Nevşah Fidan Karamehmet: Yaşam edepli bir yer değil!

Türkiye’ye nefes koçluğu sistemini getiren, sıfırdan bir meslek yaratan, standartları belirleyerek milyonlarca kişiye ilham olan, binlerce nefes koçu yetiştiren, aynı zaman bir davranış bilimcisi ve insanlara 25 senedir yaşamın tüm alanlarında nasıl ilerleneceğini öğreten, gösteren ve örnek olan Nevşah Fidan Karamehmet ile doyurucu, eğlenceli ve akılda kalıcı bir sohbet gerçekleştirdik.

Haberin Devamı

Nevşah Fidan Karamehmet: Yaşam edepli bir yer değil

13 adet çok satanlara girmiş, her biri birbirinden ilginç kitapların yazarı Nevşah F. Karamehmet, aynı zamanda başarılı bir iş kadını, profesyonel bir yatırımcı. Dünya çapında büyüyen projeleri ve şirketleri ile tanınmış bir girişimci ve yatırımcı olan Karamehmet, son yıllarda teknoloji alanında da özellikle İngiltere’de isminden söz ettirmeye başladı.

İlki Londra’da, sonra İstanbul, Bursa ve İzmir’de gerçekleştirdiği, kendi hayatından kesitleri komik bir dille tek kişilik oyunu ile anlattığı Efsane Gösteri’si sonrası Yüzde Yüz İlham Veren Sohbetler için bir araya geldik.

Çok mu iddialı buldunuz? Yaşamı bir de kendisinden dinleyin!

 

Haberin Devamı

VAKTİ GELİYOR VE OLUYOR!

 

- O kadar çok işi başarı ile gerçekleştirdin ki -giriş yazımda belirttim- ve şimdi de tek kişilik oyunun ile sahnedesin…. Sahne gösterisi oldukça emek isteyen ve aslında riskli bir iş. Bu girişimi neden istedin?

