Hakan Durgun

Yaz içeceklerinde doğalı tercih edin

23 Haziran 2011
YAZ mevsiminin gelmesiyle beraber soğuk ve asitli gıdaların tüketilme sıklığı artar.

Kışın belki de çok algılamadığımız diş hassasiyeti şikâyeti, yazın soğuk içecek ve yiyeceklerin tüketilme oranının artmasıyla yaygınlaşır.
Yaz mevsiminde soğuk ve asitli içeceklerin yanı sıra dondurma tüketiminin de arttığı, ancak bu tür gıdaların üretim, saklama, sunum ve tüketilmesinin sağlıklı koşullarda olmasına dikkat edilmelidir.
Dondurmanın süt kaynaklı bir besin olduğu ve bu nedenle hijyenik (sağlıklı) şartlarda üretilmesi ve saklanmasının sağlık açısından son derece önemli olduğu unutulmamalıdır. Hijyene dikkat gösterilmeden üretilen ve satılan dondurma, ağız ve boğazlarda iltihaplanmaların yanı sıra başka sağlık sorunlarına da yol açmaktadır.
Dondurmayla su içinDondurmanın gerekli hijyenik şartlara uyularak üretilmesi durumunda sağlık açısından bir sakıncası yoktur. Faydalı bir besindir. Yalnız dondurma süt ihtiva eden bir gıda maddesi olduğundan diş ve diş eti üzerine yapışabilir. Sütün içinde bulunan şeker de dişlerin çürümesi için uygun bir zemin hazırlar. Dişlere verebileceği bu zararı önlemek için dondurma ile beraber su içilmeli veya yenildikten sonra dişler fırçalanmalı ya da ağız su ile çalkalanmalıdır.
Parayı alandan yiyecek almayınYazın soğuk içeceklerin tüketiminin de artış gösterdiği bilinen bir gerçektir. Bu içeceklerin bazıları asit ihtiva ettiklerinden sağlık açısından tüketilmesi uygun değildir. Asitli içecekler, dişlerin mine tabakasının aşınmasına neden olmakta, bunun sonucunda da diş minesi ve dokusu zarar görmektedir. Bu durum diş hassasiyetinin oluşmasına veya artmasına neden olmaktadır.
Yaz aylarında artan sıvı ihtiyacını sağlıklı su, ayran gibi daha doğal içeceklerle karşılamak sağlık açısından daha doğrudur.
Gıda maddelerinin sunumunu yapan kişilerin aynı zamanda ücretini de tahsil eden kişi olmamasına dikkat edilmelidir. Çünkü bu kişiler çıplak elle hem ürünü vermekte hem de parayı tahsil etmektedir. Para bildiğimiz gibi çok el değiştirdiğinden mikropların fazlaca barındığı bir materyaldir. Sıcak yaz günlerinin keyifli geçmesi dileğiyle.

 

Yazının Devamını Oku

Dişi çekmeden iltihabı kurutmak

2 Haziran 2011
AĞIZDA tek bir diş kaybı olduğunda bile çekimden doğan bu boşluğu doldurmak için implant veya köprü yapılması gerekmektedir. Çağdaş diş hekimliği dişleri ağızda tutmak amacıyla değişik teknikler uygulamaktadır. Bu tekniklerden biri de apical rezeksiyondur. Apikal rezeksiyon, kök ucundaki iltihaplı doku ve kistik oluşumların, dişi çekmeden cerrahi bir teknikle temizlenmesidir. Tedavide amaç, diş çekimi yapmadan kök ucunda bulunan iltihabi dokuların temizlenip çene kemiği içinden çıkarılmasıdır.

Operasyonun uygulandığı durumlar

Diş kökünde kist ve iltihap oluşmuşsa,
Kanal tam olarak doldurulamıyorsa(kök çok eğri vs.),
Kanal tedavisi başarısız olmuşsa.
Öncelikle kökünde iltihap bulunan dişe kanal tedavisi yapılır. Arkasından dişetinde ufak bir kesi yapılarak cerrahi bir teknikle kök ucuna ulaşılır. Bu bölgedeki iltihabi doku kazınarak temizlenir. Cerrahi işlem lokal uyuşturma ile yapılır. Yaklaşık 30 dakika sürer.
Alt ve üst çene ön dişlerde cerrahi işlemin başarı oranı daha yüksektir. Bu bölgenin görme alanı daha geniş ve dişlerin tek köklü olması hekime operasyon aşamasında avantaj sağlar.
Kök ucunda bulunan kist ve iltihap dokusu çok yaygınsa ve dişte sallanma varsa kök ucu rezeksiyon ameliyatı yapılmaz.
Yazının Devamını Oku

