Türkiye10 yıl sonra AB üyesi

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan'ın Davos'a yaptığı 24 saatlik gezi öncesi dün de değindiğim gibi Türkiye henüz Ekonomik Forum'un gündeminde değil.

Bugün Erdoğan-Annan görüşmesiyle projektörlerin Türkiye'ye çevrileceği kesin olsa da Forum'un ilk üç günü fazla göz önünde olduğumuz söylenemez.

Örneğin ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan'ın bir konuşma yaptığı ‘‘Türkiye Gecesi’’ sönüktü.

Hele burada hálá konuşulan geçen yılın o şık davetinden sonra.

Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın da katıldıkları akşam yemeğinde ekonomist Dani Rodrik, AB'nin eski Türkiye Temsilcisi Karen Fogg, Business Week'in temsilcisi, bir iki gazeteci ve yabancı işadamı vardı o kadar.

Davos'ta olan Kemal Derviş'in geceye katılmadığı gözden kaçmıyor.

Davetlilere önce Türkiye'nin AB yolunda attığı adımlarla ilgili bilgi veren Babacan, ‘‘Avrupa üyeliğinden ne bekliyorsunuz... Avrupa'nın yeni üyelerle, yapısal reformlarla zaten başı oldukça dertte Türkiye'ye ne getirebilir’’ sorusuna üyelik perspektifinin Türkiye'ye neler kazandırdığını anlatıyor.

Söz Türkiye'nin AB üyeliğinden açılmış olduğundan katıldığım bir panele değinmek istiyorum.

Panelin başlığı ‘‘Avrupalı CEO'lar neye hazırlıklı olmalı’’ ama daha çok tartışılan Avrupa geleceği.

Panelistler Avrupa Parlamentosu Başkanı Pat Cox, Slovenya Devlet Başkanı Janez Drnovsek (bu ismi hatırınızda tutun), Polonya Başkanı Aleksander Kwaniewski, Renault Başkanı Louis Schweitzer, Alman Postaları'nın Başkanı Klaus Zumwinkel.

2000'de Avrupa Konseyi, AB'nin 2010'da dünyanın en dinamik ekonomisi hedefini saptamış. 2010 yılında bu hedefe ulaşılacak mı?

Salondaki katılımcılar arasında elektronik ortamda bir anket yapılıyor.

Sonuç şöyle: Hedefe ulaşabilir diyenler yüzde 15, yapısal ve politik düzenlemeler tamamlandığı takdirde hedef tamam diyenler yüzde 47, ulaşamaz diyenler yüzde 36.5.

Peki 2004 yılında 10 yeni üyeyle global politikada güçlenecek mi?

Buna inananlar yüzde 69 oranında.

CEO'LAR KÁRLI

Avrupa'nın genişlemesi CEO'lara müthiş olanaklar sunacak. Yeni pazarlar açısından 10 yıl sonra Avrupa'nın daha iyi durumda olacağı ortada.

Panelde, CEO'ların genişlemeden politikacılardan daha kárlı çıkacakları konuşuluyor. Zira genişlemenin sancılarını politikacılar çekecek.

Panelistlerin her biri kendine göre, Avrupa'nın 10 yıl sonra nasıl olacağını anlatıyor. Çok kültürlülüğün bir artı değer olduğu, Avrupa değerlerinin 10 yıl sonra daha da zenginleşeceği konusunda herkes hemfikir.

Peki 10 yıl sonra (2014'te) kimler Avrupalı olacak?

Bu konuda en net konuşan Slovenya Devlet Başkanı Janez Drnovsek.

‘‘10 yıl sonra Bulgaristan, Romanya, Hırvatistan ve Türkiye birliğin içersinde olacaklar.’’

Genel kanı Avrupa'ya katılacak yeni üyelerin Türkiye'ye soğuk bakacakları yolunda değil mi?

Babacan'ın toplantısında, Karen Fogg bile ‘‘Türkiye Doğu Avrupa ülkelerini dikkate almalı. Türkiye'nin bu ülkelere ziyaretler yapıp kendisini anlatması gerek’’ diyor.

Ama bakın... Bir yandaş kazanmışız: Slovenya Devlet Başkanı Janez Drnovsek.

Soros, Gürcistan'a 1 milyon dolar verdi

DAVOS
'un müdavimlerinden olan uluslararası spekülatör George Soros, Gürcistan'ın yeni genç Devlet Başkanı Mikheil Saakaşvili'nin ülkesini kemiren rüşvete karşı açtığı savaş için 1 milyon dolar verdi.

Gürcistan'da Şevardnadze'nin devrilmesiyle sonuçlanan ‘‘Kadife Devrimi’’ni destekleyen Açık Toplum Enstitüsü'nün kurucusu Soros'un yanısıra Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı da Saakaşvili'ye 1 milyon dolar verdi.

Ancak Soros, Saakaşvili ve BM Kalkınma Programı Başkanı Mark Brown'ın düzenledikleri basın toplantısı 2 milyon doların Gürcistan'ı rüşvetin pençesinden kurtarmak için yeterli olmadığını öğreniyoruz.

Rüşvetin özellikle kamu hizmetinde yaygın olduğunu ve birkaç kişinin tutuklanmasıyla meselenin çözülemeyeceğini belirten Saakaşvili'ye göre ülkesinin bu beladan kurtulması için gereken miktar 8 milyon dolar.

Peki rüşvetle, yolsuzlukla nasıl mücadele edilecek?

Gürcistan Devlet Başkanı bunun ancak toplumsal bir rehabilitasyon programıyla mümkün olabileceğini söylüyor.

Önemli noktalarda hizmet verenlerin maaşlarının arttırılmasının da önemli olduğuna dikkat çekiyor Devlet Başkanı. ‘‘Gürcistan bir transit ülkesi. İşadamlarından sürekli yollardan rüşvet alındığı şikayetleri geliyor. Ayda 20 dolar alan bir polis memuru aç gezerse rüşvet alır elbet’’ diyor.

Bizzat kendisine sordum 20 dolar alanların maaşları ne olacak diye.

‘‘En düşük kademelerdeki maaşlar 150 dolar olacak. Ancak üst seviyelerde olanlar 1000 dolar kadar alabilecek’’ cevabını veriyor.
Yazarın Tüm Yazıları