NEVŞAH FİDAN KARAMEHMET: Ben yaşam amacını, burada olma sebebini net bir şekilde kavramış, yeteneklerinin, zekasının ve yaratıcı gücünün farkında bir kadınım. 25 senedir, öğrettiklerimi, elbette kendimde uyguluyorum ve yaşamımın tüm alanlarında emin adımlarla ilerliyorum. Hayat amacım da tam olarak bu aslında. ‘’Kapasitesinin doruklarında yaşayan bir kadın olarak, yaşamın tüm alanlarında, kafasına koyduğu her şeyi gerçekleştirebilen, bu nedenle de aslında çoğu insanın hayal edip yapmak istediklerini yapabilen, bu nedenle de bazılarının sinirlerine dokunan, kıskandıkları, diğerlerinin ise hayran oldukları, örnek aldıkları, ilham aldıkları bir kadınım. Bu kadın olmak, yani önce kendi yaşamımı ustaca yaşamak ve tüm hedeflerime ulaşabiliyor olmak, söylediğimi yapmak, yaptığımı söylemek ve kendim için hayallerimin ötesinde bir yaşam yaratabilmiş olmak, sonra da bunu başarmış bir kadın olarak diğer kadınlara örnek olmak, onlara rehberlik, liderlik etmek ve bunu yapmak isteyen kadınlara yol göstermek, benim dünyada olma sebebim. Yaptığım her şeyi bu ana amaç ile yapıyorum. Bildiğim her şeyi öğretmeye, kadınları hayallerinin ötesinde bir gerçekliğe, yaşamlarının her anını şükran duyarak geçirebilecekleri, üst bir bilinç, huzur, mutluluk, bolluk, bereket, yaratıcılık ve ilham seviyesine taşımak için 24/7 çalışıyorum. Nefes koçluğu sistemini Türkiye’ye getirmek isteme sebebim de bu, kitaplarımın ana amacı da bu, youtube’da binlerce videomun da amacı bu, TEDx konuşmamın da, dünya çapında yarattığım şirketlerin, projelerin, hatta bir yatırımcı olarak bile amacı bu. İnsanları kapasitelerinin en üstüne taşımak. Hayal ettikleri her şeyi, ama her şeyi başarmalarını sağlamak. En üst sağlık, güzellik, iyilik ve bilinç seviyesinden yaşamalarını sağlamak. E tabi bunu yapabilmenin tek yolu, kendi yaşamında yapmış olmaktan geçiyor. İster ilişkiler, ister para yönetimi, ister kariyer yolculuğu, ister sağlığımız olsun, bir insan eğer tüm bunları önce kendi yaşamında halledemediyse, diğerlerine yardımcı olamaz. Bak mesela, Para Bilinci kitabımı, tam olarak finansal özgürlük seviyesine gelmeden, yani pasif gelirim, aktif gelirimi geçmeden yazmadım. Mesela Sessizlik Devrimi adlı meditasyonla ilgili kitabı yazmak için 15 sene bekledim. Hakiki olan tek meditasyon yolu diyebileceğim, Klasik Vedik Meditasyon yolculuğunda öğrencilerine rehberlik edebilecek en üst bilinç seviyesine gelmek 15-20 seneni alıyor çünkü. O nedenle nefes hocası olarak tanıyor insanlar beni. Nefesle ilgili eğitimini en fazla bir sene içinde bitirip sertifikanı alabiliyorsun, ama meditasyon öyle değil. Hakiki bir meditasyon hocası kolay yetişmiyor. Dünya sayımız çok az. 90 kişi bile değiliz. İlişki Bilinci kitabını, birçok ilişkisi olmuş, ama en sonunda ruh eşini bulmuş, 15 sene her anına şükrettiği bir evliliği olan bir kadın olarak yazdım mesela. Bundan 20 sene önce yazamadım. Daha doğrusu, yazmazdım. Daha henüz kendi ilişkilerimi yürütemezken, kime ilişki konusunda rehberlik edebilirim ki? Veya bir girişimci olarak başarılı olduğum şirketlerim ve hatta iş hayatında başarılı yatırımlarım olmasa, İş Yaşamında Ustalık diye bir eğitim yolculuğu sunmazdım öğrencilerime. Bir kişi kendi yaşamında halledemediği problemleri senin çözmeni sağlayamaz. O nedenle ben hep bekledim. Hazır oldukça ilerledim ve kurslarım da, kitaplarım da, öğretim de bu nedenle yüzde 100 sonuç alıyor. Ben çözdüm, şimdi diğerlerinin çözmelerine destek oluyor.

Haberin Devamı

Nevşah Fidan Karamehmet: Yaşam edepli bir yer değil

Efsane Gösteri de tam olarak bu amaçla ve aslında biraz kendiliğinde, vakti geldiği için çıktı ortaya. Yetenekli bir oyuncu olduğumu biliyorum. Yıllardır, eğitimlerimde, konuşmalarımda, kendi yaşamımdan örnekler vererek, hem rolden role, duygudan duyguya giriyorum, öğrencilerime İleri Seviye Mucize Kursu’nda duygusal arınma yolculuğunda belli duyguların içine girmelerine destek olarak arınmalarını sağlıyorum. E zaten yazarım, benim için bir senaryo yazmak, kendi yaşamımdan esinlenerek, mizah yapmak hiç zor olmadı, çünkü ben zaten eğitimlerimde yapıyordum mizah. Sadece anlattığım hikayeleri tek bir senaryoya dönüştürdüm, profesyonellerden destek alarak, Londra’da müthiş bir ekip kurarak bir prodüksiyona dönüştürdüm. Öğrencilerime ve beni iyi tanıyan insanlara sorarsanız, ‘’Nevşah ne yaparsa iyi yapar.’’ diyeceklerdir. Onları da kendimi de hayal kırıklığına uğratmamak adına elbette çok çalıştım, çok emek verdim, ‘’Broadway seviyesinde olmazsa ben bu şovu yapmam’’ diyerek yola çıktım. Maddi manevi, çok ciddi yatırım yaptım ve ortaya güzel bir gösteri çıktı.