İmplant tedavisinde bilgisayar dönemi

17 Mayıs 2011
ÇAĞIMIZDA implant (diş ekme) tedavisi kendini ispatlamış bir yöntem olarak yaygın şekilde kullanılmaya başlanmıştır. Ancak implant üstüne yapılacak protezlerin başarılı sonuç vermesi için implantların çene kemiğine doğru yerde ve şekilde yerleştirilmesi gerekmektedir. Bilgisayar teknolojisinin tıpta yaygınlaşması implant tedavisinde çığır açmıştır. Bilgisayarlı tomografi tekniği ile kişiye özel üç boyutlu çene modellerinin elde edilmesi mümkündür.
Bu teknikle, bilgisayarlı tomografi alındıktan sonra özgün yazılımlar kullanarak kişiye özel implant kılavuzları yapılabilmekte ve bilgisayarda implant operasyonunun simülasyonu uygulanabilmektedir. Başka bir deyişle cerrah operasyonu sanal ortamda daha önceden yapmış olmanın rahatlığıyla hastaya yaklaşımda bulunur.
İmplant yapılacak hastadan öncelikle çenenin bilgisayarlı tomografisi istenir. Özgün yazılım ve programlar yardımıyla bilgisayar ortamında implantların konumu ve en doğru yerleri saptanır. Daha sonra bu veriler kullanılarak cerrahi bir kılavuz hazırlanır. Elde edilen bu implant kılavuzunu hekim çeneye monte ederek implantları önceden planlanan bölgeye yerleştirir. Diş etinde hafif bir kesik oluşturularak dikiş atılmadan işlem bitirilebilir.

BT TEKNİĞİ AVANTAJLARI

İmplant operasyonu esnasında doğabilecek istenmeyen durumlar minimuma indirilir.
Hastaya kendi çenesi üzerinde görsel olarak bilgi verilmesi kişinin tatmin olmasını sağlar.
Operasyon süresi kısalır. Klasik metotlara göre daha kısa zaman da işlem bitirilir.
Hekim tehlike doğurabilecek tüm riskli anatomik oluşumları daha önceden net olarak görür.
Kemiğin kalitesi implantın başarısı hakkında bilgi verir.
Estetik ve işlevsel açıdan en doğru protezin yapılmasını sağlar.
Diş etinde kesik yapılmadan ve dikiş atılmadan implantları yerleştirme olanağı sağlar.
Bilgisayar tomografi destekli bu yöntemin sağladığı faydalar oldukça çok olmasına karşın maliyetinden kaynaklanan dezavantajları vardır.
Yazının Devamını Oku

Çocukta diş kırılması

6 Mayıs 2011

Genellikle diş ve ağız dokuları yaralanmaları, basketbol, futbol, voleybol, karate gibi kişi teması yüksek sporları yaparken düşme ve çarpmalar ya da trafik kazaları sonucunda meydana gelmektedir. Diş yaralanmaları sonucu kırılan veya tamamen yerinden çıkan süt veya daimi dişleri doğru ve basit işlemler yaparak tedavi etmek mümkündür.
-Çocukta dişin kırılması durumunda ne yapılmalı?
Öncelikle diş yaralanması/kırılması durumunda mümkünse kırılan diş parçası koruma altına alınmalıdır. Kırık parçayı ya da düşen dişi hemen bulup bir bardak süt veya temiz suyun içinde muhafaza ederek 30 dakika içinde diş hekimine başvurulmalıdır. Kırılan bölgede kanama varsa temiz gazlı bir bez ile basınç uygulanabilir.
-Kırık dişin tedavisi nasıl yapılır
Kırık, dişin sadece mine ve dentin tabakasında meydana gelmiş olabilir. Bu durumda kırık bölge estetik dolgu ile veya kaplama yapılarak restore edilir. Genellikle çarpmaya uğrayan dişe kanal tedavisi yapmak gerekebilir.
- Dişin yerinden çıkması durumunda kök kısmından tutulmamalıdır.
Dişin yerinden çıkması durumunda yerinden çıkan diş bulunmalıdır. Bulunan diş taç (kron) bölgesinden tutulmalıdır. Öncelikle diş yuvasına yerleştirilmeye çalışılmalıdır. Yerleştirme esnasında basınç uygulanmamalıdır. Dişin yuvaya yerleştirilmesinde problem yaşanıyorsa bu işlemden vazgeçilmelidir Yerinden çıkan diş kök kısmından tutulmamalıdır. Dişi kök kısmından tutmak buradaki dokuların zarar görmesine sebep olur. Dişin kök kısmındaki dokuların fazla hasar görmesi durumunda dişin yuvasına tekrar tutunması mümkün değildir. Düşen dişin yüzeyine fırça ve ovalama şeklinde bir temizleme işlemi yapılmamalıdır. Kırık parçayı veya düşen dişi bir bardak süt veya temiz su içinde muhafaza ederek çocuğu yarım saat içinde hekime ulaştırmak gerekmektedir. Bu süre içinde diş hekimine ulaşıldığı durumlarda dişin kurtulma olasılığı %90 ‘ı bulmaktadır.

