Paylaş
Kulüp, tarihinin en kötü dönemlerinden birini yaşarken; mali imkansızlıklar ve beraberindeki sportif başarısızlık, camianın her kademesine tesir etmiş durumda.
Bu kapsamda karmaşayla dolu bir ilk yarı geride kaldı.
İlk etapta büyük umutlar dahilinde başlanılan sezon, giderek hayal kırıklıklarına büründü.
Umut yerini endişeye doğru bırakırken de, ufukta transfer engeli belirsizliği nedeniyle keskin bir ışık görünmüyor.
YENİ BİR SİNERJİ BEKLENİYORDU AMA...
Peki Bursaspor, nasıl bir ilk yarı geçirdi?
Ligden düşüş sebebiyle kadronun çok büyük bir çoğunluğuyla yollar ayrılırken, altyapıdan takviyeler gerçekleştirildi.
40 oyuncuyla başlayan süreçte, farklı yaş gruplarından A Takım’a dahil edilen genç oyuncular, bir anda Vakıfköy’den Özlüce’nin havasını soludu.
İlk etapta karamsarlığa kapılmadan herkes, alttan gelen yeni jenerasyonların, Bursaspor’un tescilli Vakıfköy kimliği ile birlikte yeni bir sinerji oluşturacağı görüşünde birleşti.
Bizler de genç oyuncuların dinamizminden, temposu ve süratinden dem vurduk.
Elbette bu durumun getirdiği deneyimsizlik, oyuncuları sudan çıkmış balığa çevirebilirdi.
LİGİN İLK YARISINDAN İSYANSIZ BİR TAKIM VARDI
Oyuncular henüz daha takıma dahi adapte olamazken, girdikleri 2. Lig arenasında sert mücadelelere, temaslara, değişen oyun şablonlarına, deplasman fobisine maruz kalırken, konsantrasyon ve direnç kayıpları yaşandı.
Sakatlıklar, kart cezaları ve oyuncuların formsuzluğu adeta bu gidişatın tuzu biberi oldu.
Netice itibarıyla ilk yarıdaki pek çok müsabakada mücadeleden yoksun, kolay pes eden ve isyansız bir Bursaspor gördük sahada.
Farklı yaş gruplarından geldikleri ve birlikte uzun süre aynı sahayı paylaşamamalarından dolayı da oyunun teknik bazında gençler sıkıntı yaşadı.
GERÇEKLER DEPLASMANDA ORTAYA ÇIKTI
İç sahada taraftarın desteğiyle alınan sonuçlar, deplasmanda soğuk duş etkisi yaratarak gerçekleri gün yüzüne çıkardı.
Takım, hiçbir mücadelenin 90 dakikasında oyuna hakim bir görüntü çizemedi, 6 gol attığı maçta dahi kalesinde çok önemli tehlikeler yaşadı.
Saha içi kopukluk, saha içerisinde bir lider eksikliğinden kaynaklı olarak motivasyona yansıdı.
Lig ilerledikçe gördük ki; Bursasporlu oyuncular, trajikomik hakem hatalarına dahi isyan edemez haldeyken, topu kaptırıp yetişemediği oyuncuları faulle durdurarak sarı kartlara büründü.
Pek çok müsabaka mücadelesiz dahilinde geçerken, sonuçlara erken beyaz bayrak çıkarıldı.
İSTATİSTİKLER ERKEN PES EDİŞİ DOĞRULUYOR
Bakın ligin ilk yarısında Bursaspor, uzatmaları ortalama 4 dakika olarak sayarsak toplamda 563 dakika skor olarak geriye düşmüş halde oynadı. Maç başı ortalama 31,2 dakika ediyor.
Buna karşın yine aynı hesaptan 282 dakika önde oynadı ki bu da maç başı ortalama 15,6.
Bakıldığında iki katlık bir fark var ortada ve bu fark, bizlere takımın erken pes edişini ve aynı zamanda oyunun kırılma anlarında geri dönüşün yok denecek kadar azaldığını gösteriyor.
Açıkçası yenilen gollere de bakıldığında Bursaspor’un ikinci yarının hemen başlarında, en fazla kalesinde gol gördüğü sürece denk geliyoruz.
Daha keskin bir motivasyonla sahaya adımlanması gerekirken, tam aksine Bursaspor 46 ile 60. dakikalar arası kırılgan bir görüntü çizdi.
Yine benzer bir şekilde yenen 26 golün 18’inin ikinci yarılarda gelmesi de takımın düşen fiziksel ve mental kondisyonunun bir göstergesi.
SİVAS MAÇI HARİÇ HEP TEK FARKLA KAZANDI
Ligin ilk yarısında Bursaspor 5 galibiyet elde etti.
Yalnızca 6-0’lık Sivas maçı var ki, o maçta da işin doğrusu bir anda çözülen konuk ekibin olağanüstü kötü bir performansı sahadaydı.
Diğer 4 maçta Bursaspor tek farkla, zorlanarak, hatta ikisini de son anlarda bulduğu gollerle kazandı.
Buna karşın kaybettiği mücadelelerin pek çoğunda art arda kalesinde gördüğü gollerle oyundan tamamen koptu.
En yakın tarihlerden örneklendirmek gerekirse; Somaspor, Arnavutköy Belediye Spor, Şanlıurfaspor, 24Erzicanspor ve hatta Bayburt Özel İdare Spor maçlarına bakılabilir.
TRANSFER TAHTASININ AÇILMASI GEREKİYOR
Bursaspor bırakalım dönüşü, dönüşe yönelik umut dahi sunmadı camiaya bu mücadelelerde.
Haliyle kaderine teslim bir görüntü çizdi hep.
Şimdi önümüzde transfer tahtası konusu var.
Açılması gerekiyor mu? Şüphesiz ki evet.
Sorunları çözer mi? Şüphesiz ki hayır.
Bursaspor’un yapısal sorunu, hangi günlük çözümler üretilirse üretilsin yarın yeniden devam edecek.
O sorun da yarışmacı kimliğinden uzaklaşması, camianın vasatlığa alışır hale gelmesi.
YİNE GÜNÜ KURTARMA PEŞİNE DÜŞÜLECEK
Azıcık bir kıpırdanma, kötü oyuna rağmen gelen galibiyet bir anda bayram havası estiriyor.
Bu yalnızca bu yılın değil, son 4-5 yıllık sürecin getirdiği kötü alışkanlık.
Dolayısıyla yarışmacı ve kazanan kimliğini kazanmadığı sürece, transfer tahtası da açılsa ne yazık ki yapılacak yine yanlış tercihler etrafında günü kurtarmanın peşine düşecek, bu küçük ihtimale sarılacağız.
Hani diyoruz ya, formanın ağırlığı diye...
Öncelikle kulübün her kademesinin bu ağırlığın altında ezilmesi değil, bu ağırlığı sırtlaması gerekiyor.
Bu yönetiminden oyuncularına dek uzanan yelpazede herkes için geçerli.
Sonuç olarak tatsız bir ilk yarı, küçük de olsa umutlu bir ikinci yarı var önümüzde.
Paylaş