Onlara düşleyemedikleri bir dünyanın kapısını açıyorum
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Kaş’ta bir otelle anlaşıp, engellileri denizin derinliklerine sürüklüyor. Birkaç yıl sonra, bir engelli grubuyla, Kızıldeniz’e, Şarm el Şeyh’e gidip ‘Dalmak Özgürlüktür’ diye bir belgeseli gerçekleştiriyor.
2001 yılında ise ‘alternatif kamp’ projesini geliştiriyor. Kamp, Bodrum’da 6 ay süresince engellilere hizmet veriyor. Bu projesiyle Bulgaristan’daki Dünya Genç Girişimci Yarışması’ndan da birincilik ödülü alıyor.
ÇOCUKLUĞUMDAN bir sahne. Anneannemin Taksim’de, Lamartin Caddesi’ndeki apartmanında salon penceresinden karşıdaki eve bakıyorum.
O evde merakımı uyandıran bir şey var.
Pencerenin önünde genç bir adam bir sandalyenin üzerinden dışarısını izliyor.
Arada bir başı yok oluyor.
Ayak parmaklarımın ucuna basarak pencere hizasında yok olan başını görmeye çalışıyorum.
Nafile...
Ancak birkaç dakika sonra genç adamın başı yerine geliyor.
Anneannem, onun omuriliğindeki arıza nedeniyle uzun süre başını dik tutamadığını anlatıyor.
Hayatı boyunca tekerlekli sandalyeye mahkûm olduğunu söylüyor.
O genç adamı yıllar boyunca aklımdan çıkartamadım...
Tekerlekli sandalyede, dört duvar arasına sıkışmış hayatına katlanacak gücü nereden buluyordu?
Ercan Tutal ile konuşurken, Taksim’deki özürlü genç adam yine aklıma geldi.
Bugün onun izine rastlamış olsaydım, anında Tutal ile tanıştırır, hapsolduğu o karanlık odasından ve tesellisiz hayatından çıkıp denizaltına inmesini ya da gökyüzünde uçmasını, sınırsız özgürlüğü tatmasını sağlardım.
Merak ediyorsanız, Ercan Tutal sihirbaz değil.
Sadece engellilere düşleyemeyecekleri bir dünyanın kapılarını açan biri.
Almanya’da üniversite eğitimi sırasında engellilerin hayatın tüm alanlarına nasıl entegre olduklarını görmüş, Türkiye’deki engellilerin durumuyla karşılaştırınca aradaki uçurumu görüp isyan etmiş.
Türkiye’ye dönünce engellilerle çalışmaya karar veriyor.
İşin en aşırı tarafı bir engellinin gücünün sınırlarını zorlaması değil mi?
Ercan Tutal işe oradan başlıyor.
Kaş’ta bir otelle anlaşıp, engellileri denizin derinliklerine sürüklüyor.
Birkaç yıl sonra, bir engelli grubuyla, Kızıldeniz’e, Şarm el Şeyh’e gidip ‘Dalmak Özgürlüktür’ diye bir belgeseli gerçekleştiriyor.
2001 yılında ise ‘alternatif kamp’ projesini geliştiriyor.
Kamp, Bodrum’da 6 ay süresince engellilere hizmet veriyor.
Türkiye’nin her yanından gelen engellilerin yanı sıra, Avrupa’dan, İsrail’den gelenler de kampa katılıyor.
Engelliler her türlü sporun yanı sıra, dalma, yüzme hatta yamaç paraşütü yapma fırsatını buluyorlar kampta.
3 yılda, bin 500 engelli, sadece dünyanın dört bir yanından gelen gönüllülerin hizmet verdiği kampta hayatı başka bir boyutta yakalamak fırsatını elde ediyorlar.
KAGİDER Başkan Yardımcısı olan Yasemin’in el attığı her işin nasıl altından kalktığını bildiğimden Ercan Tutal’ın hikayesi de doğrusu şaşırtmıyor beni.
Çünkü hedeflediği sadece engellileri denizin altıyla tanıştırmak ya da gökyüzünde uçurmak değil.
Amacı, yüzlerce engelli derneğini harekete geçirmek.
Yerel yönetimleri ve STK’ları (Sivil Toplum Kuruluşu) da işin içine çekerek Türkiye’de yüzde 12 dolaylarında oldukları söylenen engellileri aynen Avrupa’da olduğu gibi hayata entegre etmek.
İlk aşamada Bodrum’daki alternatif kampın benzerleri, Samsun, Gaziantep, Van Gölü ve Kıbrıs’ta açılacak.
Başbakanlık Özürlüler Dairesi’yle anlaşma imzalanmış.
Beşiktaş Belediyesi’yle ortak bir proje gündemde.
Bu arada Ercan Tutal’ın ‘alternatif kamp’ projesi, Bulgaristan’daki Dünya Genç Girişimci Yarışması’ndan da birincilik ödülü almış.
Konuyla ilgili daha fazla bilgi almak ya da ‘Acaba ben işin neresinden tutabilirim’ diye düşünüyorsanız www.alternativecamp.org sitesine bakın derim.