Paylaş
Kibar, kırıcı olmayan ama siyasi hiciv içeren yazılar da vardır içinde. Geçen gün elime alıp baktım. Bu yazıların çoğu şu an yayımlansa sosyal medya ayrı, bazı gazeteler ayrı coşar.
Sadece 4-5 sene içinde ülkede tahammül azaldı, zarafet azaldı, hoşgörü azaldı, (geçici olduğunu düşünsem de) refah bile azaldı ama her platformda troller çoğaldı!
Sosyal medyada artık ifade ve imla yanlışlarından, profil fotoğraf veya sembollerinden, hatta profil altına yazdıkları sahte mesleklerin birbirinin aynısı olmasından trolü uzaktan tanır olduk. Nerede yazarlarsa yazsınlar (bazı gazeteler dahil) bunları ciddiye alan kaldı mı ondan da şüpheliyim. Aralarına akli dengesi yerinde olmayan veya dikkat çekmeye çalışan bazı vatandaşlara çoluk çocuk da karışıp bu güruh çoğunluğu alınca kitle iletişimin, özellikle mesela Twitter’ın pek manası kalmadı.
Oysa gazete yazılarını sosyal medyaya koyduğumuzda geniş kitlelere ulaşır; çok faydalı geri dönüşler, katkılar, ilginç, akıllıca yorumlar okur; fikre katılmasa da zarif eleştiriler yapanlar tanırdık eski yıllarda.
Siyasetten siz de soğudunuz mu?
Siz de mesela TV tartışmalarında siyaset konuşan konukların gittikçe sıradanlaşmaya, vasıfsızlaşmaya, söylediklerinin ise sloganlaşmaya, birbirine benzemeye başladığını hissedenlerden misiniz? “Herhangi bir kahvehanede daha sıkı bir sohbet dinleyebilirdim” dediğiniz oluyor mu? Kırk yılda bir medyada görünen doğru düzgün, bilgili insanların da herhangi bir cenahtan tepki almamak, hakarete uğramamak için veya başlarına bir şey gelme ihtimaline karşın yuvarlak, belirsiz, üstü kapalı konuşmalarından sıkıldınız mı?
Herhangi bir fikir ifade edildiğinde doğru dürüst dinlemeden küfredip, taş atıp bağıranlar yüzünden geldik biz bu hale!
Siyasi fanatikler ve siyasi fanatizm potansiyeli olanların fişteklenmesiyle geldik bu günlere.
Konu hakkında bilgisi olmayan insanların her yerde herkese her tür saldırgan tepkiye hakları olduğuna inandırılmalarıyla geldik bu noktaya!
Onun içindir ki doktorlar dövülür, akademisyenler öldürülür, kadınlar hırpalanır, eğitimliler aşağılanır, fikrini söyleyen linç edilir, parlak beyinler maalesef elden kaçırılır ve bu güzel topraklar gittikçe çoraklaşır oldu.
Onun için son aylarda artık her hafta masanın başına oturup düşünüyorum. Ne yazsam? ‘Memleketi Ben Kurtaracağım’ kitabındaki gibi yazılar şimdilerde her siyasi grup tarafından istediği yöne çekiştirilip, bazen kelimeleri bile değiştirilip slogan haline getiriliyor, böyle bir seviyesizlik içindeyiz. Aynı yazımdan farklı gazetelerin alıntı yaparak birinin “Hükümeti doyasıya övdü”, ötekinin “Hükümeti doyasıya yerdi” başlığıyla verdiğini gördüm. Sosyal medya güruhunun çoğunun da yazıyı hiç okumadan başlığına göre yorum yaptığını göz önüne alırsak, eee, ne yazayım ki?
Kate Middleton’ın doğum günü partisine niye görümcesini davet etmediğinden mi dem vursam? Lady Gaga’nın oyunculuk ödüllerini hak edip etmediğini mi tartışsam? Market poşetlerinden mi bahsetsem?
Ne yazsam? Veya hiçbir şey yazmayıp, bir hamak alıp sallansam mı?
Yaklaşan belediye seçimleri de aman aman ilgimi çekmiyor inanın. Belki bunların hepsi kişisel bir yorgunluktur diyeceğim ama, vatandaş da yukarıda anlattığım (siyasete karşı) bıkkın ve sıkkın ruh halinde ki tüm partilerden oy vermeye gitmeyecek seçmenin çok olduğu söyleniyor!
Mart ayındaki seçimlerle ilgili siyasiler ve belediye başkanı adaylarından tek ricam var: Kampanyalarda slogan siyasetini, bağırıp çağırmayı, öfkeyi, düşmanlaştırmayı bir yana bırakalım. Millet bıktı kardeşim! Parti liderleri kibar olsun, haykırmasın, birbirine laf sokmasın, bilakis el sıkışsın. Adaylar da çıkıp yapacakları belediyecilik icraatlarını karşılıklı tartışsın. Şu ana kadarki en hayırlı “normalleşme” bu olacaktır, inanın.
Artık her alanda bilgiyle, beyinle, alçak sesle konuşmanın zamanıdır.
Kimse bağırıp çağırmasın, bu milletin kafası götürmüyor artık!
Paylaş