Paylaş
144 milyarlık duygusal sömürü ve siyaset
Rüşvetin belgesi olmaz derler, ama bazılarının olur... İşte size duygusal sömürü yaparak, ‘‘siyasi rüşvet’’ dağıtan bir hanımcıktan bahsedeceğim...
Hanım ANAP MKYK üyesi... Berna Yılmaz'a çok yakındı, ama son zamanlarda aralarına kara kediler girdi... Berna Hanım'ı uyardılar ve yanından uzaklaştırdılar... Şimdi yanlız kaldı... Ama güçlü... ‘‘Meclis soygunu’’da bir numara olan bir ailenin gelini... Malum, Meclis'i soyan iki büyük şirket vardı; biri Mesa, öbürü de Nurol...
144 MİLYAR DAĞITTI
Nurol, Ankara Sheraton'un sahibi Nurettin Çarmıklı'nın, yani Sibel Hanım'ın kocasının amcası... Çarmıklı, hep dört ayağının üstüne oturur... Ahmet Özal'ın ortağı Turgay Aksoylu'nun da kayınbiraderi... Ahmet Özal sayesinde F-16'ların mümesilli oluvermişti... Savunma Sanayii ile içli dışlı ... Bu işlerde Kenan Evren'in damadı Maksut Göksu'yu çalıştırıyor... Yani meşhur istihbaratçı damadı Erkan Gürvit değil...
Sibel Hanım, MKYK'ya seçilmeyi kafasına koyunca 1200 ANAP delegesine, 120'şer milyon lira (120 x 1200 = 144 milyar lira) yatırım yapmış... Bu sayede her bir ANAP'lı bir çocuk okutarak sayesinde sevaba girdiler...
Delegelere Çağdaş Eğitim Vakfın'dan da ‘‘platin madalya’’ verildi... Bana gelen faks, bu iyiniyetli bağış kampanyası hakkında çok iyi bilgi veriyor: ‘‘Eğitim Bursu Sertifikası... Sayın C.K. adınıza Sibel Çarmıklı tarafından yapılan bağışla bir çoçuğun eğitimine katkıda bulundunuz. Bir yerde bir çoçuk hep sizi hatırlasın.’’
Pes doğrusu... MKYK üyeliğine seçilebilmek için gözünüzü kırpmadan 144 milyarı eşe-dosta dağıtıp göz kırpıyorsunuz. Tabii duygusal sömürü yaptığınızdan bihaber delegeler ‘‘aa bu Sibel Çarmıklı'nın ismini bir yerden duydum’’ deyip hemen sizi listelerine alıverecekler... Peki bu paranızın kaynağı nereden?... Biz Nurol'dan destek aldığınızı öğrendik belki yanılıyoruz!
VERGİNİZ NE KADAR?
144 milyarı bir kerede bağışladığınıza göre gelir verginiz ne kadar?.. Ne iş yapıyorsunuz ki, bu parayı rahatlıkla harcayabiliyorsunuz?.. Acaba annenizin, babanızın son zamanlarda (Cengiz) Yalçın Ailesi'ne sattığı köşkünüzün paralarını mı harcıyorsunuz?..
Yoksa benim bildiğim Nişantaşı'nda çeyizlik dükkanınız var; o parayı repoya yatıran aileniz mi, size bu paraları veriyor? Hükümetin ilk kurulduğu günlerde hakkınızda ‘‘çok iş takip ediyor’’ diye laflar vardı. Yoksa takip ettiğiniz işlerden mi iyi para kaldırdınız?..
Daha sonraları bu faaliyetleriniz yüksek yerlerde tartışılmaya başlandı, ayağınızı kestiler... Lütfen sorularımı cevapsız bırakmayın, size iyi MKYK'lı sabahlar... Sibel Hanım, herhalde size kimse ‘‘ibadetle, sevabın’’ gizli yapıldığını öğretmemiş... Beni bir hayır işini eleştiren duruma düşürdüğü için kendisine çok kızıyorum... Böyle güzel bir kuruluşu kendi çıkarları için alet edinmesine inanamıyorum...
Geçen yılki kongrede Süleyman Yağcıoğlu, soyadının anlamından yola çıkarak üyelere çanta dağıtıp millete mavi boncuk dağıtmıştı. Başarılı da oldu. En çok oyu alanlardan biri oldu ve MKYK üyesi olarak seçildi... Herhalde Sibel Hanım'a da bu ilham kaynağı oldu... Şevket Demirel'in damadı İlhan Kesici ise herkesi öperek çok oy almıştı... Eminim yarın da aynı taktikle seçilecektir... ‘‘İlhan Bey'in daha büyük beklentileri var’’ diye kulislerde fısıldaşmalar oluyor...
Trilyonluk villa sahibi sosyal demokrat Tanla
GEÇENLERDE Kültür Bakanı İstemihan Talay'ı aramıştım; hemen geri aradı... Beni çabuk geri arayan bakanları severim... Talay çok yorgundu... Kolay mı, Deniz Baykal'ın yanından ayırmadığı Demirel'in de gözbebeği Bülent Tanla'nın Beykoz'daki muhteşem villasını basına tanıtmıştı...
Sayesinde bizde villayı görmüş gibi olduk... Tanla araştırma işlerinden yükünü doldurmuştu... Onun Ecevit'in partisinden siyasete girmesini çok yadırgamıştım... Daha sonra Ecevit tarafından ihraç edildi... Yine sol çizgide bir partiye girdi... Aslında DYP ve ANAP'a daha yakın bir çizgide olduğunu sanıyordum... Acaba yanılmış mıydım?.. Villa çok yanılmadığımı da doğruladı...
