu. Burada üretilen şarap yapılan ticaretle Ege ve Akdeniz’e kadar olan bölgelere gönderilmiş.
Bathonea Antik Kenti kazıları 2022 yılından itibaren Mercedes-Benz Türk desteğiyle sürdürülüyor. Bu yıl yapılan kazılarda elde edilen sonuçları yerinde görmek için Kazı Başkanı Prof. Dr. Şengül Aydıngün ve alan sorumlusu arkeolog Ayberk Enez’le birlikte Bathonea’dayız.
Etrafı uzaktan görünen toplu konutlarla çevrilmiş bir arkeoloji vahası burası. Yeni konut projelerinin de tehdidi altında. Alandan görülen inşaat vinçleri dünyayı istila eden uzaylıların dev makinelerini andırıyor. Oysa Bathonea iki antik limanı ve yerleşim yerleriyle insanoğlunun binlerce yıllık tarihini günümüze kadar korumuş ve korumaya da devam ediyor.
Bathonea Antik Kenti kazıları sırasında şimdiye kadar iki adet antik liman ve göl içinde kalmış bir antik deniz fenerinin izleri tespit edilmişti.
DÜNYANIN EN ÖNEMLİ ARKEOLOJİK KEŞİFLERİNDEN
2011-2012 yılında gerçek anlamda başlayan kazılarda liman yapılarının yanı sıra İmparator Büyük Konstantin (M.S.330) tarafından yaptırıldığı tespit edilen dev bir açık sarnıç kale kalıntısı ve tabanları mozaik kaplı büyük bir yapı, üretim merkezi, liman binası, yer altı su kanalları ile antik yollar ortaya çıkarıldı.
18 Ağustos 1912 yılında İstanbul’da doğduğunda büyükbabası II. Abdülhamid, adını Ertuğrul ve onun oğlu, Osmanlı Hanedanı’nın kurucusu Osman’ın adlarını taşıması için böyle koymuştu.
Seyahate meraklı babası ve annesi Aliye Melek Nazlıyar Hanım’la 1920 yılında eğitimleri için gittikleri Viyana’dan Cumhuriyet’in ilanı ve ardından hanedan mensuplarının vatandaşlıktan çıkartılmalarından sonra uzun yıllar yurtdışında yaşadı.
Viyana’da ve Paris Siyasal Bilimler Enstitüsü’nde eğitim gören Ertuğrul Osman Efendi 1933’te babasıyla birlikte ABD’ye yerleşti. 1952’de merkezi Kanada’da olan bir madencilik şirketi kurdu.
İlk evliliğini 1947’de Gulda Twerskoy ile ikinci evliliğini ise 1991 yılında Afgan Kraliyet ailesinden Prens Abdulfettah Tarzi ve ünlü kadın doğum uzmanı doktor Pakize Tarzi’nin kızı Zeynep Tarzi ile ABD’de yaptı. 1992’den sonra özel izinlerle sık sık Türkiye’ye gelmeye başladı, 1994 yılında ‘Hanedan Reisi’ sıfatını aldı. 2004 yılında ise Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı oldu.
Ertuğrul Osman Efendi ve Zeynep Tarzi Osman.
İstanbul’da Amerikan Hastanesi’nde tedavi gördüğü sırada 2009 yılında 97 yaşında vefat eden Ertuğrul Osman, Sultanahmet Camii’nde yapılan törenden sonra II. Mahmud türbesi haziresine defnedildi.
Ertuğrul Osman Efendi’nin Viyana, Paris ve New York’ta geçen yaşamı ve son yıllarında Türkiye’ye dönüşünü anlattığı hatıraları ‘Şehzadenin Yüzyılı’ adıyla Yapı Kredi Yayınları tarafından yayımlandı.
Ertuğrul Osman Efendi
Bir renk ve lezzet fırtınası esiyor İstiklal Caddesi’ndeki Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzesi’nin iki katında.
‘Tat ve Sanat: Lezzetli Resimler’ sergisi, ilhamını verimli topraktan ve denizden, meyvelerden, sebzelerden, balıklardan, yemeklerden ve sofralardan alan sanat eserlerini bir arada sunuyor.