Haberin Devamı

Nevşah Fidan Karamehmet: Yaşam edepli bir yer değil

 

 

İÇİNDEN GELDİĞİ GİBİ YAŞAYABİLMENLER GENÇ KALIYORLAR

 

- ‘Şimdi de bu mu’ diyenler olduğunu biliyorum. Bazen insanların farklı renklerine hayatında izin verip onları beslemeleri kimilerine garip gelebiliyor. Bu tarz söylemler için ne dersin?

NEVŞAH FİDAN KARAMEHMET: "Şimdi de bu mu’’ diyenlere cevabım, “İnsanoğlu yeryüzüne, kendisini ifade etmek, yaratmak, yaratıcılığının, ilhamın, neşenin, mutluluğun, coşkunun doruklarını deneyimlemek için geldi.” Ölmeden önce ‘yaşamımın her anına değdi, doyasıya yaşadım ve yapmak isteyip yapmadığım hiçbir şey kalmadı’ diyebilecek kadar zeki, aydınlanmış insan sayısı çok az olduğu için ve çoğunluk ‘elalem ne der’ diye düşünmekten, '>tribünlere oynamaktan’ ve ‘diğerlerine yaranmaya çalışmaktan’ gönlünün isteklerini yapamıyor, sonra da bana dönüp ‘şimdi de bu mu’ diyor. Evet, şimdi de bu. Çünkü ben paşa gönlüm ne isterse onu yapıyorum bu hayatta. Kalbimin sesini dinliyorum, varlığımdan ilham alıyorum, coşkunun, neşenin, sağlık ve mutluluğun doruklarında yaşıyorum. Ben özellikler Türkiye’deki çoğunluk insan gibi, ‘diğerleri ne düşünür’ tarzı düşünce kalıplarına değerli vaktimi harcamıyorum. Çünkü biliyorum, ben ne yaparsam yapayım, beni sevenler ve sevmeyenler, beğenenler ve beğenmeyenler eşit olacak. Tribünlere oynayan ve diğerlerinin onayı, beğenisi peşinde koşan insanlara çok acıyorum. Çünkü beyhude bir çaba içindeler. Ne yaparlarsa yapsınlar, herkes tarafından sevilmeyecekler. Ama bu çaba ile kendileri için değil, başkaları için yaşadıkça, hızla yaşlanacaklar, hastalanacaklar, yaşam enerjilerini, neşelerini yıllar geçtikçe kaybedecekler, sonra da bana bakıp ‘50 yaşında nasıl böyle gözükebiliyorsun’ diye soracaklar. İnsanı bu hayatta genç, dinç, zeki, sağlıklı ve mutlu yapan tek şey kendisi olabilmesi, içinden geldiği gibi yaşayabilmesi. Bunu yapan azınlık, yüzyıllardır, yaşlanmayı ve beyin ölümünü durdurmuş, 60 yaşında 40 gösteren, benim gibi 50 yaşında, kan tahlillerinde biyolojik yaşı 35 çıkan insanlar. Yaşam, yaşanmak için. Bizim için. Nevşah, her insan gibi, sınırlı senesi, sayılı nefesi olan bir ölümlü. Eninde sonunda ölecek. Ve yaşam ile ölüm arasındaki zaman, o kadar az ki… Birçok insan, farkındalığı fazlasıyla düşük olduğu için ve kendinden, hayat amacından, gerçekten kim olduğundan habersiz yaşadığı için, bu ‘bir varmış, bir yokmuş’ cümlesi kadar çabuk, bir anda, sen ne olduğunu bile anlamadan geçip gidecek zamanı, bitecek olan yaşamı fazla hafife alıyor. Ölmek üzere olan insanlara sorduğunuz zaman, hepsi ‘yapmadıkları için pişman’ biliyorsunuz değil mi? Atmadıkları adımlar, denemedikleri, fırsat vermedikleri deneyimler için.

