Hande Fırat

Dünya ve Türkiye liderlerinin kişilik analizleri

7 Haziran 2022
Sevgili okurlarım, özellikle İsrail ve ABD’de bazı okullarda çocukların karakter analizleri yapılarak ileride meslek seçimine yardım ediliyor. Diğer yandan büyük şirketler hatta bazı siyasi partiler de görevlendirme ve atama yapmadan önce kişilik analizi yaptırıyor.

Türkiye’de bu analizi yapan AyThink Gelişim Kurucuları Aykut Açkalmaz ve Yasin İkizoğlu ricam üzerine şu an çok konuşulan bazı dünya liderlerinin ve Türkiye’deki liderlerin kişilik analizlerini yaptılar. İlgi çekici analizlere geçmeden önce bazı tespitlerini sizlerle paylaşayım:

Liderin kişilik stilini bilmek, önceden oluşabilecek tüm iletişim kazalarının, yanlış anlaşılmaların en aza inmesini sağlayacaktır.

Bir lider bazen başka ana kişilik özelliğinin yanı sıra başka kişiliklerin özelliklerini de taşıyabilir.

PUTİN, TRUMP DOMİNANT LİDERLER

Aykut Açkalmaz ve Yasin İkizoğlu’nun analizine göre dominant karakterlerin başında Trump ve Putin geliyor. Özellikleri şöyle:

“Dominant liderler daha otoriter bir liderlik tarzını tercih ederler, ideal olarak her şeyden onlar sorumlu ve tam kontroldedirler. Yüksek hedef koyarlar ve sadece sonuca odaklanırlar, onlar konuşur ve ekiptekiler sadece dinler.

Sorumluluğu paylaşmazlar.

Yazının Devamını Oku

Ekonomik fırtına

3 Haziran 2022
Hayat pahalılığı, kurlardaki hareketlilik, peş peşe gelen zamlar... Tüm siyasi polemikleri, tartışmaları bir kenara bırakın. Önümüzdeki seçimin temel meselesi ekonomi... Seçmen sandık başına gittiğinde ilk önce ekonomiyi değerlendirecek.

Son olarak konutlarda kullanılan doğalgaza yüzde 30, elektriğe yüz 15 zam yapılması haklı olarak tepkileri de beraberinde getirdi. Artık herkes biliyor ki doğalgaz ve elektriğe zam demek; iğneden ipliğe her şeye zam demek. Peki, Türkiye bu fırtınadan ne zaman ve nasıl çıkacak? Ekonomi yönetimi ne yapıyor? Yeni yöntemler üzerinde çalışıyor mu? Soruları üst düzey ekonomi yönetimine yönelttim. Yanıtları şöyle oldu:

ENFLASYON NİYE ARTIYOR

“Enflasyonda son dönemde gerçekleşen artışta gıda ve petrol fiyatlarındaki artış, döviz kuru ve uluslararası emtia fiyatlarındaki gelişmeler ile tedarik zincirinde oluşan aksaklıklar kaynaklı maliyet baskıları etkili olmaktadır.

Salgına bağlı risklerin azalmasıyla güçlü seyreden talep koşulları, enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarındaki bozulmalar da enflasyon görünümünü olumsuz etkilemekte.

Türkiye gibi gelişmekte olan ve enerjide yüksek oranda dışa bağımlı ülkelerde özellikle küresel enerji fiyatları enflasyon üzerinde çok belirleyici olmaktadır.

2021 yılında Brent petrolün varil fiyatının ortalaması 71.2 dolar iken 2022 yılı ortalaması 105.7 dolara kadar yükselmiş durumda. Benzer artışları doğalgaz ve kömürde de görmek mümkün.

DÜNYA EN ÖNEMLİ ENERJİ KRİZİYLE KARŞI KARŞIYA

Bu artışlar neticesinde bugün dünya, 1970’lerde yaşanan ham petrol krizinin ardından karşılaştığı en önemli enerji krizi ile karşı karşıya. Enerji maliyetlerinin yanı sıra ulaştırma maliyetleri de hareketli. Bu gelişmeyi 5-6 katına kadar yükselen navlun fiyatlarında net bir şekilde görüyoruz.

