Lütfen bütün bantlarımı açıklayınBizim gazetenin telefonlarının dinlendiği ortaya çıktığında doğrusu hiç şaşırmadım. Hürriyet'in telefonları dinlenmeyecek de, nerenin telefonları dinlenecek? Acaba DYP'nin elindeki kasetlerde benim hangi konuşmalarım var? En çok bunu merak ediyorum. Örneğin Murat Bardakçı ile konuşmalarımdan hangileri var? Bantları elinde tutan arkadaşlara bir önerim olacak, Murat'ın konuşmalarına çok fazla anlamaya çalışmasınlar. O konuşmalarda hiç karşılaşmadıkları bir kişilik yapısı ve ruh hali bulacaklar. Murat'ı anlamak çok zordur. Onu bir tek Güneş Taner anlıyor zaten... Perihan Mağden'le konuşmalarımı da lütfen dikkatlice dinlesinler. Özellikle 24 Eylül ve 12 Ekim tarihli konuşmalarımız çok önemli. Bunlar birer başyapıt. Arşivde bir yerlerde olması lazım. Niye mi Perihan'ı öneriyorum? İNTİKAM İÇİN Ben aslında telefon farelerinden intikam almak için bu öneriyi yapıyorum. Dinlesinler ve dağılsınlar. Perihan'ı dinleyince şoktan şoka girecekler ve telefon dinlemeye töğbe edeceklerdir. Alçak telefon farelerine buradan sesleniyorum: Genel Yayın Yönetmenimiz Ertuğrul Özkök'le konuşmalarımı özellikle dinleyin ve ne olur açıklayın. Mahremiyetimin ihlal edilmesine hiç üzülmem, size söz veriyorum. Çünkü bu benim işime geliyor. Bu bantlar açıklandığında Hürriyet'in manşetlerinin çoğunu aslında Ertuğrul'a benim dikte ettiğim ortaya çıkacak ve Türk kamuoyu benim Hürriyet'te ne kadar nazım bir rol oynadığımı o zaman anlayacaktır. Bir de, bizim patronun en beğendiği gazeteci kimmiş, göreceksiniz. Sevgili Ayşe Sözeri ile konuşmalarımın açıklanmasına karşıyım. Gazetenin ilan politikaları deşifre olabilir ve bu müessesemin mali çıkarlarını zedeleyebilir? Hasan Cemal'le konuşmalarımı da dinlesinler lütfen. Hasan biraz ağır konuşur, dinlerken sıkılabilirler. Bizim telefon farelerinin daha şimdiden Hasan'ı dinlerken ‘‘Öff, amma da uzattı’’ diye iç geçirdiklerini hissediyor gibiyim. Ya da Enis Berberoğlu ile konuşmalarıma bir kulak versinler. Bizim Enis biliyorsunuz biraz asabidir. Ancak Yazıişleri Müdürümüz Nurcan Akad'la konuşmalarımın açıklanmasına karşıyım. Nedenlerini burada sizinle paylaşamam. Eee, biraz da gizlilik olsun ve sizler de fena halde merak edin. KEDİYİ ÖLDÜRÜR Fazla merak kediyi öldürürmüş... Telefon farelerinden hep intikam alacak değilim ya... Biraz eğlenmeleri için Meral Tamer'le konuşmalarıma kulak verebilirler. Meral'in kahkahaları onlara iyi gelecektir. Listeyi daha fazla uzatmak istemiyorum. Telefon farelerine son olarak Kurthan Fişek, Bekir Coşkun, Emin Çölaşan ve Muharrem Sarıkaya ile konuşmalarıma da bakmalarını önermekle yetineceğim. Merak ettiğim bir nokta daha var. Bu bantlar Meral Akşener tarafından açıklanmadan önce acaba Çiller'in hangi danışmanları tarafından dinlendi ve