Paylaş
Hayvanlarla ilgili hiç mi güzel şeyler olmuyor diye merak edenleriniz olur belki de. Düşünüyorum, acaba gözümden kaçan bir güzellik oldu da ben mi atladım diye. Bulamıyorum...
Toplumun çoğunluğu hayvan hakları konusunda duyarsız, bazıları duyarsızlığın ötesinde hayvana düşman, hayvan sevene, haklarını savunanlara düşman. Canlarla ilgili yasalar, tüm zorlamalara, taleplerimize karşın istediğimizce değişikliğe uğramadı.
Var olanlar doğru düzgün uygulanmıyor. Yasa gereği sahipsiz canlara kol kanat germek zorunda olan yerel yönetimler, belediyeler, hayvanı başlarına bela gibi algılıyor, hizmet vermek yerine onları nasıl başımızdan defederiz formülünü arıyor.
Misal, Eskişehir’de tam donanımlı bir “hayvan hastanesi” yok. İki alt belediyenin mevcut rehabilite merkezleri sadece kısırlaştırma ağırlıklı.
Cihazları yetersiz. Bu bağlamda defalarca talebimiz oldu, en azından bir özel klinikle anlaşılsa, yetersiz kalınan noktada yine bu özel yerlerde canlara müdahale edilse ve elbette bunların faturası da ilgili belediyelerce ödense...
Ama işte sanki bu taleplerimiz birer hayal.
Sesimizi yeterince duyuramıyor, baskımız etkili olmuyor sanırım. Oysa hayvanlar da birer can ve onların da biz insanlar gibi tedavi olmaya, kendilerine sunulan yaşamlarını en iyi şartlarda devam ettirmeye hakları var.
Yazımın başlığı “yazsam faydasız, yazmasam yürek yarası”.
Yaramıza birazcık olsun merhem olur belki de bu dertleşme diye düşündüm. Umarım bir gün, savunucuları olduğumuz sessiz canların, toplumda, yasa önünde, olması gerektiği yeri bulduğunu görürüz.
◊ Ece Bilgin / Hayvan savunucusu ve yazar
Sitelerde, sokak hayvanlarının beslenmesine getirilen yasağa mahkeme ‘dur’ dedi
Sevgili Ece size şu aşağıdaki müjdeli kararı yanıt olarak verebilirim. Hiç değilse hayvan dostlarımızla ilgili iyi bir şeyler olabiliyor, bir şeyler değişebiliyor. Demek ki bu ülkede hayvanlardan yana hakimler de var.
“Sitelerde, sokak hayvanlarının beslenmesine getirilen yasağa, mahkeme ‘dur’ dedi:
Sokak hayvanlarını beslemek yasal bir hak ve insani bir görevdir. Sokak hayvanları, kamu ya da özel alan fark etmeksizin, herhangi bir fiziki engel olmayan tüm sitelerde, ortak yaşam alanlarında, bahçelerde, parklarda kendi seçtiği ve doğal yaşam alanı tesis ettiği her yer kendilerinin doğal yaşam alanıdır.Barınabilirler, beslenebilirler, korunabilirler, gözetilebilirler. Bunun önüne yönetim kararıyla engel konulamaz. Önlerinden mama kaplarının alınması, belediyelerin site adına yönetimce ya da şahıslar tarafından aranıp toplatılması gibi talepler, kanuna açıkça muhalefet teşkil eder.
Her hayvansever sadece vicdani değil besleyerek, bakımlarını üstlenerek, gözeterek barındırarak aslında sadece vicdani bir görev değil, aynı zamanda kanuni bir hak olduğu için bunu yapabilir.
Tüm bu sebepler gözetilerek, sistematik olarak hayvanseverlerin üzerinde mobbing yaparak, suni gündemler oluşturarak bastırılmak istenmesi kesinlikle yasaya aykırılık teşkil etmektedir.”
◊ Av. Deniz Tavşancıl Kalafatoğlu
Paylaş