MUSTAFA Hoca bu güne kadar büyük tecrübeler yaşadı, çok önemli maçlara çıktı, kritik galibiyetler aldı, unutulmaz zaferler kazandı.
Ama şu anda yaşadığı sıkıntı ve içinde bulunduğu durum gibi bir dönem az yaşamıştır.
Hocanın eli kolu bağlı desek abartmayız.
Bu yüzden çıkardığı kadro şaşkınlıkla karşılanabilir ama elde bu var.
MERSİN ile Galatasaray arasında maç varsa, ilk aklıma gelen Muslera olur.
Gerçi birçok statta, Galatasaray’ın oynadığı karşılaşmalarda hep ilk akla gelen isim Uruguaylı kaleci olur.
İnanılmaz kurtarışlar yapmıştı Muslera.
Bu mücadelede de yine kurtararak başladı Muslera.
Kaldı ki, lig maçlarına göre daha farklı bir konsantre ve istekle oynuyorlardı. Fakat, Akhisar maçında ilk 20 dakikadaki görüntüye bakınca “Acaba maçtan önce soyunma odasında kavga mı ettiler’’ diye düşündüm. Sanki birbiri ile küs, turu kaybetmiş de maça zorla çıkmış gibi bir halleri vardı Galatasaraylı oyuncuların.
Sneijder kendini atmış sol öne, topu ayağına istiyor ve gelince de hemen kısa yada uzun pas atıyor. Topla içeri kat edip pas yada şut atan Wesley yoktu. Hatta attığı şutlar kalenin yakınından bile gitmedi. O da maçın ikinci yarısında biraz devereye girdi.
Umut’u şimdiye kadar hiç böyle görmedim. Umut en kötü oynadığı maçta bile çok koşar rakibi bezdirirdi. Umut’u pres yapmayan hali ile görmek garip ve şaşırtıcıydı.
Selçuk, ilk yarıda etkisizdi ama kaptanlığın verdiği sorumluluk ile ikinci yarı gayretli hali ile golünü atıp işini iyi yaptı. Donk’u en son Gaziantep maçında gördük ve sonrasında beklenenin altında oynuyor. İkinci yarı, Galatasaray lehine bir şeyler değişir diye düşünürken, değişen aleyhine tabela oldu.
Üç günde ne değişti?
Rakip, ligin takım bütünlüğü anlamında iyi işler yapan takımı Konya oldu.
Hakan Balta yoktu. Burak Yılmaz gitti.
Sinan Gümüş sakatlandı.
Bu sıkı başlangıcın sebebi, sarı kırmızılı oyuncuların başına gelecekleri bilmesindendi. Çünkü, hiç taviz vermeden sağlam defans yapan, oyun disiplininden kopmayan, mücadeleyi üst seviyede tutan, ve sabırla rakibin hatasını kovalayan bir rakibin ilerleyen dakikalarda sıkıntı vereceğini hesaplamışlardı. Antep’in direncini erkenden kırmak ve başka bir oyun oynamasını sağlamak istediler.
İlk 20 dakika oyun, iki rakip bek Linnes-Marçal arasındaki alanda geçti. Galatasaray’ı rahatlatan, Antep’i düşüren gol, maçın oynandığı sağ taraftan değil de o ana kadar gözükmeyen Olcan’dan geldi. Ama ne gözükme. Müthiş gol attı Olcan. Tempoyu düşürmeyen, morali yakalayan, rakibin bozulan konsantresinin üzerine giden Galatasaray, 2. golü bu sezonun kazananı ve Kupa’nın armağanı Sinan ile buldu. Dikkat çekici olan 2 nokta vardı.
İlki, şut atma isteği ve atılan iki golün de uzaktan yapılan vuruşlarla gelmesi. İkincisi, rakip alana hızlı, çabuk ve direkt paslarla etkili hücum yapılması. Galatasaray dün akşam, uzun zaman sonra taraftarını memnun edecek bir oyunoynadı, bolca pozisyon ve galibiyet aldı.
MAÇIN ADAMI: SİNAN GÜMÜŞ
İlk maçta çok zorlandığı ve iyi oynamadığı rakibi karşısında, bu sefer erken ve hızlı bir bitiriş yaptı G.Saray. Maçın hikayesini yazan genç Sinan, hızını kullanarak kaleyi devamlı düşünmesi, hep gol vuruşu denemesi sayesinde maçı erken bitiren adam oldu. Maçın bir diğer dikkat çeken oyuncusu harika bir gol atan Kastamonusporlu Fatih’di.
GÜMÜŞ GİBİ PARLAK
G.SARAY için Ziraat Türkiye Kupası, hem oyuncu hem de kupa olarak en çok kazandığı maçlara sahne olmuştur. Geçen senenin kupada kazananı Yasin olmuştu. Yasin bu sayede lig maçlarında da formayı almış, ayrıca G.Saray’ın yarıştaki gücünü arttırmasını da sağlamıştı. Bu sezon benzer senaryo farklı aktörlere sahneleniyor. Sinan Gümüş, bu sezonun kazananı oldu şimdiden. Kupada verilen şansı çok iyi değerlendirdi ama ‘Podolski olsaydı oynar mıydı’ sorusu akıllara gelmiyor değil. Rodriguez, iyi pas yapsın ve oyun kursun diye mi yoksa bol bol top kaptırıp rakip kontra yapsın diye mi alındı anlamak zor. Rakipten daha fazla zorluyor kendi arkadaşlarını.
LİNNES’TEN KÜÇÜK MESAJLAR
İYİ ve ihtiyaç duyulan bir transfer olarak geldi Linnes. Ama sadece geldiğini gördük. Hoca, ilk yarıda düşünülen pozisyonunda oynatmayınca neler yapacağını göremedik. İkinci yarı yerinde oynadı ve küçük de olsa mesajlar verdi ama beklenenden uzaktı.
LİG 3 AMA FUTBOLU 1
HER maçı final olan bir takım Galatasaray. Kaybetmeye hatta berabere kalmaya bile tahammülü olmayan, dağılması kolay, hep sınırda oynayan bir takımın oyuncusu olmak kolay değil.
Önemli 2 rakibin arkasında ciddi bir puan farkı ile yarışa dahil olmaya çalışmak değil gerçekte zorlayan.
Asıl tehlike, öndeki yarışa dahil olmaya çalışırken arkadan gelen ve Avrupa Kupası iddiası olan takımların zorlaması.
Şampiyon olmayı ve yarışın içine girmeyi hayal ederken, asıl yarışın ve sıralamanın dışında kalma durumu izah edilemez.
Başakşehir, Konya ve Kasımpaşa takımları Galatasaray için daha fazla dikkate alması gereken takımlar artık.
Kaldı ki, şampiyon olmak isteyen ve bu yarışa dahil olmak isteyen bir takım bu kadar rahat ve çok pozisyon vermez ve gol yemez.
SEMiH’SiZ ÇÖKÜŞ
Oyuncular, sıkı çalışma ve yeniden forma şansı yakalama fırsatını değerlendirmek için devre arasını fırsat görür.
Küçük tatil, oyuncularda bir nebze de olsa yenilenme ve yeniden başlamayı sağlarken, yoğun çalışmalar da 2. yarıda sahada olma savaşına hazırlık olur.
Karşıyaka maçında, sahada olan oyuncular içinde formayı çok istediğini belli eden isim çok yoktu.
G.Saraylı oyuncular kendi standartlarının üstüne çıkmayıp, Karşıyakalı oyuncular da iyi mücadele edince kısır ve zevksiz oyun çıktı ortaya.