TÜSİAD’dan, Bakan Böhmer eliyle Merkel’e mektup

ALMANYA Göç ve Uyumdan Sorumlu Devlet Bakanı Maria Böhmer Alman Şansölyesi Angela Merkel’e yakın bir isim.

Türkiye’den Almanya’ya gidecek gelin ve damatlara "Almanca" bilme koşulunu getiren kişi.

Dolayısıyla şimşekleri üzerine çekmiş durumda.

Böhmer geçen hafta önce Ankara sonra da İstanbul’a uğradı.

İstanbul’daki temasları kapsamında TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, Ümit Boyner ve Ethem Sancak ile bir araya geldi.

TÜSİAD’ın, Profesör Maria Böhmer ile toplantısında gündeme neler geldi?

Daha doğrusu TÜSİAD Böhmer’e ne gibi mesajlar verdi?

Almanya’daki Türk toplumunu çok yakından ilgilendirdiği için bunları kısaca sıralıyorum:

Her iki tarafın da hataları nedeniyle Türk göçmenler Alman toplumuna uyumda yalnız kaldılar.

Entegrasyon ile ilgili Almanya’nın oluşturacağı modelin hatasız hazırlanıp uygulanması önemli. Zira model ilerde Fransa, İngiltere gibi AB ülkeleri ve hatta Türkiye’ye örnek olabilir.

Almanya’daki Türk vakıflarının ve derneklerin entegrasyon sürecine katılmalarında TÜSİAD köprü vazifesi görebilir.

TÜSİAD Almanya’daki Türk gençlerinin mesleki eğitim, staj ve istihdamına katkı vermeyi gündemine almıştır.

TÜSİAD’ın Merkel Hükümeti’nin entegrasyon programını yakından takibe alması kendini yeni göç yasalarıyla fena halde "sıkışmış" hisseden Türk toplumu için önemli bir destek.

Ancak TÜSİAD Devlet Bakanı Böhmer’e sadece bazı mesajlar vermekle kalmadı; Şansölye Merkel’e ulaştırması için bir de mektup verdi.

Mektubun neden Merkel’e elden ulaştırılmasına özen gösterildi?

Başkanı olduğu Hıristiyan Demokratik Birliği Partisi CDU hemen önümüzdeki günlerde Hannover’de kurultayına hazırlanıyor.

Ancak parti çevrelerinden sızan bilgilere göre, kurultayda Türkiye’nin AB üyeliği konusunda bazı "tatsız" şeyler gündeme gelebilecek.

Örneğin "imtiyazlı ortaklık" gibi.

TÜSİAD kurultay öncesi duyduğu rahatsızığı "yakın arkadaş" Böhmer vasıtasıyla tam adresine ulaştırmayı garantilemiş bulunuyor.

Adalar ’SİT’ bölgesi ama tarih elden gidiyor

BİZ hep sevinç ile üzüntüyü bir arada mı yaşayacağız?

İstanbul 2010 Avrupa Başkenti diyoruz, Expo 2015 diyoruz.

Türkiye için seviniyoruz.

Diğer yanda da tarihimiz, kültürümüzün talan edilmesine göz yumulduğu için her gün kederleniyoruz.

En son örnek Adalar’dan.

İstanbul’da nefes alınacak tek yer o güzelim Adalar hem İDO’nun sürekli değiştirdiği vapur tarifeleriyle, hem bakımsızlıktan perişan halde.

Hem tarihi elden gidiyor.

Son olarak öğrendiğime göre, Büyükada’da Nizam’da tarihi Seferoğlu Köşkü’nün bahçesine 30-40 tane bina yapılacakmış.

Anıtlar Kurulu’nun bu yönde karar alması an meselesi deniyor.

Seferoğlu köşküyle, muazzam bahçesi, ağaçlarıyla gerçek bir tarihtir.

Korunacağı yerde onu yerle bir edip üzerine bina dikmek kimin işi?

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın bu olup bitenden haberi var mı?

Expo 2015 için Prodi ile Gül karşı karşıya

İZMİR’in gözü Expo 2015’te.

Tek rakibi ise Milano.

İzmir ve Milano’nun Uluslararası Sergiler Bürosu yani kısaca BİE’ye yapacağı sunumlar için Paris’teyiz.

Dördüncü ve son sunum oylamanın yapılacağı 31 Mart’ta.

Bu satırları Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün de katılacağı sunumlardan kısa bir süre önce yazıyorum.

Olimpiyat ve Dünya Futbol Kupası’ndan daha büyük bir organizasyon anlamına gelen Expo 2015 heyecanı hepimize bulaşmış durumda.

Aynen 2010 İstanbul Avrupa Başkenti öncesi duyduğumuz heyecan gibi.

Expo’lar düzenlendiği her şehri sihirli değnek gibi dönüştürüyor.

Öncesi ve sonrası görmek fırsatını bulduğum Barselona, Sevilla, Lizbon, Atlanta, Japonya’da Aichi örnekleri var önümüzde.

Hatta ilk Expo’ların yapıldığı Londra ve Paris’te bu etkinliği bir sıçrama tahtasına dönüştürmeye başarmış.

Dolayısıyla İzmir’in önünde bir dünya kenti olmak için büyük bir fırsat var.

Expo 2015’i ağırladığı takdirde, altı aylık etkinlik bittikten sonra şimdiki fuar alanından beş kat büyük bir parka, 10 bin kişilik açık hava tiyatrosunu, kongre merkezlerine, otellere, hızlı trene bu bir sürü şeye daha kavuşacak.

Ancak en önemlisi Expo’da "Herkes İçin Sağlık" temasını işleyeceği için "global bir sağlık merkezi" olacak.

Buraya kadar her şey çok güzel.

Ancak Expo 2015 aynı zamanda yoğun bir "lobilicik" demek.

Geçen hafta Dışişleri Bakanı Babacan’ın İtalya Dışişleri Bakanı D’Alema onura verdiği akşam yemeğindeydim.

D’Alema’yla birlikte Türkiye’ye gelen meslektaşlarla sohbet imkanı oldu.

Söylediklerine göre, Başbakan Prodi Milano için uzun zamandır destek turlarında.

Hatta onların yalancısıyım bol keseden "paralar" dağıtıyormuş.

Oy verecek ülkeleri ikna etmek kolay iş değil.

Esas mesele bu.

Paris’ten Expo 2015 ile ilgili gelişmeler yarına.
Yazarın Tüm Yazıları