İhsan Yılmaz

Baksı Müzesi’nde zamansız sergi

30 Ağustos 2024
BİR ütopyanın, bir düşün gerçeğe dönüşmesinin en iyi örneğidir Baksı Müzesi.

2010 yılında Prof. Dr. Hüsamettin Koçan öncülüğünde kurulan ve 2014 yılında ‘Avrupa Konseyi Müze Ödülü’nü kazanan Baksı Müzesi’nde açılışından itibaren pek çok etkinlik gerçekleştirildi, önemli sergiler açıldı.

Son olarak 85 sanatçıyı bir araya getiren ‘Gel Zaman Git Zaman’ sergisi ve Çoruh Nehri üzerinde düzenlenen ‘Akarsu Üzerinde Konuşmalar’, müze yayınları tarafından belgesel bir kitap haline getirildi. 160 sayfalık kitapta özel söyleşi ve metinlere ilk kez belgelenen çok sayıda kare eşlik ediyor.

Küratörlüğünü Prof. Hüsamettin Koçan ve Ayça Okay’ın yaptığı ‘Gel Zaman Git Zaman’ sergisi, halk kültürü üretimlerini günümüz sanatı örnekleriyle yan yana getiren resim, heykel, video, yazıresim, kilim, seramik ve enstalasyonlardan oluşan çok sesli ve çok katmanlı seçkiyi sanatseverler ile buluşturuyor.

Ayça Okay’ın editörlüğünde hazırlanan ‘Gel Zaman Git Zaman’ kitabı sergide buluşan 85 sanatçının özgün yapıtlarını Kerim Ayhan Yanık’ın fotoğrafları eşliğinde ilk kez belgelerken aynı zamanda sergi üzerine tartışma ve düşünceleri de okurlara sunuyor. Tasarımı Savaş Çekiç’e ait ‘Gel Zaman Git Zaman’ kitabında Prof. Koçan ve Ayça Okay’ın metinleri de yer alıyor.

AKARSU ÜZERİNDE 

Yazının Devamını Oku

Milli Mücadele’nin sosyal medyası kartpostallar

28 Ağustos 2024
MİLLİ Mücadele döneminde gazetelerle sınırlı olan iletişimin en büyük alternatifi kartpostallardı.

Halkı bilgilendirme, umut aşılama ve bir idealin altında birleştirme konusunda en etkili iletişim aracı olmuşlardı. Okuma yazması olmayanların da anlayabileceği şekilde özel olarak üretilen kartpostallar, zihinlerde yer edecek sembolik anlamlar yüklenmiş çarpıcı görselleri ile adeta döneminin sosyal medya görevini üstlenmişlerdi.

Murat Uğurluer’in hazırladığı ve Cumhuriyet’in 100’üncü yılında yayımlanan ‘Zor Günlerden Zafere, Mehmet Can İlkin Koleksiyonundan Kartpostallarla Milli Mücadele” kitabı, Anadolu topraklarının işgaliyle başlayan sürecin zaferle sonuçlanmasına kadar geçen süreci dönemin üretilen kartpostalları aracılığı ile farklı bir şekilde anlatıyor.

RUHLARI VE FİKİRLERİ AYDINLATMAK İÇİN

 Kartpostalların propaganda gücünün farkına 20. yüzyılın başlarında varılmış ve özellikle 1. Dünya Savaşı’nda etkin bir şekilde kullanılmaya başlanmıştı.

Propaganda faaliyetlerinin yerli ve yabancı kamuoyu üzerindeki etkisinin farkında olan Büyük Millet Meclisi’nin ilk yaptığı işlerden biri, açılışından sadece dört gün sonra 27 Nisan 1920’de bir propaganda heyeti kurulması kararı olur. Meclis kürsüsünden bizzat Mustafa Kemal Paşa tarafından dile getirilen ve Bursa Mebusu Şeyh Servet Efendi tarafından verilen önerge ile “aleyhimizdeki silah ile mukabele edilmesi lüzumuyla makul ve meşru bir şekilde hakikatleri yaymak, ruhları ve fikirleri aydınlatmak için bir İrşad Encümeni kurulması” istenmektedir.

Milli Mücadele kartpostalları bu tarihten sonra etkin bir şekilde kullanılmaya başlandı.

