Merhaba Güzin Abla, ben 23 yaşındayım, sevdiğim adam da 28 yaşında... 1.5 yıla yakındır görüşüyoruz.
Biz çok iyi anlaşıyoruz, evlenmeyi düşünüyoruz. Ancak onun ailesi başka memleketten gelin istemediği için bu evliliğe olumlu bakmıyor.
Benim ailem de erkek arkadaşımın arkamda duracak biri olmadığını düşünüyor, bu sebeple de evlenmeme razı değiller.
Erkek arkadaşım esnaf, kendi dükkanı var, ben de muhasebeciyim.
Ailesi bizimkilerle tanışmaya geldiler ama hiç de istediğimiz gibi olmadı. Ailesi sanki kız tarafı gibi davrandı, “düşünmek istiyoruz, zaman verin” dediler. Ailem de “bu saatten sonra olmaz” dedi.
Ailemle her gün kavga gürültü içindeyiz, hâlâ sevdiğim gençle konuşmaya devam ettiğim için herkes beni suçluyor. Her iki aile de kendi çocuklarının bu ilişkiyi takıntı yaptığını, bu sebepten birbirimizden kopamadığımızı düşünüyor.
Oysa ikimiz de birbirimizi bırakmak istemiyoruz. Dua ediyoruz, Rabbimize inanıyoruz, bekliyoruz ailelerimizin bizi anlamasını...
Enkaz üstünde bir kadın dolaşıyordu... Yaşı 75-80 vardı... Hatay mı, Kahramanmaraş mı?
Adıyaman mı, Gaziantep mi?
Bilmiyorum neresiydi...
Bütün enkazlar birbirinin aynıydı çünkü. O kadar yaşlı mıydı? Yoksa birkaç günde mi bu kadar çökmüştü?
“Hiç kimsem kalmamış, ben niye yaşıyorum ki” diye isyan ediyordu.
Bunu 99 depreminde de görmüştüm.
Ailesini Yalova’daki sahil sitesi yazlığına gönderen, kendisi de hafta sonları giden bir abimiz, eşini ve 3 çocuğunu orada kaybedince “ben niye yaşıyorum ki” diye isyan etmişti...
Hiç kimse artık eskisi gibi düşünemeyecek, yaşayamayacak... En önemlisi ufacık dertleri ne kadar büyüttüğümüzün farkına varacağız. Maddi şeylere ne kadar fazla değer verdiğimizi, eşyalara bağımlılığımızı düşünüp ne kadar saçma olduğunu düşüneceğiz...
Belki birbirimize daha sıkı sarılacağız, bu şekilde daha bir güçlü hissedeceğiz kendimizi. Arama kurtarma ekiplerinin cansiperane çırpınmalarını izlediğimizde bir canın, bir nefesin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anlamış olduk.
O burnumuzu kıvırdığımız, toplatılsın, ormanlara atılsın, çocukları korkutuyor denen köpeklerimizin ne kadar güçlü ve gerekli canlar olduğunu da anladık.
Ve ben bu vesileyle, depremde hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, ailelerine, sevenlerine başsağlığı ve sabır, yaralananlara acil şifalar diliyorum...
İşte depremle ilgili beni çok etkileyen yazı... Hayvan dostu, gazeteci arkadaşım Deniz İzgi’den...
◊ Feyza Algan
Çok yaşlıydı
25 arkadaşı ile Meksika’dan Maraş’a getirildi. Beş can kurtarırken enkaz altından tek başına... Yaşlı ve yorgundu... Kalbi kendi canını korumaya dayanmadı... Cansız bedeni bahar çiçeği olmak için törenle toprağa veriliyor şimdi...
Merhaba Güzin Abla, aylar önce Türkiye’de bir genç adamla tanıştım. Master için yurt dışına çıkacaktım. O kişi de benim gideceğim okula başvurmuştu. Sonra bir şekilde birbirimizi tanımaya ve sevmeye başladık. Türkiye’nin sayılı üniversitelerinden birinden çıkmış, başarılı, yakışıklı biri.
Kadınlara karşı güvensizdi, birkaç defa aldatılmıştı. Yine de beni tanımaya ve tanıdıkça sevmeye başladı...
Türkiye’den ayrıldım ve biz birkaç ay uzaktan yürüttük. Kendisi bana güvensin, diye elimden geleni yaptım.
Ancak benim bulunduğum okula kabul edilmedi. Türkiye’ye tekrar döndüğümde onunla zaman geçirdim ve ilk cinsel deneyimimi bu kişiyle yaşadım.
Çünkü o benim gibi birisiydi, güven sorunları olan ve sevince de çok seven. Ona güveniyordum. Pişman olmadım.
Aynı ülkede olmasak bile yurt dışında olmak istiyordu, hem daha rahat görüşecektik, hem de eğitim açısından. Ben de onu başka okullara yönlendirdim. Tüm bunlar olurken durmadan ayrılıyor tekrar barışıyorduk. “Sen beni gerçekten sevmiyorsun” diyordu.
Bu kişi çok ilgiliydi, görüntülü konuşurdu her gün, beraber bir şeyler izlerdik. Gelecek planları yapardık.
Merhaba Güzin Abla, size yazıp yazmama konusunda çok kararsız kaldım. Sonuçta ben çok genç bir birey değilim. Ayrıca derdimi size yazsam da aslında hiçbir şey değişmeyeceğinin bilincindeyim. Ama yine de sıkıntılarımı paylaşmak istedim.
