“Bir kaç maç sonra Olcan milli olur. Milli takımın değişmezi olur. Tıpkı Gaziantep’te oynarken bir türlü milli olamayan İsmail Köybaşı’nın daha Beşiktaş’a gittiği dakika Milli Takım’a alındığı gibi. Gerçi İsmail-Olcan milli solda ballı kaymak olur da, bu durum yine de sinirlerimi bozuyor... Boşverin 4 büyükleri, yaşasın 14 küçükler...”
Yukarıdaki paragrafı Olcan’ın Trabzon’a gittiği gün yazmıştık. Sağolsun milli seçiciler bizi yanıltmadı. İlk milli kampa çağırdılar Olcan’ı. İsmail Köybaşı’nda da aynı şeyi yaşamıştık. Gaziantep’ten Beşiktaş’a giden İsmail, daha siyah-beyaz formayı giymeden kırmızı-beyaz formayı giymişti.
Olcan ve İsmail Gaziantep için iki önemli oyuncuydu. Gaziantep’te pek çok kişi gittikleri için kızdılar. Ama adamlar gitmesin de ne yapsın. Baksanıza takımınızın isminin önünde Büyük sıfatı yoksa görünmez oluyorsunuz. Bu yüzden yazıya A Milli Olcan yerine Aaa, milli Olcan başlığını koyduk zaten.
Al sana Olcan. Trabzon’da fena oynamıyor. Ama benim görmek istediğim futboldan da uzak. Gaziantep’te çok daha iyi günleri oldu. Takımı tek başına sırtladığı, maç kurtardığı çok zamanlar oldu? Oldu da ne oldu? Milli mi oldu? Birileri “Maaşallah” mı dedi. Hayır.
Ama adam Trabzon’a gitti. Trabzon’un durumu da pek parlak sayılmaz. Buna rağmen Olcan milli.
Aslında çok doğru bir tercih. Milli takımın değişmezi ve ateşleyicisi olur… Da işin bizde kaşıntı yapan kısmı, böyle bir oyuncunun ancak Trabzon’a gittikten sonra fark edilmesi ya da KAALE alınması.
Kim ne derse desin bu ülkenin futbolunda adalet de yok, fırsat eşitliği de. Varsa yoksa 4 büyükler. Ve onların kadroları. Gerisi aksesuar.
TV’de haber sunan spiker bile “Karabükspor Fenerbahçe’yi yendi” diyemiyor. ‘Fener Karabük’te puan kaybetti” diyor. Kababük’ün nasıl kazandığını değil, Fener’in niçin kaybettiğini anlatıyor yorumcular. Tabi ki bu durum bütün ismi büyükler için geçerli.
Elbette ki ağır toplarla diğerlerinin her konuda aynı payı almaları beklenemez. Ancak futbolun gelişmesini isteyen ve bunda samimi olan kişiler, en azından hak ettiklerinde DİĞERLERİNE gerekli destek, övgü ve payeyi vermezlerse, bu isteklerinde samimi olduklarını ve BÜYÜKSEVER yalakalar olmadıklarını nasıl anlayacağız.
Bu anlayışla Türk futbolu nasıl ileri gidecek. Olcan sırf Gaziantep’te oynadığı için Milli Takıma alınmadı. İsmail de aynı nedenden alınmamıştı. Bu iki oyuncunun milli takıma verebileceklerini verememiş olmalarının hesabını kim verecek? Cevap belli: Hiç kimse.
Futbol erkek oyunu imişşş… Sevsinler. Belki erkeklerin oynadığı bir oyun ama…
Erkeklere ve erkekliğe atfedilen delikanlılık, doğruluk, dürüstlük, hakkaniyet, tarafsızlık… Bunların hiç birisi yok futbol dünyasında.
Hani şu seyircisiz oynanması gereken maçlarda tribünleri dolduran çılgın kızlar var ya… İşte onlardan rastgele 50 tanesini seçin. Her birisini bir kulübün başına koyun. 20 tanesini de federasyonda yönetici yapın. 5 sene içerisinde Şampiyonlar ligi, UEFA ve Dünya kupaları Türkiye’ye gelmezse ben bu işi bırakırım…