Yazının Devamını Oku

Yeni ‘yüz’e yeni sergi

26 Ağustos 2024
Eminönü’ndeki tarihi binasında 2007 yılından bu yana hizmet veren Türkiye İş Bankası Müzesi pek çok önemli sergiye ev sahipliği yaptı.

Müze kapsamlı bir renovasyon çalışmasının ardından çok daha modern bir görünüm ve zenginleştirilmiş bir sergileme düzeniyle kapılarını yeniden açtı.

Açıldığından bu yana 2 milyon 600 bin civarında ziyaretçi ağırlayan; 135 bini aşkın öğrenciyi atölye ve etkinliklerinde ücretsiz olarak misafir eden müze, beş ay süren yenileme çalışmaları neticesinde 24 Ağustos Cumartesi günü “İş’in 100 Yılı” kalıcı sergisiyle yeniden ziyaretçileriyle buluştu.

İKİ KATA YAYILIYOR

Binanın iki katına yayılan yeni sergi düzeninde giriş kat İş Bankası’nın kuruluş ve gelişim yıllarına odaklanıyor. Giriş katta 4 ana bölüm yer alıyor:



Yazının Devamını Oku

Yeni eseriyle yine Londra’da

23 Ağustos 2024
SANATÇI Melek Zeynep Bulut’u geçen yıl Atatürk Kültür Merkezi’nin önünde sergilenen ‘Açık Yapıt’ adlı eseriyle tanıdım.

Daha önce Türkiye’de Göç İdaresi Binası’nda ‘İrregular’ isimli yerleştirmesi ve ‘Rene’ adlı eserleriyle adından söz ettirmişti ancak asıl çıkışını ilk kez Londra Bienali’nde sergilenen ‘Açık Yapıt’ ile yaptı.

‘Açık Yapıt’ Londra Tasarım Festivali’nde de sergilendikten sonra Cumhuriyet’in 100. yılı kutlamaları kapsamında Türkiye’ye getirildi ve Taksim’de Atatürk Kültür Merkezi’nin önüne yerleştirildi.

Büyük boyutlu, farklı duyulara hitap eden bir kamusal alan yerleştirmesiydi ‘Acık Yapıt’ ve yurt dışından ödüller aldı.

Melek Zeynep Bulut bu kez yeni çalışması ‘Duo’ (İki) adlı eseriyle 14 Eylül’de Londra Tasarım Festivali’nde sanatseverlerle buluşmaya hazırlanıyor.

Eser Birleşik Krallık’ta yer alan, doğu ve batı yarımkürelerinin birleşimi, Başlangıç Meridyeni olarak kabul edilen ve Unesco Dünya Miras Listesi’nde yer alan Greenwich’te, ikonik Painted Hall’de sergilenecek.

‘Duo’, aynı zamanda Londra Tasarım Festivali 2024’ün Landmark Projeleri’nden biri olarak ziyaretçilerle buluşacak. Sanatçının kısa sürede iki uluslararası ödülün sahibi olan ve çok ses getiren ‘Açık Anıtlar’ serisinin bir parçası niteliğinde de olan ‘Duo’, sanatçının üretimlerinde karşımıza çıkan ve ziyaretçiyi esere dahil etme özelliğini de sürdürüyor.

Yazının Devamını Oku

Yüz yıllık yolculuk

21 Ağustos 2024
GEÇEN yıl 100’üncü yaşını kutladığımız Cumhuriyetin ilanından hemen sonra Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün direktifleriyle 26 Ağustos 1924’te kuruldu Türkiye İş Bankası.

Yüzüncü yılını kutlayan banka, ülkemizin kültürel ve toplumsal kalkınmasında bir asırdır sürdürdüğü öncü rolün yansımalarını Ankara Ulus’taki İktisadi Bağımsızlık Müzesi’nde açılan ‘İstikbalinizin Emniyeti-Türkiye’nin Bankasıyla Bir Asır’ sergisinde bir araya getirdi.

16 Ağustos’ta başlayan serginin açılışı İş Sanat Genel Müdürü Zuhal Üreten ve Türkiye İş Bankası Kurumsal İletişim Müdürü Müge Nevşehirli Veziroğlu’nun ev sahipliğinde yapıldı.