Yazının Devamını Oku

İmplant tedavisinde en son yenilikler

19 Nisan 2011
DİŞ implantı, çekilmiş olan diş ve dişlerin yerine yerleştirilen titanyum materyalinden üretilmiş yapay bir diş köküdür. İmplant tedavisinin bitiminden sonra yapılacak protez, takılıp çıkarılabilen hareketli protezlere göre kendi dişiniz gibi algılanır. Hareketli damak tarzı protezlerin doğurduğu sıkıntılar son bulur. Kişinin sosyal güveni artar. İmplant tedavisinde son zamanlarda hastalar açısından sevindirici gelişmeler olmaktadır. Bu gelişmelerden biri de açılı implantlardır.
İmplant tedavisinde yeni geliştirilen açılı implantlar sayesinde, protez uygulamak için hem daha az sayıda implant kullanılmakta, hem de fazladan cerrahi müdahaleye gerek kalmamaktadır.

DAHA AZ İMPLANT

Klasik implant tedavisinde hiç dişi olmayan hastalarda her bir çene için 7-9 arasında implant kullanmak gerekmektedir. Mevcut yöntemde, gerek alt, gerekse üst çene de bir dizi cerrahi operasyonlara gerek olabilecek durumlar ortaya çıkabilmektedir. Tam diş kayıplarında alt ve üst çeneye yerleştirilen açılı implantlar sayesinde, artık protezler ekstra cerrahi müdahaleye gerek kalmadan yerleştirilebilmektedir.
“All on four(4)” adı verilen bu yeni yöntemde ayrıca, protez için 7-9 implant yerine, sadece dört implant kullanılmaktadır. Çene kemiği yapısıyla ilgili bazı ölçütleri uygun durumda olan hastalar için rahatlıkla uygulanabilen bu yöntem implant tedavisine, büyük bir katkı sağlamıştır.
Belli açılar ayarlanarak çene kemiğine önceden planlanan biçimde implantların yerleştirilmesi mantığından yola çıkılarak geliştirilen bir yöntemdir. Çene kemiği yapısındaki bazı oluşumlar bilgisayarlı tomografi ile tespit edilir. Bu anatomik oluşumlar gözönüne alınarak implantlar belli açılarla yerleştirilir.
Bu yeni yöntem dünyaca ünlü implant uzmanı Paulo Malo tarafından geliştirilmiştir. Yıllardan beri kendi kliniğinde başarıyla da uygulamaktadır.
Yazının Devamını Oku