Yazının Devamını Oku

Yaklaşan Madrid zirvesi ve görüşmelerin perde arkası

31 Mayıs 2022
“Tayyip Erdoğan Türkiye Cumhuriyeti’nin başında olduğu sürece teröre destek veren ülkelerin NATO’ya girmesine evet demeyeceğiz.”

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Azerbaycan dönüşü uçakta gazetecilere yaptığı açıklamada tavrını çok net ortaya koydu. Bu net tavır, görüşmelerin perde arkasında “Ne oldu, ne oluyor?” sorusunu da Türkiye ile Batı arasında “Yeni bir kriz mi yaşanacak?” endişesini de beraberinde getirdi.

GÖRÜŞMELERDE NE OLDU?

Finlandiya ve İsveç heyetleri ile yapılan görüşmelerde Türkiye taleplerini çok net bir biçimde anlattı. Zaten Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın bu taleplerin ana hatlarını da açıkladı. Ancak özetleyecek olursak:

- Terör örgütleri ve iki ülkenin terör örgütlerine verdikleri destek dosyalar halinde heyetlerin önüne konuldu.

- Teröristlerin iadesine yanıt alınamadığı belirtildi, bu iadelerin gerçekleştirilmesi istendi.

-“PKK, YPG, PYD iki ülkede de dernek vasıtasıyla para topluyor, eleman devşiriyor” denildi.

* “Türkiye’ye yönelik örtülü, örtüsüz ambargolar kaldırılsın”

Yazının Devamını Oku

Gidek uzaya aya aya...

27 Mayıs 2022
Savaşlar, ekonomideki gelişmeler, siyasetteki tartışmalar... Sizi bilmem ama bir bilimkurgu hayranı olarak, beni uzaya gitme fikri çok heyecanlandırıyor.

Yaşım ve mesleğim uygun olsa kesin gitmek isterdim. Her ne kadar Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, “Bir defa yaştan dolayı gidemezsin” dese de ben yine de başvurumu yaptım. Bakan Varank ile Türkiye’nin uzay programı kapsamında Uluslararası Uzay İstasyonu’nda 10 gün boyunca görev yapılması programını konuştuk. Mustafa Varank aranan özellikleri şöyle anlattı:

VARANK: BEN DE GİDEMEM KLOSTROFOBİM VAR

“Genç ve dinamik olmalı. 10 yıl mecburi hizmeti olacak. Türkiye’de konferanslar verecek.

Uzay İstasyonu’nda bilimsel çalışmalar, deneyler yapacak. Buna uygun bir üniversiteden mezun olmalı.

Sağlık şartları önemli. Tansiyonu olmayacak, örneğin ameliyat geçirmemiş olacak.

Psikolojik testten geçecek.

Uzaya gitmeden önce yaklaşık 8 aylık bir eğitim alacak.

Yazının Devamını Oku

NATO, gerçekler ve tepkiler

24 Mayıs 2022
Türkiye, tarihsel olarak NATO’nun genişleme süreçlerini hep desteklemiştir. Üstelik konu NATO olunca iki ana temel prensibi savunagelmiştir:

NATO’nun güçlenmesi.

Daha etkin bir yapıya dönüştürülmesi.

Diğer taraftan da NATO’nun modern ve güçlü Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ihtiyacı olduğunu unutmamak lazım. Şimdi aşağıda yapılan yorumları ve tespitleri okuyunca da, ‘NATO, bir tek Türkiye için mi NATO olamıyor’ demeden duramıyor insan...

NATO’NUN TERÖRÜ DESTEKLEMEYE MERAKLI ÜYELERİ NE DİYOR

Başta yabancı basın, onların üst düzey yetkililere dayandırdıkları tespitler ve açıklamalardan Türkiye ile ilgili ortaya çıkan tespitler şöyle:

“Türkiye, İsveç ve Finlandiya’yı ‘terör yuvaları’ olarak nitelese de gerçekte kendi derdine düşmüş durumda.