Zuhal Üreten, Ulus’un simge yapılarından olan tarihi binada beş yıldır ziyaretçilerini ağırlayan İktisadi Bağımsızlık Müzesi’nin, kısa süre içerisinde Ankara’nın kültür ve sanat hayatında kendisine çok önemli bir yer edindiğini ve hem nitelikli koleksiyonu hem de sergileri ile ziyaretçiler için değerli bir kaynak oluşturduğunu belirtti. Üreten,Sergimiz, Atatürk’ün işaret ettiği gibi, Cumhuriyet tarihinde ‘ekonomi bakımından başlı başına yer alan İş Bankası’nın, ülkenin küllerinden doğuş ve topyekûn kalkınma mücadelesine bir asır boyunca sağladığı katkıların bir özetini, Türkiye’nin bankası olmanın samimi hikayesini sunuyor” dedi.


KÜLTÜR SANATA BÜYÜK DESTEK

 Pattu Mimarlık tarafından tasarımı yapılan ve müzenin ikinci katında yer alan sergi, İş Bankası’nın geçmişten günümüze dek sürdürdüğü güçlü sosyal sorumluluk projeleriyle başlıyor. “En Büyük Yatırımımız Geleceğe” sloganıyla hayata geçirilen eğitim kurumları iş birlikleri, “Daha Eşitlikçi Bir Dünya” yaratmak adına sürdürülen faaliyetler ve kadın istihdamına verilen önem ile ülkemizde girişimcilik alanının geliştirilmesi için hayata geçirilen ve “Büyük Hayalleri Olan Girişimciler Buraya” başlığı altında toplanan projeler, zengin yazılı ve görsel içeriklerle anlatılıyor. “Dünya Bizim Gelecek Bizim” başlıklı bölümde İş Bankası’nın sürdürülebilirlik anlayışı çerçevesinde ülkemizdeki ormanların ve denizlerin korunması, tarımsal üretimin yüksek teknolojik sistemlerle desteklenmesi ve bankanın geleceğe yönelik taahhütleri görülüyor.

Serginin ana bölümlerinden bir diğerinde ise bankanın 1956 yılından bu yana Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları ile sürdürdüğü yayıncılık faaliyetleri; 2000 yılından bu yana İş Sanat markası altında hayata geçirdiği sahne sanatları ve plastik sanatlar alanındaki etkinlikleri, kültürel miras ve arkeoloji projeleri ile müzecilik alanlarında ülkemizin kültür sanat hayatına verdiği büyük destek anlatılıyor.

Yazının Devamını Oku

Mehmed Âkif’in yanmaktan kurtulan Kuran-ı Kerim meali

20 Ağustos 2024
MİLLİ şairimiz Mehmed Âkif Ersoy’un 1936’da yaklaşık 10 yıl kaldığı Mısır’dan hastalığı nedeniyle Türkiye’ye dönerken dostu ve sırdaşı Müderris İhsan Efendi’ye eğer vefat ederse yakılması vasiyetiyle bıraktığı Kuran Tercümesinin yer aldığı defterlerin imhası yeniden gündeme geldi.

Bu vasiyeti henüz 17 yaşında bir üniversite talebesiyken babasının öğrencileri ve dostları ile birlikte yerine getiren Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu, Âkif’ten kalan diğer evrakı derleyip kitaplaştırdı.

Dr. Fatma M. Şen ile birlikte hazırladıkları ‘Âkif’ten Emanetler’ kitabında diğer malzemelerin arasına karıştığı için yıllardır fark edilmeyen Mehmed Âkif’in Kuran-ı Kerim mealinin ilk müsvedde defteri de yer alıyor.

Kitapta ayrıca Âkif’e yazılmış ve şimdiye kadar hiç yayımlanmamış mektuplar, kendi el yazısıyla İstiklal Marşı’nın bir kopyası, Safahat’ın yedinci kitabı olan ‘Gölgeler’in Mehmed Âkif’in el yazısıyla yazdığı defterler ile müsveddeleri de ilk kez gün ışığına çıkıyor.

İHSAN EFENDİ’NİN KİTAPLARININ ARASINDAN ÇIKTI

‘Âkif’ten Emanetler’ kitabında ilk kez yayımlanan Mehmed Âkif’in Kuran-ı Kerim meali defteri Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu’nun Yozgat Bozok Üniversitesi’ne bağışladığı babasına ait kitapların arasından çıkmış. İhsanoğlu defterin yıllar sonra keşfini ve özelliklerini şöyle anlatıyor:

Kahire’den İstanbul’a, oradan Ankara’ya, tekrar İstanbul’a taşındıktan, yurtdışında Exeter, Münih ve Cidde’de yıllarca vatandan uzak kaldıktan sonra Yozgat Bozok Üniversitesi’ne bağışladığım babama ve bana ait kitapları düzenlerken beklenmedik yerden çıkan Âkif’e ait bu tarihî yadigâr, inşallah bu konudaki yanlış değerlendirmelerin düzeltilmesine ve tartışmaların doğru bir mecrada yürütülmesine yol açar. İhlas ve takva ile Allah rızasına nail olma dışında emeli olmayanların adları, herhangi bir istismar şaibesinin dışında ilelebet muazzez ve mükerrem kalır.