Ben boydan dolayı engelli bir bireyim. Ailemle yaşamaktayım. Bir kamu kuruluşundan yakında emekli olacağım. Sorunum babamla ilişkilerimden kaynaklanıyor. Küçüklüğümden beri beni sevemedi, durumumu kabullenemedi. Hep bana hakaret ederdi.
Sakat muamelesi yaptı. “Sokağa çıkıp senin yanında yürüyemem” derdi. Bundan ötesi yok herhâlde.
Annem beni savundukça, hep canım anneme dayak attı. Tabii, beni de sık sık döverdi.
Ama annemi engelimden dolayı bırakıp gidemedim.
Kardeşlerimden de hiç destek göremedim. İki kardeşim var, ikisi de evli.
Babam kız kardeşimi okuttu, matematik öğretmeni yaptı. Ona hep “prenses” der. Amerika’ya gönderdi dil öğrenmesi için...
Sevgili Güzin Abla, ben 33 yaşındayım. Bu vakte kadar iki ciddi ilişkim oldu ve ikisini de annem bana yakıştırmadı. Annem, iki ilişkimi de hayatımdaki kişilerin ebeveynleriyle iletişime geçerek bitirdi. Hele ki son ilişkimin bitiş şekli çok yıkıcı bir şekilde oldu. Anneme olan bütün güvenimi kaybettim.
Annemin bu kadar hayatıma müdahil olması ve özgüvenimi paramparça etmesi nedeniyle, amansızca intikam almak adına, kendisine psikolojik şiddet göstermeme sebep oldu.
Şimdi uzun bir aradan sonra gerçekten isteyerek hayatıma birini aldım. 2 hafta önce, onu annemle tanıştırmak zorunda kaldım. Ve yine kriterlerine uygun olmadığı için ondan hoşlanmadı.
Geçmişteki gibi bir şey yapar mı sorusu bir tarafa, bana bütün bir yaz boyunca “evlen artık” diyen annem gitti ve yerine hayatımdaki insanın ailesinin (anne ve babası boşanmış olduğu için) bize yakışmadığını düşünmesinden kaynaklı, bana imalı bir şekilde “umarım sana ve bize yakışan birini hayatına alırsın” gibi söylemlerde bulunan biri geldi.
Bu sözlerden rahatsız olduğum için yine kavga ettik ve gördüm ki önceki yaşadıklarımıza rağmen hiçbir şeyden ders çıkarmamış. Maddi olarak gücüm olsa evden çekip gideceğim, ancak şu an onu da yapamıyorum. Hayatımdaki kişinin de benimle benzer bir travması var ve geçmişte hayatındaki kişiye sahip çıkmayarak, onu terk etmiş. Korkularını tetiklememek adına bunu kendisine anlatamıyorum. Ne yapmalıyım? ◊ Rumuz: Ben korkak mıyım?
YANIT
Sevgili kızım, öncelikle sana 33 yaşında olduğun halde neden annene maddi manevi bağımlı bir şekilde yaşıyorsun, diye sormak isterim.
Nerede, nasıl doğdum? Annem ve diğer minik kardeşlerim şimdi nerede?
Kaç tanesi hayatta kaldı?
Çocukluk günlerimde olsun, hani o dost bildiğimiz insanlarca sevildim mi? Başımı okşayan, bana isim veren oldu mu?
Her şey bulanık, her şey kalın bir sis perdesi ardında.
Yaşım ne ki, en fazla üç, beş.
İyi kötü, yarı aç yarı tok da olsa öyle böyle yaşıyordum, neden karga tulumba hoyrat ellerce derdest edilip benim gibi daha pek çok cinsimin bulunduğu bu kan kokulu yere getirildim? Neden?
Artık soru soramıyorum. Yanıtlarsa zaten belirsizdi, şimdi hepsi uçtu gitti. Sadece, yüzü hınçla kızarmış bir insan elinin sürekli başıma bir aletle- sanırım bir kürek bu- defalarca, öldüresiye vurduğunu hissediyorum.
Merhaba Güzin Abla, 5 yıllık bir ilişkim var ve bu son aylarda çok yıprandık... Onu çok çok seviyorum ama aşırı kıskancım. Bu yıl sınava hazırlanıyorum ve aşırı stresliyim.
Sevgilimin Instagram’dan bir kız arkadaşı var. Eski bir iş arkadaşıymış... O kıza sürekli yorumlar yapıyor, çok güzelsin diye iltifatlar ediyor. Ben kızıp söylendiğimde de “arkadaşım o benim” diye savunmaya geçiyor.
En son “o kızla arkadaşlığını kesmeni istiyorum” dedim. Baktım kıza mesaj yazmış, “konuşmayalım” diye... Kız da anlayışla karşılamış ama ben yine de güvenmiyorum.
Hem kızı instagram’dan takip etmeyi de bırakmamış.
Üstelik şu an bana da yazmıyor, oysa ona o kadar ihtiyacım var ki...
Sanırım umursamıyor beni...
Sevgilim 21 yaşında, aslında yaşıtız birlikte büyüdük ve hep bir aradaydık. O daha önce böyle değildi, bir dönem bir buçuk ay kadar ara verdik çünkü ilgisizdi, beni hiç arayıp sormuyordu.