Erdoğan

Yazının Devamını Oku

'Samsun'a çıktım'

20 Mayıs 2022
“Samsun’a çıktım... Bütün memlekette mevcut milli kuruluşlarla temasa geçmeye ve her yerde teşkilatın takviyesine ve genişletilmesine başladım. İlk önce kendi kumandama dahil olan ve olmayan tüm orduları donatma, aydınlatma ve milli maksat ve teşkilat ile ilgili hususlarda harekete geçirdim. Bu uğurda 13’üncü Kolordu, 15’inci Kolordu, 20’nci Kolordu, 3’üncü Kolordu ve 2’nci Ordu Müfettişliği ve bu müfettişliğin Konya’da bulunan 12’nci Kolordu ve Bursa’da 14’üncü Kolordu ve gerektiğinde doğrudan doğruya bazı tümen komutanlıklarıyla da uzun uzadıya haberleşme oldu.” (Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları)

Küçük boy cep not defteridir. ‘Samsun’a çıktım’ diye başlar 19 Mayıs 1919 tarihinden itibaren yaşananlar. Atatürk’ün sade tek bir cümle ile yazdığı “Samsun’a çıktım” bir ulusun kaderini değiştirecek çok büyük, çok anlamlı bir cümledir. O sade ama dopdolu tarihi, başlangıcı, yeniden doğuşu bu ülkenin gençlerine armağan eder. Her daim o gençlerin ülkenin geleceği olduğuna atıf yaparak...

DİJİTAL YERLİLERE NE BIRAKACAĞIZ

Atatürk’ten bu yana dünya çok değişse de başta vatanımız olmak üzere, ilkelerinin, sözlerinin, onun ve silah arkadaşlarının bizlere bıraktıklarının anlamı ve önemi hiç değişmedi, sadece çok daha büyüdü, çok daha önemli hale geldi.

Sizin, bizim, senin, benim ayrımım olmadan, önce herkesin Atatürk’e saygı duyması sonra da mutlaka bıraktıklarının kıymetini bilmesi ve o yolda daha da ilerilere gidebilmek için gerçekten çabalamak, gerçekten o yola baş koyması gerekiyor. Dünya da Türkiye de çok değişse de ilkelerinin ve sözlerinin bugün daha da önemli hale gelmesi onun tarihi, büyük liderliğinin yanı sıra bu ülke için düşüncelerinin ölümsüz, sonsuz olduğunu gösteriyor. Peki biz ne yapıyoruz? Kimimiz orta yaşında, kimimiz yaşlı... Bugünün dijital göçmenleri, bugünün dijital yerlilerine ne bırakıyoruz ya da ne bırakacağız?

DÜNYA AVUÇLARININ İÇİNDE

Bazen onları anlamak zor... Bazen herkes onları anladığını düşünüyor. Üstüne bir de bazen

Yazının Devamını Oku

Suriyeliler ve Hatay

17 Mayıs 2022
Suriyeli sığınmacılar hem Türkiye’nin hem de siyasetin gündeminde. Nüfusa oranla Suriyeli sığınmacıların en yoğun olduğu ikinci şehir Hatay... Bağımsızlık için 20 yıl mücadele veren Hatay aynı zamanda stratejik önemde. Hürriyet Ankara’nın geleneksel kahvaltısının konuğu tam da bu nedenlerle Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Doç. Dr. Lütfü Savaş idi.

‘SORUN İÇİN TÜM LİDERLER BİR ARAYA GELMELİ’

Lütfü Savaş, öncelikle durumun ciddiyetine dikkati çekerek siyasete çağrıda bulundu: “Gelecek adına üç oy fazla almak için, kaos yaratacak sözlerden liderler başta olmak üzere herkes kaçınmalı. Bununla seçim propagandası yapılamaz” diyerek... Ardından da çözüm önerilerini madde madde açıkladı:

“Bu mesele ne iktidarın ne de muhalefetin tek başına çözebileceği bir mesele değildir. Bu mesele milli meseledir, devlet meselesidir. Bu nedenle de ortak platformda, konsensusla çözülmeli. Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı bir masa etrafında toplanarak bu konuda mutlaka ortak çözüm bulmalı. Milli bir davada liderler toplanamıyorsa ne zaman toplanacaklar? Yarından tezi yok masa kurulmalı.

