79 yıl sonra aynı konserde

Atatürk’ün isteğiyle ilk Türk operası Özsoy’u besteleyen Ahmet Adnan Saygun’un bir diğer ilki de Yunus Emre Oratoryosu’dur.

Haberin Devamı

Yunus Emre’nin insan sevgisi, hoşgörü ve tasavvuf anlayışını evrensel bir dille müziği döken eser bir Türk besteci tarafından bestelenmiş ilk Türkçe oratoryo olması nedeniyle müzik tarihimizde ayrı bir yere sahiptir.

Saygun’un 1943 yılında tamamladığı eser ilk kez 25 Mayıs 1946’da Ankara’da Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi salonunda seslendirildi. 

79 yıl sonra aynı konserde

Son seslendirilişi yine Ankara’da geçen cuma akşamı Şef Gürer Aykal yönetimindeki Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası ve Devlet Çoksesli Korosu tarafından Ziraat Bankası Ana Salon’da yapıldı.

Bestecisi ve eser dışında bu iki konseri birbirine bağlayan bir üçüncü kişi daha vardı o gece salonda.

79 yıl arayla yapılan iki icrayı da salonda dinleyen bu özel kişi İkinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün kızı Özden Toker’di.

Haberin Devamı

İlk konseri babası İsmet İnönü ile dinleyen Toker’in yanında bu kez kızı Gülsün Bilgehan vardı.

Şef Gürer Aykal, konserin başında oratoryonun seslendiriliş hikâyesini anlattı. Uzun bir çalışma döneminden sonra ortaya çıkan eser kurum içi çekişmeleri ve kıskançlıklar yüzünden bir türlü seslendirilememiş. Saygun’u ümitsizliğe düşüren bu yıpratıcı süreç şair Behçet Kemal Çağlar’ın durumu dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’ye iletmesiyle son bulmuş. İnönü eserin genel provasına ve ilk temsiline bizzat ailesiyle katılmış. 

79 yıl sonra aynı konserde

Yunus Emre’nin şiirleri ve bestenin seslendirilmesinin Aykal tarafından anlatılan hikâyesi kadar bütün bu sürece tanıklık eden Özden Toker’in orada olması da salonda duygusal anların yaşanmasına neden oldu.

LİZ BEHMOARAS’A VEDA

GAZETECİ, yazar ve çevirmen Liz Behmoaras dün 75 yaşında İstanbul’da hayata veda etti. Behmoaras’ın son olarak Azra Erhat’ın hayatını belgeler eşliğinde anlattığı ‘Küçük Dev Kadın - Azra’ kitabı yayımlanmıştı. 

1950 yılında İstanbul Şişli’de doğan Behmoaras, Notre Dame de Sion Fransız Lisesi’nden mezun olduktan sonra Fransızcadan Türkçeye çeviriler yapmaya başlamış ve aralarında Simone de Beauvoir, Ivan Illich, Marie Cardinal ve Paul Valery gibi dünya edebiyatının önemli isimlerinin eserlerini çevirmişti. Behmoaras çeşitli gazete ve dergilerde çalıştı, röportajları ve yazıları yayımlandı.

79 yıl sonra aynı konserde

Haberin Devamı

Araştırma ve röportaj türünde ‘Aydınların Gözüyle Yahudiler’ ve ‘Yüzyıl Sonu Tanıklıkları’ kitaplarını hazırladı. Büyükannesinin anılarından yola çıkarak yazdığı ‘Kimsin Jak Samanon?’ kitabından sonra asıl başarısını biyografi türündeki kitaplarıyla yakaladı. Ziya Gökalp’ten etkilenerek Türkçülük akımını savunan, Yahudilerin Türkleşmesi için yıllarca mücadele veren Moiz Kohen’in nam-ı diğer Munis Tekinalp’in hayatını anlattığı ‘Bir Kimlik Arayışının Hikâyesi’yle başladığı biyografi türünde ‘Suat Derviş - Efsane Bir Kadın ve Dönemi’, ‘Mazhar Osman - Kapalı Kutudaki Fırtına’ ve ‘Küçük Dev Kadın - Azra’ kitaplarını yayımladı.

‘Sevmenin Zamanı’, ‘Alman Subayın Evi’, ‘Sen Bir Başka Gittin’ gibi romanları bulunan Behmoaras’ın bu türdeki son kitabı 2020’de çıkan ‘Lale Puding Shop’tu. Yazar bu romanında 70’li yılların başlarında yolu Sultanahmet’teki Lale Pudding Shop adını verdikleri muhallebicide kesişen hippilerin ya da bir diğer deyişle çiçek çocukların hikayelerinden esinlenmişti.

Haberin Devamı

Gazetecilik pratiğinden gelen araştırmacı yönü, belgeleye dayalı bilgileri kullanması ve gücünü edebiyattan alan yazı diliyle Türkiye’nin önde gelen biyografi yazarlarından biriydi Liz Behmoaras. Eksikliği hep hissedilecek.

İSTANBUL MODERN’DEN ÖMER ULUÇ SERGİSİ

İSTANBUL Modern, çadaş Türk sanatının son büyük ustalarından Ömer Uluç’un (1931-2010) kapsamlı bir sergisini açmaya hazırlanıyor.

Sanatçının Türkiye’deki en geniş seçkilerinden birine yer veren ‘Ufuk Çizgisinden Öteye’ başlıklı sergi 21 Mart’ta açılacak.

Ömer Uluç’un sanatsal pratiğinde erken dönem örneklerini barındıran 1960’lardan, 2010’daki vefatına kadar olan süreçteki üretimlerini bir araya getiren sergi, sanatçının çalışmalarında öne çıkan farklı ifade biçimlerini çeşitli temalar altında bir araya getirecek.

Haberin Devamı

Küratörlüğünü Öykü Özsoy Sağnak ve Nilay Dursun, asistan küratörlüğünü ise Naz Uğurlu Benek’in üstlendiği sergide sanatçının insanlık ve evren arasındaki karmaşık ilişkiye dair düşüncelerini irdeleyen 300’ün üzerinde çalışması yer alacak.

Ömer Uluç’un sanat evrenini özleyenler için müjdeli bir haber.

Yazarın Tüm Yazıları