analize alındı? Herhalde bu da günün birinde ortaya çıkacaktır. Bir de Meral Akşener'den bir ricam olacak. Akşener ‘‘Bu bantları açıklamam suçsa, bunun bedelini ödemeye hazırım’’ demiş ya, ne olur dokunulmazlığının kaldırılmasını istesin. Dokunulmazlık zırhının arkasına saklanıp bunu söylemek kolay. Öbürü biraz cesaret ister. Bu olayda beni en çok düşündüren bazı meslekdaşlarımızın suskunluğu oldu. Ama onlara kızamıyorum da. Çünkü onlar görmüyorlar, duymuyorlar ve konuşmuyorlar. Yazıma Atatürk'ün ünlü deyişinden yaptığım bir uyarlamayla son vermek istiyorum: Beni dinlemek beni görmek değildir, Beni dinlemek beni anlamak hiç değildir... Antalya Limanı'nın özelleştirme öyküsü GEÇENLERDE özelleştirilen Antalya Limanı 29 milyon dolara Yatırım ve Finansman A.Ş'nin oldu. Ortadoğu Yatırım Finansman A.Ş.'de kimler var? Reha Süren, Fuat Süren ve İbrahim Şensoy... İhaleye üç büyük kuruluş katıldı. İhaleye çıkılmadan önce Özelleştirme İdaresi, Antalya Limanı'nın değer tespitini yapacak danışman firma ihalesi açtı. Bu ihaleyi Hollandalı ABN Amro Bank kazandı. ABN Amro, Antalya Limanı için 20-21 milyon dolar arası bir değer tepit etti. İhaleye katılan gruplardan Balitaş'ın ortakları Koç, Sabancı, Şevket Demirel ve Antalyalılar Grubu adına da Hasan Akıncıoğlu idi. Balitaş, ihalede 20 milyon dolara kadar dayanabildi, sonra çekildi. İkinci şirket de 27.5 milyon dolara kadar çıkan Eta Endüstri Tesisleri ve İnşaat Petrolcülük Ltd. (Cemal Kurum) idi. Buraya kadar herşey normal. Normal, ama ben şimdiye kadar rakibinin çekilmesine rağmen, Özelleştirme İdaresi Başkan Yardımcısı Yardımcısı ve bu ihalenin başkanı Salih Taştan'ın bir sözü üzerine, iki kez tek başına fiyat yükselten birini ilk kez duydum. Hoş, ‘‘Sen ihaleden ne anlarsın’’ diyebilirsiniz. Doğru, anlamam... Ama, rakibin kalmadığı bir ortamda ben olsam fiyat artırmam. Reha Süren, Salih Taştan'ın, ‘‘Ayıp oluyor Reha Bey, rakip varken fiyat artırıyordunuz. Bize karşı da artırmayacak mısınız?’’ sözünü ciddiye alıp, önce 28 milyon 500 bin dolara çıkmış. PARA ARAYIŞI Salih Bey, ‘‘Yuvarlak bir rakam olsun, hadi 30 milyon dolar yapın’’ deyince de, 29 milyon dolara yükseltmiş fiyatı Reha Bey... Sonra iş gelmiş parayı bulmaya. Reha Süren, bu arayış sırasında bir süre sonra Koç ve Sabancı'ya başvurmuş. Onlardan yüz bulamayınca, dönüp bu kez Hayyam Garipoğlu'nun kapısını çalmış. Garipoğlu bu işe çok sevinmiş. Hemen ihale için gerekli olan ilk teminatı, 5 milyon doları çıkarıp Reha Süren'e vermiş. Geriye kalan ödemelere için verdiği 30 milyon dolarlık teminat mektubu karşılığında da Hayyam Bey, Ortadoğu Yatırım Finansman A.Ş.'nin hisselerine ipotek koydurmuş. Bu aşamadan sonra Antalyalılar, limanın sahibini Hayyam Garipoğlu olarak kabul etmeye başlamışlar bile... Kime niyet, kime kısmet?