Paylaş
Dile kolay, Haziran 2011’de Mahmut Özgener’in vedasının ardından 11 yıldır Türkiye’nin 3. büyük şehrinin adı yoktu Türkiye Futbol Federasyonu’nda. Ve bunun eksikliği her yıl, her konuda giderek artan bir şekilde hissedildi.
Öncelikle İZVAK çatısı altında birlikte görev yaptığım sevgili Talat Papatya’yı TFF Yönetim Kurulu’na seçilmesinden ötürü kutluyor, başarılar diliyorum.
Cuma günüydü... Kutlama için telefonda görüştük... Sesinden heyecanı anlaşılıyordu. Mehmet Büyükekşi yönetiminin önündeki ilk üç mesele herkesin malumu. Yayın ihalesi, harcama limitleri ve yabancı sayısı. Doğal olarak önceliğin bu üç konu olacağını belirtti Talat Papatya. TFF Yönetimi’ndeki görevini ve diğer konuları konuşmak için de biraz zaman istedi.
Göztepe’deki görevi otomatik olarak sona erecek. Bu konuda fazla yorumda bulunmadı. Ancak edindiğim izlenim şu ki Göztepe için de umut dolu, kulübün düştüğü gibi kalkacağına inancı tam. Rasmus Ankersen ile devam eden süreç, Türkiye’de ilk kez yabancı sermayenin bir futbol kulübüne yatırım yapacak oluşu, Göztepe’nin emin ellerde olduğu düşüncesini güçlendiriyor.
***
İzmir’in TFF’deki ‘yokluğunun’ sona ermesinde İZVAK’ın altını da kalın bir çizgiyle çizmek gerek elbette. 2015 yılında Ali Erten ve Mehmet Sepil’in karşılıklı jestleriyle Göztepe ve Karşıyaka arasında başlayan, İzmir’in tüm renklerinin katılımıyla büyüyen dostluk iklimi, artık sadece İzmir’den değil, Türkiye’nin her yerinden saygı ve takdirle izleniyor.
TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi’nin seçim öncesi İzmir ziyaretinin İZVAK çatışı altında gerçekleşmesi, İzmir Ticaret Odası Başkanı Mahmut Özgener’in, Göztepe Başkanı Mehmet Sepil’in “Doğru adres İZVAK’tır” sözleri çok şey anlatıyor.
Söz konusu ziyarette İZVAK’ın “Bu yönetimde mutlaka İzmirli bir üyenin olmasını istiyoruz” tavrının sonucu, İzmir’den 3 kulübün küme düştüğü bir sezona karşın İZVAK Başkanvekili Talat Papatya’nın yönetime girmesi çok şey anlatıyor.
Evet, futbol hepimizin ruhumuzu kaplayan bir tutku. Anlık heyecanlar, alınan sonuçlar, günlük yaşamlarımızı bile etkileyebiliyor.
Ancak..
İzmir kulüplerinin yan yana duruşu, ‘sahada rekabet, saha dışında iş birliği’ demesi ve dostluğun kurumsallaşması, emin olun atılan ya da yenen bir golden çok daha değerli.
Görmesini bilene.
Paylaş