Talay kendilerine Baykal'ın ‘‘Dört dosya var’’ diye şantaj yapmasını içine sindirmemiş olacak ki, villayı görür görmez ‘‘Gerçek vay bee dosyası bu işte’’ deyivermiş...
Haksız da sayılmazdı. Ahır ruhsatı ile tamamlanmış villlayı eleştiriyordu... Bu arada Şile'de de orman arazisi içinde bir villası daha olduğunu öğrendik... Orman arazisi içinde yaptırdığı vila için 6 ay hapis kararını ağır para cezasına çevirerek ondan da rahatlıkla sıyrılmış olduğunu öğrendik...
Muhtemelen orman arazisi içindeki villa da trilyonluktur. Baykal kendisini Çevre Bakanı, yaparak bu başarılı işlerini ödüllendirebilir... Tanla'nın araştırmaları için ben çok başarılı olduğunu söyleyemeyeceğim... Ama, her ortamda bir araştırma yapma şansı olduğu için herkes onunla iyi geçinir...
Deniz Baykal'la yıldızı barışmayan Talay, DSP'ye geçmeden önce SHP'liymiş... Baykal'ın o zamanlar sarfettiği sözleri içine sindirmeyen Talay, acele istifa etmiş ve Ecevit'le el sıkışmış... Baykal, SHP için ‘‘şizofrenik bir parti ’’ifadesini kullandı, sonra başka çıkar yol kalmayınca, SHP ile el sıkıştı... Bunu hatırlatan Talay'a da ‘‘Siyasette böyle laflar söylenir’’ diyerek kendini akladı... Talay bu eleştirileri içine sindiremedi ve Baykal'dan koparak DSP'ye katılmış...
Kamuran Çörtük ve Erol Çevikçe eski ortak
DENİZ Baykal'ın sağ kollarından Erol Çevikçe, meğerse Kamuran Çörtük'ün şirketinin kurucularından biriymiş... Şimdiki sağ kolu Önder Sav ise Bayındır Holding'e uzun yıllar hukuk müşavirliği yapmış...
Aklımda kaldığı kadar Deniz Baykal, yasaklı yıllarında parasız kalmıştı ve Çevikçe tarafından petrol ülkelerine gönderilmişti. Malum Baykal eski Enerji Bakanı olduğu için petrol işlerinden anlardı ve sayesinde benzinsiz bir devre geçirmiştik...
Ayrıca Baykal, Turan Güneş'le beraber Shell için davalara girdi... (Shell'in o zamanlar Ataş'la ortaklığı vardı). Deniz Bey, davaları Turan Güneş'le beraber davaları kazandı...
Deniz Bey'i bir Safranbolu gezisinde gazetecilik yapmadığım yıllarda tanıdım... O zaman ikinci balayı için Safranbolu'ya gelmişlerdi... (Deniz Bey'in eşi Safranbolulu, orada evlenmişler)... Safranbolu halkı Deniz Bey'i ağırlamak için yarışıyordu...
Yasaklı yıllarında Ankara'da da ünlü merhum biri sofrasında ‘‘fırında ceylan’’ ile kendisini ağırlamıştı... Çiğ köfteler bile ceylan etindendi... Ziyafete gitmesini sağlayan ise CHP'li Urfa milletvekilinden başkası değildi...
Sağlar'ın kaleminden Yiğit-Çakıcı kaseti
KİTAP okumayı pek sevmem, ama bu ara her hafta yeni bir kitaptan söz ediyorum.
Yazmasam da olmuyor. Sonra yazarlar alınıyorlar...
Benim Susurluk kültürümü zenginleştirmek için Fikri Sağlar da kitap yazmış. İsterseniz oradan bir bölümü birlikte okuyalım da, Deniz Baykal'ın ‘‘Korkmaz Yiğit-Alaattin Çakıcı kasetini kendisinin açıklamak istememesini’’ anlayalım:
Baykal: Fikri, bu bant hakikaten çok önemli... Ama bant sana gelmiş, iki televizyon, üç gazete sahibi olan bir kişi... Husumeti tüm partiye çekmek istemem... Bu bandı sen açıkla.
Sağlar: Ben zaten husumetleri iki yıldır üzerime çekiyorum... Bunu da çekerim... Ancak kamuoyuna olan sorumluluğumuz gereği partimizin açıklamasının daha iyi olacağını düşünüyorum... Parti meclisi tarafından kurulan çete takip komisyonu da bu bandı açıklayabilir... Ayrıca bu bant ile bir Meclis araştırması önergesi hazırlayıp konuyu Meclis'e getirmeliyiz.
Baykal: Komisyon da değil... Sen açıkla, gereğini yaparsınız...
Sağlar: Bana ilk kez böyle önemli bir döküman geliyor... Partimizin sahip çıkmasını isterim... Bir önerge ile sunalım...
Baykal: Tamam sen önergeyi hazırla. Grup Başkanvekilleri ile görüş... Gruba ver, onaydan çıksın... Bandı açıklarsın...
Daha sonra Baykal, Korkmaz Yiğit'le olan randevusuna yetişti... Ve hâlâ neler konuştuğunu öğrenemedik... Ama, bildiğim Yiğit, ‘‘Baykal'a gidiyorum kaset doldurdum... Hükümeti devireceğim ve Bank Ekspress'i geri alacağım ve kaldığım yerden devam edeceğim’’ demişti...
Birinci bölümü başardı, bakalım ikinci bölümü de Baykal sayesinde başaracak mı?
Paylaş