Paylaş
Yılda bir mamografi, altı ayda bir de ultrason ve göğüs muayenesi yaptırıyorum. Bir yağ bezem vardı, onu da rahmetli kayınpederim almıştı ama tekrarlayacağını da söylemişti. Tekrarladı hakikaten ama o bile kontrol altında.
Hülya AVŞAR
İki mememi de kendi isteğimle aldırdım
Violet AROYO
Yüksek hemşire, Türkiye Meme Vakfı Genel Koordinatörü
(Meme kanseri nedeniyle iki memesini de aldırmak zorunda kaldı.)
Ben annemi ve üç kızkardeşini meme kanserinden kaybettim. Ailesel bir meme kanseri ve ben de 34 yaşında yakalandım. 1996’da. Ailemdeki kadınların hepsine geç teşhis konulduğu için 4 sene ancak yaşayabildiler. Ben 30’umdan itibaren 6 ayda bir muayeneye gidiyordum. Ultrason çektiriyordum. Radyoloğum çok genç olduğumdan, minicik gördüğü bir kütle için benim endişelenmemi yersiz buldu. Bana 6 ay beklememi salık verdi. Ama ben eşim de beni destekleyince, bekleyemedim ve başka bir doktora gittim. O sırada kızım da 2,5 yaşındaydı.
Hatta yeni bir bebek yapmayı planlıyorduk, iyi ki yapmamışız. Gittiğim diğer doktor, ısrarımı görünce iğne biyopsisi yaptı o kütleye. Kanser olduğumu böylece öğrendim. Birkaç milimetre olduğu için de erken teşhise girdi ve kemoterapi ile radyoterapi görmedim bu sayede. Ancak iki göğsümü de aldırdım. Çünkü memenin manevi olarak bende çok anlamı yoktu, eşim de beni destekledi. Çok başlangıçta olmasına rağmen, meme kanseri hikayesi ailemde olduğu için içim rahat etsin istedim. Rahat yaşamayı tercih ettim. Memelerimi aldırdıktan sonra genelde olan psikolojik sorunları ben yaşamadım. Meme kadınlığın simgesi değildi benim için, belki de eşimden dolayı!
Kadınlar bunu aşmalı çünkü öyle güzel memeler yapıyorlar ki, eskisini aramıyorsunuz bile! Ben de yaptırdım, iki yıl önce. Çok güzel, çok hoş, memnunum. Ama önemli olan sağlıklı ve konforlu bir hayat yaşamak! Meme kanseri olduktan sonra memesi alınıp terkedilen kadın bilsin ki, aslında o evlilik daha önceden bitmiş, bitiş nedeni meme değildir hiçbir zaman. Düşünün benim gibi çok zayıf minyon bir kadın, ameliyat sonrası 6 sene kocasıyla oğlan çocuğu gibi yaşamış ve bir sorun olmamış. Ben sadece iki sene önce yaptırdım protezimi.
Violet Aroyo’dan meme kanseri olan kadınlara öneriler
Kendilerini sevsinler Sağlıklı beslensinler
Meme alındıysa kollarına önem versinler.
Lenf ödem oluşmasını önlemek için, ağırlık kaldırmasınlar, mikroptan korunsun, eldiven kullansınlar.
Su şişelerini kocalarına taşıtsınlar.
Meme Vakfı’nın psikolojik destek gruplarına başvursunlar. Toplantı günlerine katılsınlar.
Meme kanseri benim için çok önemliydi, bedenimi seviyordum
Naciye SAVAŞÇI
Tekstilci
(Meme kanseri nedeniyle tek memesi alınmış.)
İki kızım, üç torunum var, dördüncüsü de yolda. Benim yumurtalıklarım alınmıştı, erken menopoza girdim ve östrojen tedavisi gördüm. Jinekoloğumun kontrolü sırasında onun eline ufak bir kitle geldi. Ama çektirdiğim mamografide bir şey görülemedi. Sonra göğsümde çöküntüler başladı, yani deformasyon! Tam o sıralarda da Meme Vakfı’ndan haberdar oldum. Vakfa gittim ve Dr. Can Gürbüz benimle ilgilendi. Önce ultrason çekildi, sonra biyopsi derken, iki gün sonra göğsümün biri alınıverdi.
