LE Monde Gazetesi’nin dünkü başyazısı ‘Avrupa ve Türkiye’ başlığını taşıyor.
Gazete, Avrupa’nın Türkiye karşısında şimdiye kadar hiçbir yeni üyeye almadığı önlemleri aldığını yazıyor.
‘Komisyon ilk kez müzakerelerde bir başarısızlığa değiniyor’ diyor.
‘Yani, Türklere normal aday gözüyle bakılmıyor’ diye ilave ediyor.
Olabilir.
‘Normal aday bir ülke’ olmayabiliriz ama neticede dün Avrupa Birliği Komisyonu ‘yeşil ışığı’ yaktı.
AB trenine bindik. Müzakereler başlayacak. Belki annem AB üyeliğimizi göremeyecek ama büyük ihtimalle ben ve kızım göreceğiz.
Time Dergisi, 2004 yılının Avrupalı Kahramanlar listesinde Türkiye’den ‘folk müziğinin antropoloğu’ diye tanımladığı Hasan Saltık’ı saymış.
20 yıl sonra, 2024 yılının Time Dergisibüyük olasılıkla aynı listede bir değil 5 Türk sayacak.
Bu yüzden İlerleme Raporu’nun olumsuz yanlarına takılmayalım.
Le Monde Gazetesi’nin pek tepeden bakan yazısını fazla önemsemeyelim.
Bir kere müzakerelerin hiç kesilmediği doğru değil.
Yunanistan, Portekiz ve İspanya müzakerelerin sekteye uğradığı ülkeler.
Kaldı ki, 17 Aralık’ta daha iyimser bir tablonun da ortaya çıkması mümkün.
Bunun için sinirleri sağlam tutmak, Avrupa’nın eline ‘zina’ gibi kozlar vermemek ve en önemlisi Avrupa kamuoyunun ‘Türkiye korkusu’nu yenmesi için tanıtım faaliyetlerini hızlandırmak gerek.
Hem unutmayalım tüm Avrupa karşımızda değil ki...
Türkiye’yi Avrupa’da görmek isteyen dostlarımız da var.
‘Umarım çocuklarımız Türkiye’nin içinde bulunduğu bir AB’de yaşar’ diyen Yeşiller Grubu’ndan Daniel Cohn Bendit gibi.
Yazar Buket Uzuner dün konuşurken aktardı.
Finlandiya’nın eski Çevre Bakanı, Avrupa Parlamentosu’nda Yeşiller Grubu’nun Başkan Yardımcısı Satu Hassi çok yakın arkadaşı. Önceki gün Verheugen Avrupa Parlamentosu’nda konuşurken, Buket Uzuner’e şöyle bir SMS göndermiş: ‘Rapor olumlu. Senin ülken için çok mutluyum.’
Tarım lobiciliğine narenciyle ile başlıyoruz
AB Komisyonu’nda tarım masasında, narenciye konusunda ağırlığı olan ‘Akdeniz Ülkeleri Narenciye İrtibat Komitesi’ kısa adıyla CLAM diye bir kuruluş var.
1955 yılında kurulmuş.
Türkiye CLAM’a 1989 yılında üye olmuş.
Narenciye deyip geçmeyin. Tarım ürünleri ihracatımızda payı yüzde 33. Sadece limonda 800-900 bin tonla İspanya’dan sonra dünyada ikinci sırada geliyoruz.
CLAM 2004 Genel Kurulu’nu Antakya’da yapmaya karar vermiş.
Kararında, yeni dönemde Finans Komisyonu’nun başına geçecek olan Akdeniz İhracatları Birlikleri Genel Sekreteri Selami Gedik etkili olmuş.
İki yıl sonra CLAM’ın başkanlık koltuğuna oturacak olan Selami Gedik CLAM toplantısı için 11 ülkeden 50 kişinin Antakya’ya geleceğini anlatıyor.
Antakya’da 100 yıllık eski bir sabun imalathanesinden otele dönüştürülmüş olan Savon Oteli’nde iki günlük toplantıdan sonra aynı kişiler Adana’ya geçip başka bir seminere katılacakmış.
Ziyarete daha sonra bir GAP turu da dahil olacakmış.
Anlayacağınız tarım lobiciliğine narenciyeyle başlamış bulunuyoruz.
AB’ye İstanbul’dan ‘göç ve nüfustan korkmayın’ mesajı
AB, Türkiye hakkında ya eksik bilgilere sahip ya da bazı istatistiki bilgileri çarpıtıyor.
Bunun en canlı örneğine önceki gün İlerleme Raporu’nun açıklanmasından sonra Avrupa Parlamentosu’nda yapılan tartışmalarda tanık olduk.
Hıristiyan Demokrat Grup Başkanı Hans-Gert Poettering Türkiye’nin nüfusunun 10 yıl sonra 90 milyon olacağını iddia etti.
Oysa bu sayı doğru değil.
BM verilerine göre 2020’lerde 82 milyon olacağız.
2045-2050 yılları arasında ise nüfusumuz 98 ila 100 milyon arasında durağan bir noktaya ulaşacak.
Nüfus artışı bir süreden beri düşüşte ve şimdilerde yıllık artış hızı yüzde 1.5’in altına inmiş.
Bir zamanlar yüzde 2.85 olduğunu unutmayalım.
Türk kadınının doğurduğu çocuk sayısı ortalama 2.2.
Bu bilgileri geçen gün ‘Türkiye Aile Sağlığı ve Planlama Vakfı’ (TAP) Başkanı Prof. Baran Tuncer ile Koç Üniversitesi’nden Doç. Dr. Ahmet İçduygu’dan duyduk.
11 ve 12 Ekim’de İstanbul’da yapılacak ‘Türkiye ve AB’de Nüfusve Uluslararası Göç’ konferansıyla ilgili bilgi veren Doç. Dr. İçduygu, İlerleme Raporu sonrası daha da ön plana çıkan ‘göç’ meselesine dikkat çekti.
Elindeki verilere göre, ‘serbest dolaşım’ hakkı tanınsa bile buradan Avrupa’ya göç edecek olanların sayısı 300-400 bini geçmeyecek.
Yani Avrupa’nın ‘Türk işçileri istila edecek’ korkusu yersiz.
Göç ve nüfus meselesini ele alan yine İstanbul’da başka bir konferans ise bugün ve yarın Boğaziçi Üniversitesi’ndeki ‘AB-Türkiye İlişkilerinde Göç Konuları’.
Boğaziçi Üniversitesi Avrupa Çalışmaları Merkezi tarafından düzenlenen konferansın katılımcıları arasında Avrupa’dan önemli isimler var.