Paylaş
TÜRKİYE bin yıllık devlet geleneğine sahip bir ülkedir. Deneyimlerle örülmüş sağlam bir devlet yapısı vardır.
Bu yapı sayesinde, çok zor bir coğrafyada, üstelik her cepheye karşı verilen kanlı savaşlara rağmen devlet olarak kalınabilmiştir.
Türkler, Hıristiyan dünyası ile İslam dünyası arasında çok önemli bir köprü olma görevini de yine bu sayede başarmışlardır.
Böylesine köklü bir devlet deneyimi ve geleneği olan Türkiye'nin son yıllardaki yönetim zafiyeti, şanlı geçmişine hiç mi hiç yakışmıyor.
Hiç kuşkusuz, Türkiye'nin bu sağlam devlet yapısının vidalarının gevşemesi, rahmetli Özal döneminin eseridir.
Bugün eğer bu yapı en ufak bir rüzgárda bile çatırdıyorsa, bunda Özalizmin ‘‘Anayasa'yı bir kez delmekle bir şey olmaz’’ mantığının önemli rolü olmuştur.
Türkiye, Özal'la başlayan bu çarpık mantığa ne yazık ki giderek daha fazla tutsak hale gelmiştir.
Devlet geleneğine uymama, günümüzde yöneticilerimizin olağan davranışı olmuştur.
Son yıllarda devlet yönetilememekte, patinaj yapılarak sürekli zaman yitirilmektedir.
Bunun yüzlerce örneği vardır. Son örnek ise RTÜK yasasıdır.
* * *
Hepimiz tanık olmaktayız ki Meclis'ten bir yasanın geçmesi için büyük emek ve mesai harcanması gerekmektedir.
Günlerce uğraşılmakta, genel kurulda milletvekillerinin yumruklaşmasına kadar uzanan gerginlikler yaşanmaktadır.
Sonunda binbir güçlükle geçirilen yasa Çankaya'dan dönmekte, bunca emek ve zaman yitip gitmektedir.
Ahmet Necdet Sezer'in cumhurbaşkanlığına seçilmesinden sonra bu emek ve mesai yitimi artmıştır.
Hükümet ile Cumhurbaşkanı arasındaki diyalog eksikliğinden kaynaklanan bu uyumsuzluk Türkiye'ye pahalıya mal olmaktadır.
Türkiye'nin hele bugünlerde bu kadar zaman yitirmeye, sürekli patinaj yapmaya hakkı yoktur.
Başbakan ile Cumhurbaşkanı'nın içinden bir türlü çıkamadığımız bu kritik dönemde çok daha duyarlı hareket etmelerini beklemek, binbir sıkıntı içinde yaşayan halkımızın hakkıdır.
Eğer Sezer ile Ecevit bu duyarlılık içinde hareket etseler, piyasaları yerle bir eden bu olumsuzluklar yaşanmayabilir.
* * *
Doğal olarak tepedeki bu patinaj politikası dalga dalga aşağılara doğru inmektedir.
Kendi tabanına mesaj vermek isteyen bakan da patinaj politikası uygulamakta ve işleri engellemektedir.
Berbat edilmiş bir ekonomi politikasını rayına oturtmak için çırpınan Derviş ve bürokratlarına bu kadar zorluk çıkarmanın başka bir izahı olabilir mi?
Nedense bakanlar, Derviş'e zorluk çıkarma modasından bir türlü kurtulamıyorlar.
Sürekli patinaj yapıyorlar. Ne yazık ki onda da usta değiller, hep düşüyorlar.
Onların düşmesi hiç önemli değil, ama ülkeyi de birlikte sürüklüyorlar.
ACI BİR NOT
Azrail, acımasız tırpanını aramızda bir kez daha dolaştırdı ve Orhan Kaynar'ı alıp götürdü.
Anadolu'da kalıp Türkiye'nin tanıdığı bir gazeteci olmak her babayiğidin becerebileceği bir iş değildir.
Orhan bunu başarmış bir arkadaşımızdı.
Orhan Olcay'la hemen hemen aynı yaştalardı.
Yanılmayacak gibi değil.
Ölüm karşısında tam bir acizlik içindeyiz.
Tanrı ona rahmet eylesin.
Paylaş