Pandemi haline dönüşen COVID-19 salgını, hayatı olduğu gibi spor mücadelelerini de yakından etkilemeye, ne yazık ki devam ediyor.
‘Her şeyin başı sağlık’ cümlesinin, daha da bir anlam kazandığı süreçten geçiyoruz.
Sezonun başında TOFAŞ Basketbol Takımı’nda görülen vakalar, heyecanımızı endişeye yöneltse de, sonrasında pozitiflerin, negatiflere dönüşüyle derin bir nefes aldık.
Yakın süreçte ise COVID-19 maalesef iki temsilcimiz BUDO Gemlik Basketbol ve Frutti Extra Bursaspor’da kendisini gösterdi.
3 gün önce, BUDO Gemlik Basketbol Kulübü tarafından yapılan açıklamada bir staff ve 6 oyuncu olmak üzere 7 kişinin testinin pozitif çıktığı belirtildi.
BU SÜREÇTEN GÜÇLENEREK ÇIKACAKLAR
Akabinde Frutti Extra Bursaspor’da 13 Kasım Cuma günü yapılan COVID-19 PCR testleri sonucunda bir oyuncu ve bir idari kadro çalışanının testleri pozitif olarak sonuçlandı.
Ve bir sözü daha vardır; ‘Her dezavantaj, kendi avantajına sahiptir.’
Bursaspor’un bu sezon geçtiği aşamalar ve geldiği nokta itibarıyle, bu iki sözden çok iyi dersler çıkarması gerekiyor.
Dinamizm ile bezenmiş, tempolu oyuna yatkın, aç oyuncuların her biri, aynı zamanda bireysel performanslarını geliştirerek takımı ileriye sürüklerken, diğer yandan sorumluluklarının da fazlasını ortaya koyabilme adına futbolu zorlaştırıyor.
Bunu önlemek için de yapılacak tek şey, futbolu daha basit hale getirebilmek.
DAHA NET VE BASİT BİR OYUN OYNANMALI
Hali hazırda, bazı bireysel performanslarda da bunun örneklerini görüyoruz.
Ne denli top ayakta tutulursa, ne denli ekstra işler kovalanırsa, bu durum oyun bütünlüğüne zarar verdiği gibi aynı zamanda top kayıplarına, savunmanın dengesiz yakalanmasına, hatta daha fazla efor sarfına sebebiyet veriyor.
Geçtiğimiz sezon pandemi nedeniyle yaşanan ekonomik kayıplara, henüz daha kamp sürecinde görülen koronavirüs vakaları da eklenince, mental ve fiziksel açıdan iyi bir hazırlık dönemi geçirilemedi.
Yanı sıra; basketboldaki en temel kanunlardan biri olan, oyun bütünündeki ‘takımdaşlık’, birlikte hatırı sayılır bir süreç oynayamamanın da getirisiyle birlikte eksik kalınca, ilk maçlarda arzulanan sonuçlara ulaşılamadı.
Neticesinde, Türk basketbolu ve TOFAŞ Spor Kulübü için çok büyük bir değer olan Başantrenör Orhun Ene, görevini bırakma kararı alarak sorumluluğu üstlenirken, elbette bu karar başta kulübü yakından takip edenler olmak üzere, herkesi derinden etkiledi.
HER YIL TAKIMA YENİ KİMLİK OLUŞTURUYOR
Bugüne geldiğimizde Orhun Ene’nin, her zaman övgülerle dile getirdiğimiz organizasyonunun oluşmasında en baş aktörlerden biri olduğunun altını çizmek gerekiyor.
Her yıl değişen oyunculara karşın, yeni bir kimlik oluşturabilen, alt ligden Süper Lig’e yükseliş sonrası sürekli üzerine koyarak, planlı ve rasyonel adımlarla ilerleyen kulübün oluşmasında, deneyimli antrenörün katkıları oldukça büyük.
DİRENCİNİ ORTAYA KOYMA VAKTİ GELDİ
Ayrılış sürecindeki ifadeleri ve kulübün kendisine olan yaklaşımı da, Türk sporunda görmek istediğimiz ve arzuladığımız saygınlığı gösteriyor.
Her ne kadar aksi savunulsa da; zoraki bir durumun getirdiği bu değişim ile birlikte, kadronun yaş ortalaması daha da düşürüldü, daha deneyimsiz fakat daha enerji ve tempo dolu oyuncularla takım şekillendi.
Şunu öncelikle belirtmek gerekiyor ki, değişimin en göze çarpan detayı takımın ısırganlığı...
Geçtiğimiz yıl, daha ‘doymuş’ oyuncularla bezeli kadro içerisinde, bu mücadeleci düzeyi pek göremiyorduk.
Bu sezon ile başlayan süreçte takımın, fiziksel olmasa da mental açıdan mücadeleci düzeyi oldukça artmış durumda.
Genç ve başarıya aç oyuncular, gerek kendilerini ispat etmek, gerekse takım bütünlüğüne katkıda bulunabilmek için var gücüyle terini akıtıyorlar.
HİÇBİR MAÇTA RAKİBİNE TESLİM OLMUYOR
Şu ana dek oynanan maçları baz alırsak, takımın hiçbir karşılaşmanın tamamında teslim bir görüntü çizmediğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Bu yıla özel ‘gençlik aşısıyla’ dinamikliği, mücadelesi, önceki dönemlere kıyasla daha renkli, daha gollü ve heyecanlı karşılaşmalar sunarken; bir bütün olarak sahada yer alamaması, ‘yarışmacı’ kimlikten uzak kalması da, mevcut puan cetvelindeki yerini özetliyor.
