Kim başkan olacak?
Kim kazanacak, kim kaybedecek?
Hangi partinin oy oranı ne olacak?
İttifaklar, ortak listeler, meclisler ve siyaset.
Ülke olarak tek gündemimiz yerel seçimlerdi. 31 Mart yerel seçimleri tamamlanmış, Türkiye yeni bir güne uyanmıştı 1 Nisanda.
1 yıl önceki 1 Nisan kimine şaka yaptı, kimine ise çok ciddi geldi. Kazanan koltuğa kuruldu, Kaybeden “Önümüzdeki maçlara bakacağız” deyip köşesine çekildi. O seçimlerin kazananı oldu, kaybedeni oldu.
*
Ve 1 yıl geçti.
Alınan sıkı önlemler,
Özellikle yurt dışı bağlantılarının erken kontrol altına alınması, virüsün ülkemize gelişini geciktirse de aynı kaderle karşılaşmamızı engelleyemedi.
Türkiye bugünkü olumsuz tabloya rağmen tüm kurumları ve bakanlıkları ile ahenk içinde mücadelesini sürdürüyor.
Üstelik süreç olabildiğince de şeffaf bir şekilde yürütülüyor.
Ve bu dönemlerin en önemli konusu ise devletin aldığı tedbirler, bu tedbirlerle birlikte önerilen sokağa çıkmayın çağrısı oldu.
Geçen hafta yoğun bir şekilde başlayan bu tedbirler, olayı 65 yaş üstü vatandaşların sokağa çıkmasının yasaklanmasına kadar devam etti.
Çok ciddi sorunlarla karşı karşıyayız.
Evet koronavirüs şu anda tüm dünyayı etkisi altına almış durumda.
Çin seferberlik ilan etti, 6 binin üzerinde insan öldü; 200 bin civarında ise tespit edilmiş vaka var.
Bu, dünya tarihinde görülmüş bir olay değil.
Koronavirüsünün tespitinin üzerinden 90 gün geçtikten sonra artık virüsün merkezi Çin’den Avrupa’ya sıçramış oldu.
Dünya sağlık örgütünün tespiti bu yönde.
Ve İtalya bu konuda en fazla zarar gören ülke oldu.
Almanya, Fransa, İspanya artık virüsten ölümlere sahne oluyor ve tablo git gide kötüleşiyor.
*
Abartarak söylenmiyor bu sözler.
Evet koronavirüs şu anda tüm dünyayı etkisi altına almış durumda.
Çin seferberlik ilan etti, 6 binin üzerinde insan öldü; 200 bin civarında ise tespit edilmiş vaka var.
Bu, dünya tarihinde görülmüş bir olay değil.
Koronavirüsünün tespitinin üzerinden 90 gün geçtikten sonra artık virüsün merkezi Çin’den Avrupa’ya sıçramış oldu.
Dünya sağlık örgütünün tespiti bu yönde.
Ve İtalya bu konuda en fazla zarar gören ülke oldu.
Hem sonbahar dönemi, hem kış dönemi ciddi bir yağış kıtlığı ile geçti.
Bilim insanlarının tespiti, Türkiye’nin son 39 yılının en kurak sonbaharını geride bıraktık.
Kış dönemi telafi olur diye bekledik, ne yazık ki koca kış geride kalacak, 1kez o da kısa süreli bir kar yağışı gördük.
İklimlerin dengesinin tamamen bozulduğu son yıllarda bu durumdan en fazla olumsuz etkilenen bölgelerden birisi de İznik Gölü havzası ve dolayısıyla da Orhangazi ve İznik bölgesi oldu.
Öyle ki, İznik gölündeki su çekilmesi 25 metreyi buldu.
Aslında her yıl yaşanan bu orandaki çekilmenin bu yıl ki farkı, nisan mayıs ayları itibarı ile göl seviyesinin eski haline gelmesiydi.
Ancak bu kış dönemindeki yağışların yetersiz olmasından dolayı gölün eski seviyesine bu yaz döneminde gelmesinin de mümkün olmayacağı gözleniyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 27 Aralık tarihinde Yerli Otomobilin tanıtımını yaparken, fabrikasının da Gemlik’te kurulacağını ifade etmişti.
Gemlik’teki fabrika ise Gençali Mahallesinde Türk Silahlı Kuvvetlerine ait arsanın bir bölümüne yapılacağı duyurulmuştu.
