Paylaş
YILLAR önce gurbete gönderdiğimiz Anadolu insanlarının çocuklarının, torunlarının bir gün Türkiye'den kopuk birer insan olarak boşlukta kalacağını, yetkili yetkisiz hepimiz biliyorduk.
Devletin ilgisizliği oradaki yavrularımızı, ülkesini tanımayan, geleneklerinden, göreneklerinden, toplumunun değerlerinden habersiz hale getirmiş.
Göz göre göre o çocuklarımızı yitirmişiz.
O şanssız çocuklar ne Türk olabilmişler, ne de Alman...
Büyük çoğunluğu boşlukta kalmış, ruh yapısı sağlıksız olan bu gençler ömürleri boyunca ikinci sınıf Alman vatandaşı gibi yaşamaya mahkûmlar.
Bu dramı geçenlerde bir televole programında bütün acılığıyla izledik.
Ben televolelerden nefret ettiğim için hemen hemen hiç izlemem. Ama zaman zaman kanallar arasında dolaşırken bazı enstantaneleri yakalarım.
Bu program da öyle oldu. İbrahim Tatlıses'in Almanya'daki bir konserinden görüntüler verilirken gençlerle yapılan röportajlar bir facia ortaya çıkardı.
Televole, yüreğimizi dağlayan bu büyük yarayı farkına varmadan ekrana getiriverdi.
* * *
İbo'nun konserini izlemeye gelen gençlerin çoğunluğu 17-25 yaş grubu.
Televole muhabiri, böyle bir sorunu belgeleyeceğinden filan habersiz gençlere gelişigüzel bazı sorular yöneltti.
Bu ibret verici diyaloglardan saptayabildiklerimizi eğer yüreğiniz yeterse birlikte okuyalım:
- Türkiye'nin başkenti neresi?
- Bilmem... Galiba Adana.
Kamera bir başka gence dönüyor:
- Atatürk'ü tanıyor musun?
- Hayır tanımıyorum.
- Hiç mi bilmiyorsun?
- Hayır, hiç bilmiyorum.
Bir başka gence yöneltilen soru şu:
- Türkiye'nin cumhurbaşkanı kim?
- (Sessizlik) Bilmem... Erbakan mı?
- Peki başbakanı biliyor musun?
- (Yine sessizlik) Hüseyin diye biri galiba...
* * *
Lütfen biraz daha soluğunuzu tutun ve okumayı sürdürün.
Kamera gençler arasında dolaşıp birinin üzerinde duruyor:
- 19 Mayıs tarihi nedir?
- Ablamın doğum günü...
Bu kez soru hemen yanındakine:
- Peki siz söyleyin, 23 Nisan tarihi nedir?
- Çocuk Bayramı... Ama neden onu bilmiyorum.
Daha arkada bir gence uzanıyor mikrofon bu kez:
- Atatürk'ün mezarı nerede?
- (Uzun uzun dudak büküyor) Hiç bilmiyorum.
- Cumhuriyet ne zaman kuruldu?
- Onu da bilmiyorum.
Acaba bu tarihi televoleyi Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız, başbakan yardımcılarımız, bakanlarımız ve devleti yöneten bilumum insanlarımız izlediler mi?
Veya birileri bu dramı onlara anlattı mı?
Onlar ne tepki gösterdiler? Yüzleri kızardı mı? Bilemiyorum.
Ama bildiğim, benim yüzüm kızardı... Yüreğime gelince o yandı, kavruldu.
Paylaş