 

Haberin Devamı

ALIŞILMADIK BİR KADINIM

 

Evet ben alışılmadık bir kadınım. İnsanların izlerken bile nefeslerini tuttukları bir yaşamım var. Bir yandan teknoloji dünyasındayım, kendi startup girişimlerim var, teknoloji eventlerinde konuşmacıyım, bir yatırımcı olarak startup yarışmalarında jüri üyesiyim, ortaklarımla bir venture stüdyomuz var, içinde app stüdyosu, 5-6 tane app, bir güzellik markası, hospitality markası, diğer yandan kendi eğitim şirketim, binlerce öğrenci, Londra’da bir yatırım şirketimiz var; hızlandırma programımız ve bir emlak yatırım şirketimiz var. Dışardan bakıldığında, ‘kadının yapmadığı yok’ diyen çok kişi vardır eminim. Sana ne diyeceğim biliyor musun? Dost acı söyler çünkü :) Bunu diyen insanların hayatları o kadar sıkıcı ki, bir dakika duramam ben o hayatın içinde. Efsane gösteride, Londra’da da, İstanbul’da da, Bursa’da da insanların, özellikle kadınların en çok güldüğü sahne ‘woman who lunch’ diye başlayan, ‘zengin kocaları ve bol vakitleri olan kadınların’, erkekler için bir ‘kartvizit’ten ibaret olan, işi gücü ve bu nedenle de aslında hiçbir kimliği olmayan, (Kadının Adı Yok bu kadınlardan esinlenerek yazılmış olmalı) marka çantaları ve suratlarındaki dolgular ile bir birey olma çabasında, her gün aynı şeyleri yapan, hiçbir şey üretmeyen, topluma en ufak bir katkısı olmayan kadınlar ile dalga geçtiğim bölüme İzmir izleyici kitlesinin hiç gülmemiş olması ve bence baya üstüne alınmış olması beni epey düşündürdü. Bu bana sorduğun soruyu da benzer bir kitlenin sorduğunu tahmin ediyorum ve bu acınacak duruma çok gülüyorum.

Haberin Devamı

Yaşamda bir değere dönüşmemiş, ölse, birkaç sene sonra kimsenin ismini bile hatırlamayacağı insanlar, bana bu tarz söylemlerde bulunduğunda ise, en fazla 2 dakika, ‘vah vah’ diye düşünüp, geçiyorum. Yazık, böylesine müthiş olasılıklarla dolu bir yaşamı, yaşamadan gidecekler buradan.

 

- Sahnende kimilerine göre bazı müstehcen replikler var. Bu detaylar olmadan da aslında kadınlara vermek istediğin mesajı verebilirdim der misin?

NEVŞAH FİDAN KARAMEHMET: Ben 8 senedir İngiltere’de yaşıyorum. Türkiye’de her sene toplasan 2 aydan fazla kalmıyorum. Yaşamımın büyük bölümü İngiltere’de, ayrıca iş seyahatlerim sebebiyle Amerika ve Avrupa’da geçiyor. Tahmin edebileceğin üzere, Türkiye ve dünyanın her yerinden öğrencilerim var. Efsane Gösteri’yle de farklı şehirlerde, farklı izleyiciler karşısına çıkma fırsatım oldu. Londra’da izleyenlerin gülmekten sahneyi inlettikleri, İstanbul’da, Bursa’da, salonu kahkahalara boğuldular. Ben gösterimin potansiyelinin tamamen farkındayım. 4 oyun sergiledik, hepsi kapalı gişe oynadı, İstanbul ve Londra’da tiyatro duayenleri izledi ve yüzde 100ünden ‘muhteşem’ yorumlar aldım. ‘Sen mesleğini bulmuşsun, inanılmaz bir yeteneksin, keşke tiyatroya daha önce başlasaymışsın’ diyenler de oldu, bana dizi ve birlikte tiyatro yapmayı teklif edenler de.

Mizah, komedi, yaşamla, kendinle ve insanla dalga geçebilmek, zeka, olgunluk ve daha önemlisi biraz hazım kabiliyeti gerektiriyor. Kendilerini çok ezmiş, özgür düşünemeyen ve özgür yaşayamayan insanlar, bildiğin üzere, mizahtan da anlamaz, gülmekten de.