Diş sıkma tedavisinde botoks uygulaması

4 Nisan 2011
BOTOKS; “Clostridium botulinum” isimli bakteriden elde edilen tıbbi bir proteindir.
Bu protein, aslında çok uzun zamandır göz ve nörolojik hastalıklarının tedavisinde kullanılmaktadır. Kırışıklıkları gidermek amacıyla ise 2002 yılından beri estetik ve kozmetik cerrahide güvenli ve başarılı bir şekilde uygulanmaktadır.Bruksizm (diş sıkma) günlük yaşam stresinin bilinçaltına yönlenmesi nedeniyle ortaya çıkan ve kasların spazmına yol açarak uyku sırasında diş gıcırdatmayla kendini gösteren bir rahatsızlık olarak tarif edilebilir. Kişi genellikle diş gıcırdattığından habersizdir.Diş gıcırdatmanın genellikle iki büyük sebebi vardır. Birincisi günlük yaşam stresi, ikincisi ise alt üst çene ilişkilerindeki (kapanış) uyum bozukluklarıdır. Her ikisinin bir arada gözükmesi çok yaygındır. Dişler çekildikten sonra oluşan diş eksikliğinin tedavi edilmemesi (köprü veya implant uygulanarak) önemli bir diş gıcırdatma nedenidir.HER YAŞTA GÖRÜLEBİLİRBruksizm her yaş grubunda hatta küçük yaşlarda bile gözükebilir. Toplumun(erişkin nufüs) yarısına yakın kesiminde ve çocukların %15 de bruksizm vakasıyla karşılaşılabilmektedir.Diş sıkma sonucunda çene ekleminden ses gelmeye başlar hatta çene eklemi kilitlenebilir. Kişi ağzını açmakta güçlük çeker. İlerleyen dönemlerde dişlerde aşınmaya bağlı olarak dikey çene boyutu düşer, diş ve dişi çevreleyen dokularda (diş eti vb.) acı ve hassasiyet oluşur. Dişlerde önce çatlaklar ve ileriki dönemlerde kırılmalar meydana gelir. Gece boyunca süren gıcırdatma sonucu dişi destekleyen dokulara aşırı kuvvet gelmesi nedeniyle çene kemiğinde erime olur. Sonuçta dişler sallanır ve düşer.Diş hekimi tarafından alt ve üst dişlerin birbiriyle temasını kesen silikondan yapılmış ve kişiye pek rahatsızlık vermeyen gece plağı yapılabildiği gibi botoks uygulaması da tedavide başarılı sonuçlar verebilmektedir.SİNİRLERİ BLOKE EDİYORBotox, enjeksiyon yapılan bölgede sinirleri geçici olarak bloke edip kasların kasılmasını engeller. Çenemizi kapatan kaslara botoks uygulayarak diş sıkmanın önüne geçilebilmektedir. Aslında botoks kaslar üzerinde oluşan stresi kaldırarak spazmları yok etmek amacıyla geliştirilmiştir. Botoks kas dokusuna zarar vermez. Sadece kasın kasılması için gerekli olan ve sinirden gelen sinyalin o bölgedeki kasa ulaşmasını önler.Botoks enjeksiyonu sırasında hafif bir ağrı hissedilebilir. Oluşabilecek bu ağrıyı azaltmak için uygulamadan 15-20 dakika önce bölgeye ağrı kesici krem sürülür. Hareketlerinde azalma istenen ve çeneyi sıkan kasların içine botoks zerk edilir.Bir hafta içinde sonuç alınır. Botoks uygulamasının etkisi geçidir. Bu özelliğinden dolayı botoks tedavisi 4-6 ayda bir tekrarlanır.
Yazının Devamını Oku

Gülüşünüzdeki ışıltılı gizem

22 Mart 2011
ESTETİK; güzelliğin insanı olumlu etkileyen bir değer olarak ortaya çıkmasında gizlidir.

Çağdaşlığı özümsemiş modern toplumlarda yaşayan bireyler dişlerinin görünümüne ve estetiğine artık önem vermektedirler. Yüz estetiğinde en çok dikkat çeken bölgeler gözler ve dişlerdir. Yapılan araştırmalar da insanların yaklaşık yüzde 10’unun dişleri gözükmesin diye gülmekten çekindiklerini ortaya koymuştur. Bazı kişilerin gülerken dişlerinin görüntüsünden ve renginden utandıkları için elleriyle ağızlarını kapattıklarına hepimiz şahit olmuşuzdur.
Koyu diş renginin görünümünden kaynaklanan estetik ve sosyal problemlere yol açan bu durumun tedavisi artık mümkündür. Kahve, sigara, çay gibi dişi boyayan besinlerin tüketimi, yaşlanma süreci, dolgular, hamilelik ve bebeklikte kullanılan bazı antibiyotikler (tetracycline), aşırı florid kullanımı, süt dişindeki iltihaplanmalar nedeni ile dişlerde istenmeyen renk değişimi olur. Bazen de genetik olarak koyu diş rengine sahip olunabilir.