Yiyeceklerin, özellikle de meyvelerin hayranlık uyandıran biçimleri ve renkleri sanatçıların her zaman dikkatini çekmiş ve onları eserlerinde resmetmişler.
Küratörlüğünü, müzenin de kurucu küratörü
Bu yıl 16 şehirde düzenlenen Türkiye Kültür Yolu Festivali’nin on üçüncü durağı İstanbul oldu. 18 Eylül’de başlayan festival 6 Ekim Pazar günü sona erecek. Şehrin dört bir yanına yayılan festival, birbirinden etkileyici sergilere, konserlere, söyleşilere ve atölye çalışmalarına ev sahipliği yapıyor.
Festivalin son üç gününde kaçırmamanız gereken etkinliklerden bir derleme yaptım:
BUGÜN AKM’DEN ÇIKMAYIN
Kültür Yolu Festivali etkinlikleri her ne kadar İstanbul’un farklı semtlerine yayılsa da ana mekân Taksim’deki Atatürk Kültür Merkezi.
Binanın dışından itibaren çeşitli sanatçıların heykelleri size eşlik etmeye başlıyor. İçeride ise dünya sanat tarihinin önde gelen isimleri sizi bekliyor.
- Pablo Picasso Resimden Seramiğe Bir Serüven – AKM Galeri
Dünyanın en ünlü ressamlarından Pablo Picasso’nun eserleri festival kapsamında Atatürk Kültür Merkezi’nde görülebilir. Sergi Pablo Picasso’nun gravürleri, çizimleri, posterleri, litografileri ve fotoğraflarından oluşan, tamamı orijinal ve mirasçıları tarafından onaylanmış 170 parçadan oluşuyor.
Hem sinemada hem toplumda bir karşılığı, temsil ettiği şeyler vardı Ahu Tuğba’nın.
Çağdaş Türk sanatının büyük ustası Ömer Uluç, dönemin magazin değerleri üzerine yaptığı çalışmalarında en önemli yeri ona vermiş ve büyük boy bir resmini yapmıştı.
Arif Keskiner’in anılarında tablonun ünlü Çiçek Bar’da da bir süre sergilendiğini okumuştum.
Ömer Uluç’un eşi, yazar Vivet Kanetti sosyal medya hesabı Instagram’da Ahu Tuğba’ya veda mesajında yazınca hatırladım tabloyu.
Kanetti, o kısacık mesajında dönemin ruhunu ve Ahu Tuğba’nın temsil ettiği yeri çok güzel anlatıyor. Tabii Ömer Uluç’un özel anlam yüklediği ve ayrılmaya yanaşmadığı, birçok sergisinde, kitabında yer verdiği Ahu Tuğba resmini neden yaptığını da açıklayarak...
İşte o mesaj ve
İş Sanat Genel Müdürü Zuhal Üreten ve Sanat Yönetmeni Defne Turaç’ın bilgi verdiği yeni sezon boyunca, klasik müzik başta olmak üzere caz ve dünya müziğinin önemli toplulukları, Grammy ödüllü sanatçılar ve İş Sanat’a özel hazırlanan yerli projeler izleyiciyle buluşacak.
İş Sanat, ülkemizin yetiştirdiği en önemli piyanistlerden Güher ve Süher Pekinel ve şef Carlo Tenan yönetimindeki Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’nın 7 Kasım Perşembe, 20.30’da İş Kuleleri Salonu’nda vereceği konser ile yeni sezonunu açacak.
1984 yılında orkestra şefi Herbert von Karajan’ın Salzburg Festivali’ne davet etmesiyle başlayan dünya çapındaki kariyerleri boyunca ulusal ve uluslararası müzik çevrelerini kendilerine hayran bırakan ikili, konserde Francis Poulenc’in iki piyano konçertosunu seslendirecek. Leonard Bernstein’ın Candide Uvertürü ile başlayacak konser, Ludwig van Beethoven’ın 7. Senfonisi ile sona erecek.