Daha önceki mücadelelerde nasıl iyi başlayıp, iyi bitiremediyse; Manisa’da da kötü başlayıp, bu kez iyi bitirme şanslarını bir türlü değerlendiremeyen bir takım gördük.
Karşılaşma sonrası da, aşina olduğumuz sözler; ‘kazanabilirdik’, ‘puan alabilirdik’, ‘yapabilirdik’…
Ancak futbol, yeterlik fiilleri ile oynanan bir oyun değil.
O an yapabiliyorsanız varsınız, yapamıyorsanız yoksunuz.
Grisi olmayan bir oyun.
Gelinen noktada galibiyetsiz kapatılan mücadelelerin her bir hikayesi, bu noktada ‘tecrübe’nin ne denli önemli olduğunu gösterdi.
Geçtiğimiz akşam da evinde İspanyol temsilcisi Herbalife Gran Canaria’yı ağırlayan temsilcimiz, parkeden 76-94’lük skorla mağlup ayrıldı.
İlk andan itibaren oyun bütünlüğünü koruyan İspanyol rakip, lige her ne kadar kötü başlasa da, Avrupa’da gerçekleştirdiği hızlı hücumlarını, iyi bir organizasyon ile süsleyince, kendileri adına rahat bir galibiyete ulaştılar.
Temsilcimiz; özellikle rakibin yardımlaşmalarına bir türlü çözüm üretemezken, karşılaşma sonunda rakibin 5 oyuncusu çift hanelere ulaşmış, süre alan 11 oyuncusundan 10’unun da hatırı sayılır skor katkısı vermiş görüntüsü, kuşkusuz maçı en iyi özetleyen parametrelerden biri.
Yine ribauntlar Frutti Extra Bursaspor’un başına, bu mücadelede de bela olurken; boyalı alan savunmasının iyi gerçekleştirildiği anlarda da rakibin dış atış isabetleriyle kestiği cezalar, iplerin erken kopmasına neden oldu.
Fransız temsilcisi Nanterre 92 deplasmanının ardından grruptaki ilk maçlar sona erecek.
EuroLeague yönetimi, başta Frutti Extra Bursaspor’un hükmen galip ilan edilmesine karşın Euroleague’de de benzer durumların yaşanması üzerine bu durumu kaldırdı ve Cedevita Olimpija deplasmanı da uygun bir zamanda gerçekleşecek.
Gruptan çıkma ihtmiali, şu an oldukça zor olarak görünse de; ekibin, buradan çıkaracağı çok dersler olduğu konusunda sanırım aynı fikirdeyizdir.
Futbolun gerçeklerinden yola çıkacak olursak; başarı sağlayan ekiplerin arka planında her daim uyum, planlı bir yöneticilik anlayışı ve yeteneklerin potansiyellerini daha net ortaya koyabildiği oyun planları yer aldı.
Bazı istikrarsız grafikler dışında, ekol olmayı başaran kulüpler yıllardan beridir süre gelen kimliğini, geliştirerek devam etti.
Bursaspor da, altyapı kimliğiyle uzun yıllardır Türk futboluna hizmet ediyor.
BURSASPOR EMEKLERİNİN KARŞILIĞINI ALIYOR
Her ne kadar; yakın süreçte bu çizgi çeşitli dalgalanmalar gösterse de, mevcut mali durum nedeniyle gençlerine sarılan kulüp, bu sezon verdiği emeklerin karşılığını alıyor.
Bugün gelinen nokta da, deneyimli oyuncular geçtiğimiz yıla oranla daha fazla geri planda kalırken, genç yetenekler sergiledikleri performanslarla birlikte kendilerini de gösterme fırsatı yakalıyor.
‘Zorunluktan fırsat doğar’ anlayışı hakim oldu son zamanlarda...
Zorlu randevunun ilk anından, son topa dek oyun tamamen İzmir ekibinin hakimiyetinde geçerken; ara ara gösterilen dirençler, Raymar Morgan’ın ceza atışlarıyla kırılırken, pota altındaki savunma da üçüncü periyot harici yetersiz kalınca, sonuç kaçınılmaz oldu.
HÜCUM RİBAUNDUNU KAYBEDİNCE İSTEDİĞİNİ ALAMADI
Her ne kadar 8 oyuncusundan skor katkısı alabilen TOFAŞ, maçı sürekli geriden takip ederek, bir nevi ‘galibiyete’ ilişkin umut da vadetmedi.
Aslında maçın parametrelerine baktığımızda; dış ve iç atış isabetler, top kayıpları, savunma ribauntları gibi alanlarda iki takımın da benzer rakamlara imza attığını görüyoruz.
Ancak bu mücadelenin özelinde farkı bir nebze belirleyen; hem oyun ritmi, hem de hücum ribauntları oldu.
Rakibinden 7 hücum ribaundu daha fazla alan Pınar Karşıyaka, bunu özellikle de TOFAŞ Basketbol Takımı’nın dönüşe hazırlandığı anlarda gerçekleştirince; doğal olarak rüzgarı da her daim arkasında tuttu.
SON BÖLÜMLERDE KISITLI HÜCUM GÜCÜYLE OYNADI
Buna bağlı olarak faullere başvuran Bursa temsilcisinde De Vaughn Purcell ve Jeremy Simmons gibi iki önemli isim de son periyotta faul problemine girerek oyun dışı kalınca, ekip son bölümleri kısıtlı hücum gücüyle oynamak zorunda kaldı.