Paylaş
Sessiz ve derin uykuda birçok hastanın içinde bir serçe gibi uyuyan, fazlaca ağrılarından uyutulan hatta zorlukla nefes alan arkadaşımın önünde duruyorum.
Onlarca düşünce geçiyor aklımdan.
Gözlerimi arkadaşımın kadife gözkapaklarından, bebek gibi teninden alamıyorum.
Bir yandan da makineleri takip ediyorum.
Anlamaya çalışıyorum her şeyi.
Her şeyi soruyorum kendime:
Bir dostluk kaç kilometredir?
Bir yerde bir yokluk korkusu, orada yeri asla dolmayacak birilerinin adını mı taşır?
‘İyi bir hayat yaşadım’ demek kaç anıdır toplamda?
Bu dünyadan giderken insan ilk neyi bırakır arkasında?
Bütün anılarımızı toplasak gerçekten “kattık biz sana” diyebilmiş miyizdir dünyaya?
Yarın ölsek, bir şarkımız var mı gerçekten dinleyince beni hatırlayın diyebileceğimiz.
İki dakikalık konuşma süresi bitiyor içimde..
Dışarıda dolaşan hiçbir cümle de içimde dönenlere tercüman olmuyor.
Odadan çıkıyorum.
Bir hafta sonra cenazesinde aynı uykulu gözü görüyorum tabutun arkasından.
Aynı kadife beden.
Şimdi de diyorum bir uykuya eşliktesin Gonca.
Bu kadar, hayat.
Ortaköy’de sahilde camideyiz.
Kapalı bir hava, unutulmayacak anılarımız.
Küsler karşılaşıyor, birbirlerine selam veriyor.
İstanbul’un sessizliğine karışıyor dualarımız.
Ve bir dostumuzu daha bu dünyaya, müziğe kattığı onca değerli şeye minnetle uğurluyoruz.
Yaşar Gaga harika sesi, yol göstericiliği, yaratıcı kimliğinin yanı sıra benim gözümde “müzik dinleme sanatçısıydı.”
Onunla birlikte şahane arşivler, kayıtlar dinledik hep birlikte. “Alakasız Şarkılar” albümü de bu hatıralara ne güzel bir selam oldu.
Dostluğumuz ise asla anlatılmaz.
Sevmek, insanın bir anıdır.
O an ise hiç bitmeyecek.
Güle güle Yaşarım.
Stephen Hawking!
İngiliz evrenbilimci ve fizik profesörü Stephen Hawking öldü.
Bize başka bir evrenin mümkün olabileceğini fısıldamasaydı bu kadar özgür olur muyduk hayallerimizde, bilemem.
İki yıl önce okuduğum şu yazısı geldi aklıma ve paylaşmak istedim:
“Kara delikler bilindiği kadar kara değildir. Önceden düşünüldüğü gibi sonsuz hapishaneler de değildir ve muhtemelen de başka evrenlere geçiş yapabiliriz. Yani bir kara delikte sıkıştığınızı düşünüyorsanız asla vazgeçmeyin.
Çıkış her zaman vardır. Aşağıya değil, yukarı yıldızlara bakın. Çalışmaktan vazgeçmeyin. Yaşamınıza anlam ve amaç katar. Aşkı bulacak kadar da şanslıysanız eğer bilin ki aşk orada. Onu kaybetmemek için her şeyinizi verin.”
Düğüm Salonu
Cuma günü vizyonda. Şahin Irmak, Emre Karayel, İrem Sak ve ben... Şahane ekipten bomba gibi komedi. Bugün sinemalarda ne var diyecekseniz, benden söylemesi.
SİYAD töreninde en sevdiğim: Ayta Sözeri’nin ödül alması.
Şu hayatta en sevmediğim:
◊ Metrobüste öpüşemezsin diye seviyesiz bir konuyla gündem tutmak.
◊ Uber ve taksi şoförleri kavgaları.
Paylaş