CAZIN YILDIZI
2015 Grammy Ödülü adayı Kübalı piyanist ve besteci Alfredo Rodríguez, Yarel Hernandez (bas) ve Michael Olivera (davul) ile İş Sanat programında yerini aldı. Ana akım Latin müziği, Latin cazı ve Afro-Küba folk müziğinin harmanlandığı bir repertuvar ile Alfredo Rodríguez Trio konseri, 26 Kasım Salı 20.30’da gerçekleştirilecek.
Artam Antik A.Ş. yeni sanat sezonunun ilk müzayedesinde Erol Akyavaş’tan Mehmet Güleryüz’e, Fikret Mualla’dan Cihat Burak’a, Selim Turan’dan Burhan Doğançay’a, Mübin Orhon’dan Nuri İyem’e, Adnan Çoker’den Bedri Rahmi Eyüboğlu’na, Ömer Uluç’tan Burhan Uygur’a değin usta sanatçılara ait 350 eseri satışa koydu. 20 Eylül’de çevrimiçi olarak başlayan müzayede 29 Eylül Pazar günü sona erecek.
Türk resim sanatının farklı dönemlerine ışık tutan yapıtları bir araya getiren müzayedenin dikkat çekenleri arasında ilk olarak Halil Paşa’nın ‘Bahçede Kadınlar’ konulu eseri öne çıkıyor. Osmanlı’nın Batı’ya açılan sanat dünyasında kendi izini bırakan sanatçı, ustalığını yansıttığı başyapıtında, Beylerbeyi Selim Paşa Yalısı’nın bahçesinden bir manzara sunuyor. ‘Bahçede Kadınlar’ tablosu 2.2 milyon TL’lik açılış rakamıyla müzayedeye çıktı.
GÜLERYÜZ VE KOMET SEÇKİSİ
Müzayedede yakın zamanda yitirdiğimiz, çağdaş Türk sanatının önde gelen isimlerinden
Mudo markasının yaratıcısı Taviloğlu şimdi 903 sanatçının 2 bin 412 eserinden oluşan müthiş koleksiyonunu aynı anda yedi farklı mekânda açtığı sergilerde yarından itibaren sanatseverlerle paylaşmaya hazırlanıyor.
Salı akşamı sergi mekanlarından Artistanbul Feshane’de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun da katıldığı tanıtım toplantısından sonra sergilenen eserleri gezdirirken o ilk anki heyecanını hiç kaybetmediği belli oluyordu.
Çok sevdiği oyuncaklarını paylaşan bir çocuk gibiydi adeta. Her eser hakkında bilgi veriyor, Komet, Mehmet Güleryüz gibi yakın dönemde kaybettiğiniz dostu olan sanatçıları anarak ilişkilerini ve eserlerini tek tek anlatıyor. Yarım asırlık bir tutkunun, adanmışlığın ve birikimin hikayesi bu. Türkiye’nin en büyük özel koleksiyonlarından biri Taviloğlu Koleksiyonu. Bir müze koleksiyonuyla yarışacak nitelikte. Uzun yıllar müzesinin olacağı konuşulmuştu ama ne yazık ki bu proje gerçekleştirilemedi.
“Bu koleksiyonun eksiksiz bir şekilde sergilenmesi en büyük arzumdu. Bu sergi, tıpkı iskambil kağıtlarından yapılmış bir kule gibi; tek bir kart dahi eksik olsa, ayakta duramaz, yıkılır” diyen Taviloğlu bu tavrıyla da Türkiye’de bir ilki gerçekleştiriyor.
‘Bir Koleksiyoner Hikayesi: Yarım Asırlık Serüven’ adıyla şimdi tamamı sergilenen koleksiyonda pentürden fotoğrafa ve videoya, heykelden yerleştirmeye ve dijital işlere, Türk resminin ustalarından günümüzün genç çağdaş sanatçılarına Türkiye’nin modern ve çağdaş sanat tarihine dair önemli bir bellek oluşturuyor.
Mustafa Taviloğlu
İLK ESER NECDET KALAY’IN ‘KÖY EVİ’