Meclis’te ’pantolon’ devrimi olur mu

KAGİDER (Türkiye Kadın Girişimciler Derneği) bizi Ankara’da yeni dönemin kadın milletvekilleriyle buluşturdu.

Böylelikle, ikinci AKP iktidarının "havasını" önce kadın milletvekilleriyle "koklamak" imkanını bulduk.

KAGİDER’in isabetli bir kararla, kadın milletvekilleriyle belirli aralıklarla düzenlemeyi hedeflediği toplantının birincisine Meclis’e girmeyi başarmış 51 kadın vekilden 27’si katılabildi.

Salonda gözlerimiz boşuna MHP’li 2 ve CHP’li 10 kadın vekili aradı. CHP’li milletvekillerinin "grup toplantısı" gerekçesiyle KAGİDER’in toplantısına gelmediklerini öğrendik.

Yazık... Hiç olmazsa parti yönetiminden birkaç kadın yönetici gelebilirdi.

Zira KAGİDER Başkanı Gülseren Onanç’ın verdiği şu mesajlar önemliydi:

* Gelin sizlerle birlikte çalışma grupları kuralım.

* Avrupa Birliği, kadının cinsiyet eşitliği, kadın girişimciliği ve istihdam konularında birlikte ilerleyelim.

Onanç,
Meclis’te "Cinsiyet Eşitliği Komisyonu" kurulmasını da istedi.

Bu da, bildiğim kadarıyla CHP kadın milletvekilleri ve özellikle bir önceki dönemde milletvekili olan Gülsün Bilgehan’ın şiddetle savunduğu bir şeydi.

ŞEYH SALMAN’IN KIZI

Her neyse toplantının akışına dönersek, kürsüde dinlediğimiz kadın milletvekillerinden bazılarının "kadın olarak verdikleri mücadele" çoğumuzun gözlerini yaşarttı.

İki örnek vereceğim.

Ağrı AKP milletvekili Fatma Salman Kotan ile Van AKP milletvekili Güşen Orhan.

Kotan, dört eşli Şeyh Ahmet Salman’ın kızı. Annesi şeyhin ikinci karısı ve kocasına "erkek" çocuğu vermek uğruna hayatını kaybetmiş. Fatma Salman Kotan, "Çocukluğumdan itibaren feodal yapının kırılması gerektiğini kafama koydum" diyor.

Feodal düzene başkaldırmak, okumak, iş hayatına atılmak, "özgür bir birey" olarak ayaklarının üzerinde durmak. Bunlar Ağrı milletvekilinin başardığı ve tüm kadınlar için dilediği şeyler.

Van AKP milletvekili Gülşen Orhan ise Bahçesaray’ın üniversiteyi bitirmiş tek kadını.

Kışın bir "heybenin" gözünde ilkokula gitmeyle başlayan okuma serüveni eşinin ölümünden sonra üniversiteye kaydolup, mezuniyetiyle noktalanmış.

Milletvekili olmasını teşvik eden kişi ise işadamı Ethem Sancak.

PANTOLONLU DTP’LİLER

Toplantı öncesi kadın milletvekilleriyle ayaküstü sohbette Meclis’in giyim-kuşam kuralları da gündeme geliyor.

Kadın milletvekillerinin Meclis Genel Kurulu’na pantolon ile katılmalarına izin yok.

Oysa gözümüze ilişen dört DTP milletvekili Sevahir Bayındır, Sabahat Tuncel, Ayla Akat Ata ve Gültan Kısanak pantolonlu.

Merak edip soruyorum. Meğer DTP’liler Genel Kurul’a katılmamış.

"Ama" diye şakalaşıyorlar aralarında "Genel Kurul’a belki pantolon ile girip devrim yapabiliriz".

Toplantıda, dikkat ediyorum DTP’liler konuşmalarında daha "sıkı feminist" izlenimini veriyor.