Yerli otomobilin aralık ayındaki tanıtımından sonra sadece Türkiye’de değil, dünyada ve özellikle de otomotiv devi ülkelerde geniş yankı uyandırmıştı.
Elektrikli olarak üretilecek olan yerli otomobil Türkiye’ye olduğu kadar da Bursa’ya, fabrikanın yapılacağı Gemlik’e, ve hemen dibindeki sanayi kenti Orhangazi’ye de ciddi katkılar sağlayacak.
Yerli otomobil ile ilgili her ne kadar bazı çevreler ‘hayal’ ‘yapılamaz’ ‘olmaz’ gibi laflar üretseler de, fabrikanın kurulması ile ilgili süreç beklenenden de hızlı işlemeye başladı.
Fabrikanın Gemlik’te kurulacağının açıklanmasının üzerinden tam 2 ay geçti.
Bu dönemde arsa ile ilgili çeşitli resmi işlemler başlatılmıştı.
Özellikle 2014 yılında yapılan yerel seçimlerden sonra hayata geçirilen ‘büyükşehir yasası’ sonrasında ilçe belediyeleri özellikle mali kaynaklar konusunda büyük sıkıntılar yaşadılar.
Dolayısıyla da büyükşehir belediyelerine bağlı ilçe belediyelerinin neredeyse tamamı şu an itibarı ile borç batağında ciddi sorunlar yaşıyor.
Kötü yönetimler, ekonominin kötü idare edilmesi, israf, fazla personel, hesapsız projeler belediyelerin borçlu olmasında en önemli etkenler.
Çünkü, 2014 yerel seçimlerinin ardından ortaya çıkan Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı ilçe belediye başkanları ile birlikte belediyelerin borçları her geçen gün arttı, yükseldi.
***
Bu duruma şöyle geriye giderek bir mercek tutmakta fayda var.
6 yıl önce yapılan 2014 Mart yerel seçimleri ile birlikte ‘büyükşehir yasası’ devreye girmişti.
Uludağ Üniversitesi Orhangazi Asil Çelik Meslek Yüksek Okulu bugünkü hali ile son derece modern, rezerv alanları ile de hem büyümeye hem yeni üniversite için son derece uygun bir bina oldu.
Üniversite binası bugün hizmet veriyor, ama bu binanın yapılış hikayesi çok eskilere dayanıyor.
UÜ Orhangazi MYO’nun Belediyeye ait eski soğuk hava deposunda hizmet verdiği dönemlerde binanın okula yakışmadığı fikri ile yeni bir bina yapılması için kollar sıvanmıştı. O dönemde belde belediyesi olan Yeniköy Belediyesi’nin merhum belediye başkanı İbrahim Çelikten üniversite binası için arsa tahsisini hiç düşünmeden gerçekleştirmişti. Arsa tamamdı ama, maliyeti yüksek olan binanın yapılması en büyük sorundu. Nitekim o dönemde önce üniversite yapma ve yaşatma derneği kuruldu. O günkü UÜ rektörü Prof. Dr. Mustafa Yurtkuran’ın da katılımı ile yine bugün aramızda olmayan ORMO eski Yönetim Kurulu Başkanı Yüksek Mühendis Orhan Öcalgiray ile protokol imzalanmıştı. O gün itibarı ile binanın yapımını büyük oranda Orhan Öcalgiray üstlenmişti. Ancak gelin görün ki bu bir türlü gerçekleşmedi.
*
Yeniköy’de o dönemin belediye başkanı İbrahim Çelikten’in görev süresi tamamlanmış, arsanın 3 yıllık şartlı tahsis dönemi de bitmişti. Bir anlamda üniversite binası hayali suya düşmek üzereydi ki, işte o dönemde OTSO Başkanı olan Ergün Efendioğlu ve o dönemin OTSO yönetimi devreye girdi. Hem oda hem üniversite derneğini harekete geçirdi.
O dönemde 150 bin TL maliyetle üniversitenin projesi Orhangazi Ticaret ve Sanayi Odası tarafından hazırlanmıştı. İş kalmıştı binanın yapımına. İşte o dönemde birçok alternatif arasında kalınmasına rağmen, siyasi erk ve Orhangazi TSO’nun devreye girmesi ile Asil Çelik fabrikası inşaat yapımını üstlenmişti. Ve tam 6 milyonluk bir yatırımla üniversite binası tamamlanarak hizmete girmiş oldu.
*