Gülçin yazıyor

Gülçin TELCİ
Haberin Devamı

Bürokraside gelenekler

Türkiye'de en çok kumarhane DYP-SHP koalisyonu döneminde açıldı. Tabii Topal'a izin vermekte bu hükümete nasip oldu.

O dönemin en gözde bürokratı ise M.C. hanımdı. Yani Mevhibe Can. Bu İsmi açıkça yazmak zorundayım, zira başka bir M.C. alınabilir! Mevhibe Can Hanımı Arena'da izledik. Çok başarılıydı. Topal'ın rüşvet dağıtım defterinde isminin karşısında 7 bin 250 dolar yazılıydı.

Hanımcağız yana yakıla televizyonda ‘‘Ben Topal'dan armağan aldım, ama kalıcı değil bir gümüş kap içinde çikolata, eşarp gibi ufak armağanlar’’diyerek kendini savundu.

‘‘Böyle hediyeler bürokraside gelenek haline geldi’’ diyerek hem rahmetli Özal'ı anmış oldu, hem de kendisi gibi hareket eden modern memurları. Bugünün memurlarının büyük çoğunluğunun en sevdiği atasözü çağa ayak uydurularak değiştirildi:

‘‘Ak akçe kara gün içindir, kara akçe ak gün için.’’

HASTANELİK OLMUŞ

Biz de ne güzel memurlar yetiştirmişiz maşallah. Hoş zaten memurlara yollanan çiçeklerin içinden tek taş yüzük, Rolex saat, hatta tapu da çıkıyor. Hatta garantili Milli Piyango bileti şık bir jest olarak yılbaşıların vazgeçilmez bürokrat hediyesi olarak yerini koruyor.

Mevhibe Hanım, o dönemde İşletmeler Genel Müdürü oldu. Yani kumarhane izinlerinde imza atma yetkisinin verildiği dairenin başına getirildi. Arena programında tanıştığımız bu hanım rüşvet listesinde isminin geçmesine çok üzülünce soluğu Bayındır Hastanesi'nde almış. Acil şifalar diliyorum. M.C. Hanım acaba güzel imzasını yorulmadan atmak için hangi hediyeleri ‘‘adet yerini bulsun’’ diye kabul etmiştir?

Dönemin bakanları, bu hanımı yerinden edebilmek için az mücadele vermemişler. Kimi çok kimi az yorulmuş ama elden ne gelir bir türlü hanımı yerinden edememişler.

Eski Turizm Bakanı Halil Çulhaoğlu, İrfan Gürpınar da az ter dökmediler.

Hele Şahin Ulusoy Bakan olduğunu unuttu dosya memuru gibi kararnameyi elden takip etti. Tansu Hanım Başbakan iken önce dosyayı Başbakanlığa gönderdi. O günlerde Başbakanlık'ta Parsadan olayından yakından tanıdığımız Akın İstabullu Müşteşardı.

İstanbullu, zahmet edip Tansu Hanım'a evrakı göstermemiş bile. Hoş zaten Mevhibe Hanım da Çillerler'le ilişkilerinde saygıda kusur hiç etmemiş, Akın Bey de herhalde buna güvenmiş. Ulusoy dosyasından ses çıkmayınca Tansu Hanım'ın kapısını çalmış. Tansu Hanım'ın kararnameden haberi olmadığını anlamış. Ulusoy yılmamış yeni bir kararname çıkarmış, bu kez kimseye güvenemediği için önce elden Başbakan'a, sonra da elden Cumhurbaşkanlığı'na kadar götürmüş. Cumhurbaşkanı'nın her gün açılış ve madalya töreni gibi yoğun işleri yüzünden kararname bir türlü bakanlığı süresince imzalanamamış. Işılay Saygın kendi döneminde hanımı Müsteşar Yardımcılığı'na terfi etti. Böylece imza yetkisi elinden alındı.