Ben sekse, müstehcenliğe, cinselliğe, kadın ve erkek arasındaki, aslında bir oyun olan, bir kutlama, eğlence, neşe, yaşamın tadı tuzun olarak görüyorum ve bu duruma bu kadar anlam yüklemiş, bu konuya, seksik renklerine, beraberindeki rengarenk duygulara kendini kapatmadan izleyenler oyundan çok keyif alıyorlar.

Cevabım: Hayır, müstehcenlik olmadan vermek istediğim mesajı veremezdim. Çünkü seks, cinsellik, yaşamdaki en büyük keyif, mutluluk, insanı en büyüten, en doyuran alan. Buna tahammülü olamayanlar, bu tür soruları soranlar ise en gerici, en geride kalmış, yaşamdan, yaşam enerjisinin, Yaradan’ını yaratıcılığın, ilhamın, kadının, erkeğin, bereketin, iyiliğin, gençliğin ve güzelliğin ne olduğunu gerçekten hiç anlamamış insanlar. Evet kesinlikle bu şekilde anlatılması gerekiyor. Kesinlikle müstehcenlik gerekiyor. Çünkü yaşam edepli bir yer değil. Yaşam, müstehcen bir yer. Sulu, cıvık, coşkulu bir yer. Ona uyum sağlayabilen üst zekada olan insanlar ise seks enerjisi çok yüksek, ve bu enerjiyi dilediği gibi kullanmaktan çekinmeye insanlar.

Özellikle kadınlar, ‘Nevşah tüm bunları nasıl yapıyor’ diye merak ediyorsa, ‘Seks enerjim, yani yaratıcılığım, yani zekam çok yüksek’ diye cevap verebilirim. Tanrıçayı Uyandır eğitim paketimizde de diğer kadınların - içi kurumuş, gözünün feri gitmiş, cildi matlaşmış, yani rahim bölgesi kapalı kalmış kadınları açıyor, onları sağlıklarına, tatmin, mutluluk ve huzura kavuşturuyoruz.

Nevşah Fidan Karamehmet: Yaşam edepli bir yer değil

 

BU YAŞAMDA KENDİMİ YÜZDE 100’ÜMÜ KOYARAK GERÇEKLEŞTİRİYORUM

 

- Sahnede kendinle dalga geçip, ironi yaptığın yerler olmasına rağmen her konuda çok iddialı duruyorsun ve bu bazılarını rahatsız ediyordur. Fiziğin, işindeki başarıların, yaptığın evlilikler…İddialı mısın? İddian nedir?

NEVŞAH FİDAN KARAMEHMET: Efsane Şovu izleyen öğrencilerimden biri; ‘Nevşah hocam, ortalıkta bir sürü kişisel gelişim hocası var. Konuşmaya gelince herkes konuşuyor, atıp tutuyor. Yok ilişkilerine ne yapmalısın, sağlıklı olmak için ne yapmalısın, üst bilinç şudur budur. Ama hayatlarına bakıyorum, kendini öğretmen, rehber ilan eden insanlar, daha para problemini çözememiş, sağlık problemleri var, ilişkileri yürümüyor ve iradeleri halen daha çok zayıf. Bazıları kilolu, kendine bakmayan, yaşlı gözüken insanlar. Konuşmaya gelince herkes konuşup duruyor da, sizin gibi icraata döküp hakiki ustalığın ne olduğunu, zihin yönetiminin ne olduğunu, disiplinin, özgürlüğün, özgüvenin ne olduğunu bizlere canlı gösterebilen kimse yok. 6 aydan kısa bir süre içinde, daha önce hiç yapmadığınız bir şeyi yapıp, bir komedi gösterisi hazırladınız, sahnelediniz ve sahnede bir tiyatrocu kadar iyisiniz. Siz bize bir ustanın ne olduğunu gösteriyorsunuz. Sözlerinizle değil, bizzat gösteriyorsunuz. Kararlılığın, adanmışlığın, disiplinin, güçlü bir zihnin, özgüvenin, kadının kapasitesinin ne olduğunu biz size bakarak görüyoruz, teşekkür ederiz.’