Kanser olduğumu öğrenince çok normal karşılamıştım, soğukkanlıydım. Ama ameliyat masasına yatınca, kriz geçirdim. Çünkü benim için göğüs önemliydi. Ben kendine bakan bir kadındım ve severdim bedenimi. Bu nedenle göğsümün alınması beni çok sarstı. Radyoterapi, kemoterapi oldum, saçım döküldü. Zorlu günlerdi ama bu insanın psikolojisiyle de ilgili. Kendimi meşgul tutunca o dönemleri atlattım. Ve ameliyat masasından kalktıktan sonra artık güçlü bir kadındım zaten.
Artık altı ayda bir mamografi çektiriyorum. Ameliyattan sonra daha sağlıklı yaşıyorum. Moralim iyi, diğer hastalara destek oluyorum. Ama çok ilginçtir, insanlar çok utanıyorlar! Beni arayan 30’lu yaşlarda kadınlar bile kıpkırmızı olup, memelerindeki kitleyi soruyorlar. Anlatamıyorlar bile! Bu utanç genel olarak toplumumuzda var zaten. Hatta kimse meme kanseri diyemiyor, göğüs kanseri diyor. Ameliyattan sonra 6 ay banyo yapamayan, kocasının yanında 1 sene soyunmayan var.
Doktor çok gençsin, endişelenme demişti
Serpil ÖCAL
Pratisyen hekim
(Meme kanseri nedeniyle radyoterapi ve kemoterapi gördü.)
Benim aile geçmişimde kanser hikayesi yok. Ama yine de tıp eğitimi aldığım için biraz daha dikkatli olmamı beklerdim, oysa değildim. Ancak 34 yaşında bir gün tesadüf eseri elime bir kütle gelince kuşkulandım. Konusunda çok ünlü bir doktora gittim. Bana ‘Çok gençsin, bir şey yok, korkma’ dedi.
Ben de üstelemedim. Birkaç ay sonra kütle büyüdü. Eşimin de desteklemesiyle başka bir doktora gittim. İğne biyopsisi yapıldı. Ve kanser çıktım. Göğsüm alınmadı, sadece kitle alındı. Ama ben kemoterapi gördüm. Saçlarım döküldü. Radyoterapi gördüm. O zamanlar oğlum 10 yaşındaydı. Beş sene bu işte bir eşik sayılıyor, benim 7 yıl oldu. Ama gene de bu kesin bitti anlamına gelmiyor. Senede bir mamografi çektiriyorum. Sonra vakfa başvurdum, insanlar benim düştüğüm duruma düşmesin diye. Şimdi de vakıfla birlikte eğitim çalışmalarında görev alıp, kadınların toplu olarak bulundukları yerlere gidiyor ve meme kanserini anlatıyorum. Erken teşhisin önemini onlarla paylaşıyorum. Çok da talep geliyor, seviniyorum.
Mamografiden korkmanıza gerek yok
Bir sigara içmekle akciğer kanserine yakalanma olanağınız neyse, bir mamografi çektirerek meme kanserine yakalanma olasılığınız aynı, yani bu kadar düşük. Bir kanser hücresinin 1 cm’ye ulaşması için geçen süre 10 yıl. Kitle, elimize gelir o zaman. Ve teorik, pratik olarak gecikmiş olur. Bütün mesele daha önce yakalayabilmek. Biz mamografide bunu 5’inci yılda, yarım santimetrede yakalayabiliriz. Bazı kanser türleri tabii gözükmeyebiliyor. Türkiye’de ülkenin ekonomik yapısı mamografi gibi bir olanak için yeterli değil. Bir de kadın memesinde bir şey yakalasa da doktora gitmeyebiliyor. Bize mandalina büyüklüğünde kütleyle gelen bile var! Biz de hiç olmazsa fındıkla gelsin diyoruz. Yoksa batı standartlarında elle muayene çok fazla önemli değil. Orada mamografi esas olan.
Dr. Can Gürbüz
Paylaş