ÖĞLE TATİLİNDE TEMİZLİK

Bu rahatsız edici diş renginden bir saat gibi kısa bir süre de kurtulup dişlerin minesine zarar vermeden doğal diş beyazlığına ulaşmak mümkündür. Başka bir deyişle öğle tatilinizde hekiminizi ziyaret ederek dişlerinizi beyazlatabilirsiniz. Diş beyazlatma (bleaching) tekniğiyle doğal diş rengi 3-4 ton açılabilmektedir.
Beyazlatma işlemi için hekime müracaat ettiğinizde yapılacak ilk tedavi, öncelikle dişler üzerinde birikmiş olan eklentiler (plak, tartar, diş taşları temizlenir) uzaklaştırılır. Çürüklerin tedavisi yapılır. Bu tedaviler bittikten sonra bleaching işlemi esnasında diş etlerine zarar vermemek için diş etleri koruyucu bir tabakayla kapatılır.
Beyazlatma safhasında, ağartıcı ilaç dişler üzerine fırçayla sürülür. Beyaz renkli ışık kaynağı ile dişlerin üzerine belli yoğunlukta ve uzaklıkta ışık verilir. Işık kaynağı ve ilaç, dişleri beyazlatmaya başlar. Hemen ilk seanstan sonra sonuç alınır. Gerekirse bir kaç seans daha aynı işlem uygulanabilir. Tek bir dişe ya da gülme hattında gözüken tüm dişlere yapılabilir.

HAMİLELERE YAPILMAZ

Diş beyazlatma işleminden sonra dolgular ve protezlerde renk değişimi gözlenmez. Tedavi bitiminde dişlerde doğacak olan soğuk ve sıcak hassasiyeti kısa bir süre sonra geçer.

Yazının Devamını Oku

Ağız yaraları görme problemine yol açabilir

2 Mart 2011
Toplumun yüzde 20’ye yakın kesimi konuşmayı ve yemek yemeyi engelleyecek kadar ağrı yapan ağız içi yaralardan şikâyetçidir.

En sık rastlanan ağız içi ve çevresinde görülen yaralar aft ve uçuklardır. Birbirinden ayırt etmek oldukça güç olmakla beraber ayrıcı özellikleri çok farklıdır. Aftlar genellikle yanak, dil, diş eti ve dudakta; uçuklar ise ağız içinde çok seyrek görülmekle beraber genellikle dudakta ortaya çıkar.
Uçuklar içi su toplamış küçük kabarcıklarla başlar. Kısa sürede bu kabarcıklar patlar ve kabuklaşır. 7-10 gün içinde kendiliğinden iyileşir. Virüsler tarafından (herpes simlex virüsü) oluşturulur. Bu virüs aslında suçiçeği virüsüdür. Stres, ateş, travma, hormonal değişiklikler (bayanlarda mensturayal dönemleri gibi), güneş ışığında fazla kalınması durumlarında virüs aktif duruma geçer. Lezyonlar bir kez oluştuğu bölgeye yerleşme eğilimindedir. Dolayısıyla uçuk bir kez çıktığı bölgede sıklıkla tekrarlayabilir. Virüs neden olduğu uçuklar tehlike oluşturacak boyutta bulaşıcıdır. Başka insanlara bulaşabildiği gibi vücudun diğer organlarına da (göz, cinsel organlar vs.) yayılabilir. Uçuk bölgesi ağrılıdır ve ilk oluşmaya başladığı dönemde yanma hissi olur. Çevremizde uçuğu olan kişiler varsa bu kişinin kullandığı bardak, çatal, havlu gibi malzemeler mutlaka ayrılmalı ve kişiye özel olmalıdır.
Aftlar ise yalnızca ağız içerisinde oluşmaktadır. Bulaşıcı ve yayılıcı değildir. Aft oluşumuna neden olan belirlenmiş bir virüs yoktur
Ağız içi aftları oluşumunu hızlandıran olumsuz birçok faktör belirlenmiş olsa da aftın asıl oluşum nedeni tam olarak saptanamamaktadır.

AFT OLUŞUMUNU HIZLANDIRAN NEDENLER

Stres: Birçok hastalığın ana nedeni olarak belirlenmiş olmasına karşın, küçük gibi görülen birçok probleminde ana kaynağıdır. Adet öncesi dönemler, duygusal sorunlar, aşırı stresli ve gergin çalışma koşulları aft oluşumlarını hızlandırabilir.
Diş ve Çene Yapısında Bozukluklar: Dişlerin kapanma konumlarındaki bozukluklar sonucu ağız ve yanak içerisinde tahriş ve ısırmalar meydana gelmektedir. Dişler doğru bir biçimde fırçalanamadığında ve ağız içerisinde yeterli hijyen sağlanmadığı durumlarda, tahrip olan ağız içi dokusu aft oluşumuna zemin hazırlayacaktır.

Yazının Devamını Oku