Soruna cevabım ise ben bu yaşamda kendimi gerçekleştiriyorum ve bunu yüzde 100’ümü koyarak yapıyorum. Yaşamının her anını dolu dolu, anlamlı bir şekilde, üreterek, yaratarak, neşe ve ilham içinde, yüzde 100 tatmin, sağlık, güzellik içinde yaşıyorum. İnsanı kendisi olmak ve özgürce yaşamak, içinden gelen her şeyi yapmak, geriye baktığında tek bir pişmanlığının bile olmaması, ‘yine olsa yine yapardım’ diyebilmesi, öyle tatmin ediyor, ruhunu öyle doyuruyor ki, bunun, o seviyede yaşamayan, istediklerini yapamayan, kendini kısıtlayan, ‘elalem ne der’ kaygısı ise kendi için değil, tribünler için yaşayan insanların anlama ihtimali yok. Onların bana iddialı demeleri hem çok normal hem de güzel. Elbette. Kendisini limitleyen ve içinden geldiği gibi yaşamayan, kapasitesini sonuna kadar kullanmayan bir insan, bunu yapana baktığında, elbette iddialı, fazla güçlü, yüksek egolu bir tip görecek. Tabii ki, onlar kapasitelerinin, güçlerinin yüzde 10’unu bile kullanmıyorlar, ben yüzde 100’ünü kullanıyorum. Elbette rahatsız olacaklar. Olsunlar. Belki bir şey öğrenirler. :)

 

- Kişisel gelişimcilerle ilgili ne düşünüyorsun?

NEVŞAH FİDAN KARAMEHMET: Ben kişisel gelişimci değilim. Bunu videolarımda ve eğitimlerimde sıkça dile getiriyorum. Kişisel gelişim bence ahmakların işi. Kimsenin gelişmesi falan gerekmiyor. Her birimiz, olduğumuz gibi muhteşemiz. Bizim, kendimizi yargılamayı bırakmamız gerekiyor. Tabii eğer yaşamı daha doya doya, maksimum kapasite, ilham ve tatminle yaşamak istiyorsak. Eğer hastalanmak, ezik, küçük, zavallı hissetmek, psikolojik problemlerle, maddi problemlerde donatılmış bir hayat yaşamak istiyorsan, o zaman kişiliğini yargıla ve düzletmeye, değiştirmeye çalış. En kısa yoldan ölüm kesindir. :)

 

- Efsane Gösteri ile planların var mı?

NEVŞAH FİDAN KARAMEHMET: Evet. Avrupa’da ve Türkiye’nin birçok ilinde gösteriyi bekleyenler var. Ekim sonu bir Türkiye turnesi, kasımda da bir Avrupa turnesi bekliyhor beni.

 

EŞİMLE İKİLİ DEĞİL ‘BİR’İZ

 

- Eşin müthiş biri…Evliliğiniz nasıl gidiyor? Herkese uyabilecek birkaç tüyo rica etsem...

NEVŞAH FİDAN KARAMEHMET: İlişki Bilinci kitabımı okusunlar. İlk tüyom bu. İnsanın tek hakiki ilişkisi kendisiyle olan ilişkisi. Eğer onu tam kuramadıysan, kendine, ruhuna, özüne, hayat amacına yaklaşmamış, kimsin, neden bu dünyadasın bulamadıysan, ilişkilerinin tamamı bir sınav olacak. Ve sen o sınavı veremedikçe, ilişkilerinde sınanmaya devam edeceksin. Ama eğer benim ve Nvşah Enstitü Müfredat Öğrencileri gibi kendini bulma yolculuğuna çıkmışsın, güçlü metotlarla, yaşamda ustalaşma yolunda ilerliyorsan, o zaman bir gün ruhunla, özünle bütünleşiyorsun ve ruh eşinle karşılaşıyorsun. Eşimle ilişkim, bu dünyada hiçbir şeye benzemiyor. Sonsuzluğun içinde, ruhlarımız bir bizim. Gönlümüzün öyle derinlerinde bir yerde biriz, bütünüz ve birbirimize aidiz ki, dünya zemininde ne olursa olsun, bunu değiştiremiyor. İlişkiniz nasıl sorusuna cevabım: Asla, hiçbir şekilde, en büyük deprem bile olsa yıkılmayacak, hatta en ufak bir sallantı bile hissetmeyeceğin bir kale orası. Madde dünyasının ötesinde bir ‘bir’lik, ‘bir’liktelik.