Öncelikle kendi bekamızı ve çocuklarımızın geleceğini düşüneceğiz.

Buraya oldu bittiyle geldiler. Ancak giderken insani şartlarda gönderilmeleri gerekir. Başta güvenlikleri olmak üzere; sosyolojik, ekonomik, şartlar oluşturulmalı.

Şu an Suriyelilere sınırlarımız içinde harcanan para artık Suriye’nin içinde dönüş koşullarının hızlandırılması için harcanmalı.

İktidar artık Şam rejimi ile köprü kurmalı. Hiç barışmayız dediğimiz her ülke ile barıştık. Suriye Müslüman bir ülke, Osmanlı döneminde topraklarımızdı, sebebini bile bilmediğimiz savaş nedeniyle iki devlet karşı karşıya kaldı. İktidar bu sorunu çözmeli. Kendi din kardeşlerimizle niye küsüz?

Devlet, planlarını güllük gülistanlık olasılıklara göre değil, karakışı düşünerek oluşturmalı.”

Yazının Devamını Oku

İyi miyiz?

13 Mayıs 2022
Gerçekten artık anlamakta zorlanıyorum. “İyi miyiz?” sorusuna bir yanıt istemiyorum, iyi değiliz. Ne oluyor? Ekonomideki sıkıntıları, mülteciler konusundaki tartışmaları anlıyorum ya da herkes gibi okuyarak, uzmanlarına sorarak anlamaya çalışıyorum. Bazı konular var ki anlamak mümkün değil. Son dönemde kadınlara yönelik kaba ve çirkin sözler, kıyafetlerinin sürekli konu edilmesi, iptal edilen festival sorunu gibi...

GAYET ŞIKSIN MELİS SEZEN

Modacı değilim ama bir kadınım... Dekolte ile teşhircilik arasındaki farkı sanırım bir erkekten daha çok bilirim. Eski bir milletvekilinin Türkiye’nin başka bir sorunu yokmuş gibi oyuncu Melis Sezen’i, üstelik televizyonda canlı yayında hedef alan, “Bir kıyafet giymiş, o kıyafet kanunen suç. Hem de şikâyete bağlı olmayan bir suçtur. Çünkü göğüs dekoltesi tamamıyla açık, toplum içinde kendini gösteriyor. Yani sütyen yok. Göğüs dekoltesi göbeğe kadar inmiş. Bu ahlaksızlığın daniskası değil midir?” sözleri beni şoke etti. Yanıtlarım şöyle:

Sayın eski Vekil resmi detaylıca incelemiş.

Yazmak istemezdim ama sütyen teknolojisi de gelişti. Askısı hiç olmayan kap şeklinde sütyenler var.

Genel olarak biz bu tarza dekolte diyoruz.

TCK 225’ten bahsediyorsanız kanun kısaca, “Bir kişinin cinsel organını yahut vücudunun benzer cinsel kısımlarını direkt olarak belirli bir kişiye karşı değil de aleni olarak sergilemesi, teşhir etmesi halinde TCK 225’te yer alan hayâsızca hareketler suçunun teşhircilik fiili oluşur” şeklinde. Bu konuda yaşanmış dava örnekleri var. Mesela alenen cinsel ilişkide bulunmak, bir erkeğin parkta mastürbasyon yapması, parkta pantolonun önü açık dolaşması gibi...

İstanbul Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Ana Bilim Dalı Başkanı Adem Sözüer, “Dekolte veya gece kıyafeti giymenin suç olup olmadığını tartışmak dahi bir garabettir. Kanunlarımızda böyle bir suç yok. Buna karşılık insanları yaşam tarzı veya açık ya da kapalı giyiniyor diye suçlamak, onlara onur kırıcı söylemlerde bulunmak, kişilik hakları ihlali ve suçtur. Kadınlara yönelik bu tür nefret söylemleri kadına yönelik şiddetin sebeplerinden biridir. Dekolte hukukçuların değil, modacıların konusudur” dedi.

Ben

Yazının Devamını Oku