İtalya’nın ürettiği şarapların yüzde 15’ini ise Sicilya karşılıyor.
Dört günlük Sicilya ziyaretim bana çizmeden daracık bir boğazla ayrılan bu kocaman adanın mafyadan başka şeylere de sahip olduğunu öğretti.
Başka şeylerin en başında şarap var...
Sicilya’nın tarihi, kültürü de müthiş ama benim ziyaret nedenim şarap ve üzüm bağları.
Sicilya’nın iki numaralı şarap ürecisi durumunda olan Calatrasi Şirketi’nin en büyük hissedarı Antonio Maurizio Micciche, bu dört günlük şarap serüveninde rehberim.
Maurizio Micciche uzun yıllardan beri bağcılıkla uğraşan bir aileden.
Şirketin yönetimine geçtiği 10 yıldan bu yana hem Calatrasi’de, hem Sicilya’da önemli değişiklikler olmuş.
Babasının 1980’lerin başında kurduğu şarap imalathanesini bugün Sicilya’nın en modern tesislerine dönüştürmüş Maurizio Micciche.
1987 yılında 1 milyon Euro olan ciro, 2003’te 15 milyon Euro’ya ulaşmış.
Saatte 12 bin şişe kapasiteyle Calatrasi’nin 2003 üretimi 6.3 milyon litre.
Ürettiği şarabın neredeyse yüzde 80’ini ihraç ediyor.
Bell Trade aracılığıyla Türkiye’ye de ihracat yapıyor.
Micciche ‘Sicilya’da bir şarap rönesansı yaşıyoruz’ diyor.
Nedir bu rönesans?
Biliyorsunuz şaraplar ‘eski dünya şarapları’ ve ‘yeni dünya şarapları’ diye ikiye ayrılıyor.
Eskiler Fransa, İtalya, İspanya gibileri.
Yeniler Avustralya, Kaliforniya, Şili, Güney Afrika gibileri.
Bu yüzden Calatrasi’de şarap üretiminden ve bağlardan sorumlu olan iki kişi de Avustralyalı yani ‘yeni dünya şaraptan’ anlayan insanlar.
Şarap rönesansının başka bir boyutu da miktardan ziyade kaliteyi önemsemek.
Şimdilerde Sicilya’nın ve dolayısıyla Calatrasi’nin yaptığı bu.
Maurizio Micciche’ye bakarsanız, Avustralya, şarap tarihinin en büyük başarı öyküsüne imza atmış bir ülke.
Kalitesiyle, tekniğiyle, pazarlama becerisiyle örnek alınacak bir ülke.
‘Fransız şarapçılığı gerçek bir krizde’ diyor.
Geçtiğimiz beş yıl içersinde yaklaşık 10 milyon Euro’luk yatırım yapan şirket Sicilya’nın yanı sıra İtalya’da Puglia’da ve Tunus’ta üzüm bağlarına sahip.
TÜRKİYE’DE BAĞLAR
Micciche, bundan birkaç yıl önce Türkiye’de de bağcılıkla ilgilenmiş.
Arazilerin pahalı olması nedeniyle vazgeçmiş.
Tunus’a yönelmiş.
Türkiye’ye ilgisi şöyle devam ediyor:
Calatrasi şarapları yaklaşık altı aydan beri Türkiye’de satılıyor.
Sicilya’daki şarap rönesansının bize faydası işte bu.
Oldukça kaliteli şarabı makul fiyatlardan satın alabilmek.
İskandinavya ülkelerine yılda 2 milyon, İngiltere pazarına ise 1.5 milyon şişe satan Micciche’ye Türkiye pazarının geleceğini soruyorum.
‘Nüfus nedeniyle potansiyel büyük. Ayrıca eski Sovyet ülkeleri, Kazakistan, Türkmenistan gibi ülkelere bir sıçrama tahtası olarak görüyoruz Türkiye pazarını’ diyor. Rusya’daki dağıtım için Efes Pilsen’e bir ortaklık teklifi götürmüş.
Ancak Efes sadece birada yoğunlaşmak gerekçesiyle teklife sıcak bakmamış.
Moskova’daki Ramstore ile Calatrasi şarabının satışında anlaşmaya varılmış.
Nereden bakarsanız bir Türkiye bağlantısı çıkıyor yine de.
Yatırımın yüzde 40’ı geri alınıyor
GEÇEN yıl Newsweek Dergisi’nin ‘yeni dalga’ şarap üreticileri arasında saydığı Türkiye’nin kuşkusuz şarapçılıkta önü açık.
Önümüzdeki yıllarda yıldızımız daha da parlayabilir.
Bu yüzden, Sicilya’nın deneyiminden ve Micciche’nin anlattığından alacak dersler var gibime geliyor.
Şarapçılığın gelişmesi yatırıma bağlı.
Sicilya’da şarapçılık yatırımı yapanlar, yatırdıkları paranın yüzde 40’ını geri alıyormuş.
Hatta bu oran beş yıl öncesine kadar yüzde 75 imiş.
Bizde böyle bir avantaj varsa oranı kaç bilemiyorum.
Sicilyalı şarap üreticileri biraraya gelip Sicilya şarabını dünyaya tanıtmak için ‘Assovini’ diye bir birlik kurmuşlar.
Sicilya şarap üreticisinin bu arada tek başına hareket ettiğini sanmayın.
İtalyan üreticileriyle de sıkı bir ilişki içersindeler.
Meselá biraraya gelip yılda iki kez PricewaterhouseCoopers’a dünyadaki şarap durumuyla ilgili rapor hazırlatıyorlar.
Hem İtalya’da, hem Sicilya’da dünyadaki rakipler sıkı izlemede.