İnsan, kendisini ne kadar iyi tanıyor, kendisini ne kadar dinliyor, kendisini ne kadar iyi anlıyorsa, karşısındakini de o kadar iyi duyuyor, tanıyor, dinliyor, anlıyor. Bizim eşimle herhangi bir şeyi konuşmaya bile ihtiyacımız yok. Sadece biliyoruz. Diğerinin ne düşündüğünü, ne hissettiğini, kendimiz kadar iyi biliyoruz. O nedenle de, sessiz ve sakin bir ilişkimiz var bizim. Gözlerle anlaştığımız, ruhlarla konuştuğumuz, birbirimizi, dünyada başka hiç kimsenin bizi anlayamayacağı kadar iyi anladığımız, ‘’çok yakınız, aramızdan su sızmıyor’’ kelimelerinin bile kifayetsiz kaldığı, çünkü İKİnin olmadığı, BİR olduğumuz, aynı anda, aynı şeyleri bilip, hissettiğimiz, çok acayip bir deneyim yaşıyoruz. Ve bu nedenle, Mükemmel İlişkiler Eğitimimde öğrencilerimi, benim gibi, ruh eşleriyle karşılaşabilecekleri bir zihin seviyesine çıkartma hedefim var. Çünkü bence onun yüzde 1 altı bile çok anlamsız, boş ve gereksiz. Önce kendini tanıyacaksın, sonra bu seviye…

Esas en güzel tarafı ruh eşimizle birlikte olduğumuz zaman, yaşamımız içinde olanlar…

Biz birbirimizi her gün gençleştiriyor, güzelleştiriyoruz mesela. Bana birçok kişi, ‘sen yaşlandıkça güzelleşiyorsun’ diyor. Çünkü özgürüm. Beni hiçbir şeyimi değiştirmeme gerek kalmadan, olduğum gibi, hatalarımla, doğrularımla seven, ve benim de her şeyini, artı ve eksi tüm özelliklerini sevdiğim bir eşim var. Özgürlük, insanların birbirini sonsuz özgür bırakabilmesi ve hiçbir şeyini düzeltmeden, değiştirmeden sevebiliyor olması o kadar yüce, o kadar büyüten, besleyici bir şey ki, eşi benzeri yok gerçekten. Varlığına sonsuz minnettarım. Ve onun da aynı hisler içinde olduğunu bilmek çok güzel.

 

 

 

SOHBETTEN İZLENİMLERİM

 

- Kendine güveni kibir ile karıştırırız çünkü içi boştur ve kendini beğendirme endişesi taşır. Nevşah’ın özgüveni ‘öz’ünden geliyor, temel sağlam.

- Çok tatlı, gırgır, kendiyle olan yüzleşmelerini çoktan aşmış başka seviyelere geçmiş.

- Çok iyi bir dinleyici.

- Doğal hali ile özgün bir güzelliği var.

 

 

 

NASIL ALGILIYORSUN?

 

 

- YAŞAMI: Tatminin doruklarını yaşayabileceğimiz, sonsuz olasılıklar ve ihtimallerle dolu eşsiz bir deneyim okyanusu.

- İNSANLARI: Sınırsız kapasitesi olan, ama bu kapasiteye ulaşabilmek için benim gibi bir lidere, rehbere ihtiyaç duyan, doğru rehberi bulduğunda, hakikat yolunda, ölümsüzlüğü deneyimleyebilecek olan ölümlüler.

- AŞKI: Bir algı problemi. Zeka arttıkça, aşk deneyimi imkansız hale gelir. Üst zeka, hakiki sevgiyi deneyimler, aşk ilüzyonuna kapılmaz.