İnternet'teki Tamraz

PETROL cambazı Lübnan asıllı Amerikalı işadamı Roger Tamraz'ın İnternet'te açtığı özel sayfada kendisi hakkında bir anket yaptığını Washington'daki temsilcimiz Esen Ünür'ün geçtiği haberden öğrendim.

Biliyorsunuz bu köşede Tamraz'ı çevirdiği dolaplar nedeniyle sıkça konuk ettim. Bu anket bana ilginç geldi. Bir kez de ben Tamraz'ın sorduğu soruları aktarayım istedim:

Roger Tamraz adını nerede duydunuz?

Roger Tamraz'ın adının karıştığı tartışma ne idi?

Haberlerden edindiğiniz bilgilere göre, Tamraz hakkındaki düşünceleriniz nedir?

Tamraz politikaya girerse adaylığı hakkındaki görüşünüz nedir?

Tamraz'ın İnternet adresi şöyle:

webmaster(a)tamraz.com.

<>

ŞİMDİKİ Turizm Bakanı İbrahim Gürdal'a Mevhibe Can konusunda ne düşündüğünü ve ne yapacağını sordum Bakan, ‘‘Turizm Bakanlığı'na hukukun üstünlüğünü savunmaya geldim. Hukukun üstünlüğü neyse o. Herkes kendini savunabilir. O memurlara buradaki teftiş kurulu hangi suçu isnat ederlerse gereği yapılır. Konuyu müşteşarıma havale ettim. Onlar gerekli incelemelerde bulunuyorlar’’ dedi.

Hanım'ın bakanlarla başı derde girince destek olanlar arasında Talih Oyunları Mahalleri İşletmcileri Derneği Başkanı Erhan Akbulut da var. Önemli bir hukukçu da ‘‘Canan Hanım'ın manevi babası’’ diye anılıyor. Hemen ben de bu zatı aradım. Daha önce de böyle şeyler yazılmış çizilmiş olduğun öğrendim. ‘‘Beni yıpratmak isteyenlerin komplosu. Bakanlıkta çalışan Akın talebemdir. Canan Hanım'a bir kez onun yanında rastladım. Ben kimsenin işi için aracı olmam. Çok ayıp ediyorlar’’ diye açıklamada bulunarak içimi rahatlattı...

Turizm Bakanlığı Belgelendirme Komisyonu memuru Ahmet Altunç da rüşvet listesine 338 dolarla girmiş. O da kendini ‘‘almadım’’ diye savundu. Ama zaten o günlerde dolar kuru çok düşüktü bu konuyu araştırmaya değer bulmadım. 3 trilyonluk rüşvetin kimlere gittiğini araştırırken bu kadar düşük rakam için kendimi yoramam.

Setur, turizmin Habitat'ını yaptı

K Grubu şirketlerinden Setur, dünya turizmcilerini İstanbul'da ağırladı. Setur, 17-24 Ekim 1997 tarihleri arasında İstanbul'da yapılan Dünya Turizm Örgütü 12'inci Genel Kurul Toplantısı'nın organizasyonunu gerçekleştirdi.

Dünya Turizm Örgütü'nün (WTO) toplantısına 133 üye ülkenin Turizm Bakanları, resmi heyetler, sektör temsilcileri ve diğer uluslararası kuruluşların temsilcileri katıldı. Setur, genel kurula katılan 1300 konuğa verilen hizmetlerin koordinasyonu ve kontrolünü sağladı. Ayrıca kongre mahalli dışında katılımcıların havaalanındaki karşılama, uğurlama hizmetleri, gümrük ve pasaport işlemlerinin yürütülmesi, otel transferlerinın yapılması, sosyal programlara taşımacılık hizmetleri, oteller ve kongre merkezi arasındaki mekik servislerin ve dönüş transfer hizmetlerini, şehir turları organizasyonu gerçekleştirdi.

Setur Genel Müdürü Vedat Bayrak, Dünya Turizm Örgütü Genel Kurulu'nun Habitat'tan sonra Türkiye'de düzenlenen en büyük organizasyonlardan biri olduğunu belirtti.

Yazarın Tüm Yazıları