KAGİDER’in toplumun temel taşının aileden ziyade "özgür düşünen birey" vurgusuna AKP’li milletvekillerden ziyade DTP’lilerden onay geliyor.

Şırnak milletvekili Sevahir Bayındır, "kadınız, özgür bireyleriz" diyor.

Sabahat Tuncel AKP’lilerin ağızlarına almadıkları "kadın kotası"na değiniyor. "Gelin siyasi partiler yasasını değiştirelim. Kadına yüzde 35 kota koyalım" diyor.

Batman milletvekili Ayla Akat Ata, "Erkeğin ne arkasında, ne önündeyiz. Yanındayız. Biz toplumun yarısıyız" diyor.

Sanırım bu Meclis’te en büyük görevlerden biri de "feminist" olarak cesur çıkışlarına tanık olduğumuz DTP’li kadın millet vekillerine düşüyor.

Kürt sorununun "barışcıl" yollardan çözümü için üzerlerine düşen çok şey var.

KAGİDER’in Brüksel atağı

KAGİDER Başkanı Gülseren Onanç, konuşmasının önemli bir bölümünü AB üyeliğine ayırıyor. KAGİDER’in önümüzdeki günlerde Brüksel’de bir ofis açacağını öğreniyoruz.

Bu yıl sonuna kadar açılması planlan Brüksel ofisi, AB sürecinin kamuoyu tarafından daha iyi izlenmesini sağlayacak. Brüksel ofisinin TÜSİAD’ın binasında yer alması da mümkün.

KAGİDER’in önümüzdeki günler için planladığı bir başka bir proje ise "kadın liderlere" yol gösterecek bir merkez kurmak.

Miliband: Sarkozy değişebilir

ANKARA’ya kısa bir ziyaret yapan İngiltere Dışişleri Bakanı David Miliband’ı önceki gece Bahçeşehir Üniversitesi’nin Beşiktaş’taki binasında dinleme fırsatını buldum.

42 yaşındaki Dışişleri Bakanı’nın söylediklerine geçmeden karyeri ve kişiliğiyle ilgili birkaç satır.

2001 yılında parlamentoya girmiş. 2006 yılında Blair’in yeni kabinesinde kabineye yeniden Çevre ve Kırsal İşlerden sorumlu bakan olarak görev almış bir "Karbon Kredi Kartına" sahip olmasını önerecek kadar "küresel ısınmaya" duyarlı.

İngiliz İşçi Partisi’nin Blair ve Brown sonrası geleceğine kafa yoran bir gruba dahil. Babası, Marksist kuramcılardan ve Vietnam Savaşı karşıtı Ralph Miliband.

Dolayısıyla genç bakan Bahçeşehir Üniversitesi’ndeki konuşmasından sonra "Babanız Vietnam Savaşına karşıydı siz açıkça Irak Savaşı’na karşı mısınız" gibi bir sorunun muhatabı oluyor.

Bu ve buna benzer soruları ustaca "geçiştirmeyi" başaran David Miliband’ın mesajlarına gelince:

Şöyle özetleyebilirim: "Türkiye’nin AB üyeliği, Medeniyetler Çatışması yandaşlarının haksız olduklarını kanıtlayacaktır. Avrupa ile Doğu, Doğu ile Batı’yı yakınlaştırmak için Türkiye kilit ülke. Türkiye Ortadoğu, Irak, Afganistan’da barış ve refah için önemli katkıda bulunabilir."

Miliband
, Türkiye’nin "yenilenebilir enerjide" de başı çekebileceğini vurguluyor.

Sarkozy’nin Türkiye AB üyeliğiyle ilgili tutumu soranlara ise cevabı şöyle: "Sarkozy önce Avrupa’nın sınırları için bir ’Akil Adamlar’ grubu öneriyordu. Şimdi aynı şeyi Avrupa’nın geleceği için öneriyor. Sınır meselesinden vazgeçti. Görüşleri seçim öncesi ve sonrası değişti. Değişmeye devam ediyor" diyor.
Yazarın Tüm Yazıları