İçinde Türkiye adına, Ege ve İzmir adına ilginç değerlendirmeler var. Ama ortadaki gerçek; hızla çoğalıyoruz. Ve buna yönelik bir önlem de yok. Ve başka gerçekler. Aslında oturup düşünülmesi gereken. Düşünülüp sonuçlar çıkarılması beklenen... Ama... Kentlerde yaşayanlar yüzde 75 oranında. Eskiden bu oran yarı yarıyaydı. Ondan önce... “Köylü milletin efendisiydi”... Köyden kente göçüyoruz da... Kentlerin alt yapısı hazır mı? Aslında gelecekte yitirilen tarım arazileri nedeniyle ciddi sıkıntılar çekeceğimizi biliyor muyuz? “Su, su” diye sokaklara koşulan bir süreç bizleri bekliyor. Yer altı sularını hoyratça kullandığımızı, gidenin yerine bir şey koymadığımızı hiç irdeliyor muyuz? Açlık dünyanın yaşadığı en ciddi sorunlardan biri. Peki biz köyden kente göçtükçe gelecekte ciddi gıda sancısı yaşayabileceğimizi de tartışıyor muyuz? Hadi halk bazı şeyleri yeterince önemsemedi, diyelim. Peki, önemsemesi gerekenler de bir hareket görüyor muyuz? Genç bir nüfusa sahibiz de... Gençlerin önünü açacak projeler için çaba gösteriyor muyuz? Yani... Emek veriyor muyuz? TÜİK rakamları ortada; genç bir nüfusa sahibiz. Evet; bu yaşlanan Avrupa’yı düşündüğümüzde bir avantaj, ama... Nüfusumuzun yarısının yaş ortalaması 28.5. Ne güzel! Ama... Evet, ama... Bu gençlerin büyük bölümü de “karamsar!”. “Geleceğin kendine ne getireceğinden emin değil”. Daha doğrusu; “Ne olacak benim halim” diyor. Diyor da... Hani duyan kulaklar? Hani sığ çekişmelerden uzak sağduyulu yaklaşımlar? Genç nüfus bir avantaj da... Bunu kullanmak için hangi çabaları sergiliyoruz? Gençlerin önünü açacak hangi projeleri geliştiriyoruz? Dünyayla kültürde, sanatta, bilimde, teknolojide yarışsınlar diye hangi altyapı hazırlıkları içindeyiz? Eğitimde fırsat eşitliği yaratmak için ne yaptık? Bu ve benzeri soruları çoğaltmak mümkün. Ama... Değerlendirme net: Gelişmelere gözlerimiz kapalı, kulaklarımız tıkalı... Maalesef. Böyle olmasaydı; geleceğe daha umutla bakardık. Oysa TÜİK verilerinin sadece iki boyutu bile bizlerin saatlerce, günlerce, haftalarca, aylarca düşünmemizi gerektiren olgular... Ve buralardan sonuçlar çıkarmamız gerek. Türkiye’yi aydınlık ufuklara taşıyacak sonuçlar. Ve bu sonuçlarla geleceğe heyecanlı, etkin ve anlamlı bir yolculuk. Ama... Nerdeeee? O zaman... Bir başka sonuçla kendimizi kandıralım. Kadınlarımızı da... Biliyorsunuz; erkek nüfus kadın nüfusu kıl payı geçti. 71 milyon 517 bin nüfusun 35 milyon 901 bini erkek. Kadınlarsa 35 milyon 615 bin. Eh işte; az bir farkla “erkek çoğunluğu”. İzmir’deki “iki bincik” farkla kadın nüfus çoğunluğunu görmeyelim canım! Ama bu işin azı çoğu olmaz! Siyasette, bürokraside, aklımıza gelen her yerde “erkek egemenliği” için bir fırsat! Zaten şu yerel seçimlerde bile “yerlerde süründürdüğümüz” kadınları ezmek için ne güzel rakamsal avantaj! Yüzde 1’e, 2’ye bile gerek yok. Yaşasın erkek egemen toplum! Vah ülkemin aydınlık geleceği! Ah git gide sessizleşen toplumum! Vah git gide gerilere itilen kadınım!