Yazının Devamını Oku

Mehmed Âkif’in Kuran-ı Kerim tercümesi nasıl yakıldı?

19 Ağustos 2024
MİLLİ Mücadele’nin kazanılmasından sonra İstiklal Marşı’mızı yazan Mehmed Âkif’e verilen bir başka görev de Kuran-ı Kerim’i Türkçe’ye tercüme etmesiydi.

Her ne kadar kendisini bu görevi yapacak yetkinlikte görmeyip “Kuran’ı tercüme etmek için ya çok âlim ya da çok câhil olmak lâzım” diyerek reddetse de ısrarlar karşısında direnememişti.

Hem Arapçaya ve edebiyata hakimiyeti hem de Kuran-ı Kerim bilgisi nedeniyle bu görevi en iyi yapacak kişilerin başında geliyordu Âkif.

26 Ekim 1925 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı’yla imzalanan mukavele ile Kuran-ı Kerim tercümesi Mehmed Âkif ile Elmalılı Hamdi’ye verildi.

Bu hizmetleri karşılığında altışar bin lira alacaklardı ve biner lira avansla işe başlamışlardı.

Aynı yılın sonunda siyasi baskılar nedeniyle dönmemek üzere Mısır’a yerleşen Âkif, 13 Ocak 1926’da Kuran-ı Kerim Meali üzerinde çalışmaya başladı. Elmalılı Hamdi Efendi ise tefsir çalışmalarına İstanbul’da devam etti.

Mehmed Âkif Bey tercümeleri Hamdi Efendi’ye gönderecek o da altına tefsiri ekleyecekti.

Mehmed Âkif, 24 Şubat 1927 tarihine kadar Elmalılı’ya Meal’in Araf Suresi dâhil 178 sayfalık kısmını iletti fakat bu tarihten sonra hiçbir şey göndermedi. Daha sonra avans olarak aldığı bin lirayı da iade etti.

Yazının Devamını Oku

Gerçek müzede sahneye çıkıyor

14 Ağustos 2024
FİZİĞİ sayesinde hayatını gece kulüplerinde fedailik yaparak kazanan 38 yaşındaki iki çocuk babası Dave’in karısının da zoruyla daha güvenli ve saygın bir iş olarak gazete ilanından bulduğu bir müzede güvenlik görevlisi olarak çalışmaya başlamasını konu alan bir oyun ‘Bana Kimse Ne Olduğunu Anlatmadı.’

Nick Hornby’nin eserinden Melisa Kesmez tarafından çevrilen oyunu Serkan Salihoğlu yönetiyor.

Dave rolüyle 2016 yılında Afife Tiyatro Ödülleri’nde ‘Yılın En Başarılı Erkek Oyuncusu’ ödülünü kazanan İbrahim Selim, yıllardır kapalı gişe oynayan bu oyunu ilk kez bir müzede sahneleyecek.

Sabancı Vakfı’nın desteğiyle Sakıp Sabancı Müzesi’nin terasında düzenlenen Müzede Sahne etkinliğinin ilk gününde seyirciyle buluşacak oyun modern sanat tartışmalarını gündeme getiriyor.

Bir müzede geçen ve neyin sanat olup olmadığının tartışıldığı, sanat piyasasının aktörlerinin masaya yatırıldığı bir oyunun gerçek bir müzede sahnelenmesi oldukça çarpıcı değil mi?

Gündemden de düşmeyen bir konu üstelik. 

Henüz iki gün önce New York’taki bir sanat müzesinde genç bir sanatseverin çıkarıp kenara koyduğu yıpranmış ayakkabısının ziyaretçiler tarafından sanat eseri sanılıp sosyal medyada paylaşılmasının haberlerini okumadık mı?

 GÖZLER DUYAR 

Yazının Devamını Oku