- PARAYI: Bir değer birimi. Mal varlığı, insanın varlığıyla olan bağlantısının yansıması, evrensel değerini gösteren bir birim. Para Bilinci kitabımda açıklıyorum.

- BAŞARIYI: İnsanın kendisi olup, özgürce yaşaması, dilediğini yapıp, istemediği hiçbir şeyi yapmaması. Kalbin en üst tatmin seviyesi. Kendinden ve yaşamından razı olmak. Yaşamının her anına şükrediyor olabilmek.

 

 

 

İKİLİ SEÇENEKLERDEN BİRİNİ SEÇİN

 

 

- Yürüyüş-Koşu: Yürüyüş

- Sıkılmak-Sabretmek: Sabretmek

- Susmak-Konuşmak: Susmak

- Dans Etmek-Oturmak: Dans Etmek

- Klasik-Modern: İkisinin ortası
- Dobra-Politik: Dobra

- Samimi-Mesafeli: Samimi

- Uykucu-Uykusuz: Uykucu

- Sakin-Heyecanlı: Sakin

- Kitap-Dergi: Kitap

- Doğa-Konfor: Doğa
- Kedi-Köpek: Köpek

- Güneş-Yağmur: Yağmur

- Çay-Kahve: Çay

- Et-Ot: Ot

- Disiplinli-Rahat: Disiplinli

- Unutur-Affetmez: Unutmaz ama affeder

- Tatlı-Tuzlu: Tuzlu
- Çin Yemeği-İtalyan Yemeği: Çin yemeği

- Şarap-Rakı: Şarap

- Esprili-Ciddi: Esprili

 

  

KİMLİK

 

- Burcu: Balık

- Okuduğu okullar: İzmir Amerikan Koleji, Yıldız Teknik Üniversitesi, Wyoming Davranış Bilimleri Yüksek Okulu

- Bekar-aile: Aile

- İlgi alanları: Derin düşünmek, meditasyon, yoga, okumak, öğrenmek, startup, girişimcilik, yatırım ve para yönetimi

 

  

YÜZDE YÜZ

 

- Senin için yüzde yüz tek gerçeklik nedir?: Kendini tanımak ve bunun olmabilmesi için belli pratiklerle zihnindeki koşullanmaların yok edilmesi.

- Yüzde yüz olmak istediğin yer neresi?: Bulunduğum yer.

- Yüzde yüz güvendiğin kişi?: Kendim.

- Yüzde yüz bilmek istediğin şey? (kimsenin bilmediği ve senin öğrenmek istediğin bir şey): Bilmek istediğim herşeyi biliyorum şu an.

 

  

 

NOKTALI YERLERİ DOLDUR

 

- ….. çok iyi yaparım: Kafama koyduğum herşeyi.

- ….. hiç beceremem: Beceri, disiplinli pratik ile elde edildiği için hiç beceremem diyebileceğim hiçbir şey yok.

- Çevrem beni ….. biri olarak tanımlar: Disiplinli, kararlı, dobra, gerçek.

- Az kişi bilir ben ….. biriyim: Çok ama çok romantik.

 

  

- 30 yıl önceki haline döndün, ona ne öğüt verirdin?: “Aynen böyle devam et. Şu an henüz göremiyorsun ama yaşadığın her şey seni en üst versiyonuna taşıyor. 50 yaşına girdiğinde, ne demek istediğimi anlayacaksın.’’

 

- Hayat motton varsa nedir?: Kendin ol ve yaşamaya geldiğin hayatı yaşa.

 

  

İYİ Kİ…

 

- İyi ki yapmışım: 50 yıl ne yaptıysam, hepsini, ne dediysem hepsini, ne yaşadıysam hepsini iyi ki…

- İyi ki kabul etmişim: Kocamın evlilik teklifini.

- İyi ki başladım: Kendimi tanımaya.

- İyi ki yapmamışım: 50 yıl ne yapmadıysam, neye adım atmadıysam iyi ki…

 

Fotoğraflar Aykut Uslutekin

Yazarın Tüm Yazıları