LPG kurbanlarıyla Zümrüt Apartmanı kurbanları arasındaki ortak nokta ne olabilir?
Bu sorunun tek cevabı cevabı var: ‘‘Sorumsuz müteahhit, denetimsiz bina.’’
Geçenlerde İpragaz Genel Müdürü Selim Şiper ile konuşuyoruz.
Avrupa'nın neden en pahalı LPG'si, yani tüpgazını kullanıyoruz sorusunun cevabından fazla LPG ölümlerini merak ediyorum.
Yılbaşı günü yakından tanıdığım genç bir kadın Moda'daki evinde banyoda zehirlenmiş. Daha 15 gün önce Hürriyet Ulaştırma'da çalışan bir arkadaşımız 15 yaşındaki oğlunu yine banyoda tüpgaz nedeniyle kaybetmiş.
Gün geçmiyor ki, tüpgaz ölümleri gazeteye yansımasın.
Selim Şiper, LPG'nin (sıvılaştırılmış likit petrol gazı) ölümlerden sorumlu olmadığı konusunda kesin konuşuyor.
‘‘LPG solumakla ölünmez. Öldüren karbonmonoksit. Baca bağlantılarının iyi yapılmaması nedeniyle havalandırmada ortaya çıkan sorun ölüme sebebiyet veriyor.’’
Sorumsuz müteahhit, denetimsiz bina meselesi anlayacağınız.
Avrupa'da LPG kullanımı oldukça yaygın.
Türkiye ile İtalya başı çekiyor.
Fransa, Almanya, İngiltere’de yaygın olarak kullanılıyor.
Yani tüpgaz illa dar gelirli insanların kullandıkları enerji kaynağı değil.
Selim Şiper Japonya örneğini veriyor.
Japonya'da doğal gaz şebekesi yokmuş deprem bölgesi olması nedeniyle.
Japonlar LPG kullanıyor.
Ama onlarda, bırakın durduk yerde çöken binaları depremlerde dahi ölenler yok denecek kadar az olduğu gibi, LPG kullanımı yüzünden ölenler de yok.
İpragaz LPG'nin doğru kullanımı için bir süre önce kurslar açmış.
İstanbul, Ankara, Diyarbakır, Adana, Antalya, Samsun, Trabzon, Bursa, Gaziantep gibi illerde 2 bine yakın bayisinde çalışanları 7 ay süresince Halk Eğitim Merkezleriyle birlikte eğitime tabi tutmuş.
Eğitimden geçenlerin, tüpgaz tüketicisini bilgilendirdikleri için İpragaz rahat. Ancak bununla yetinmemiş.
İstanbul ve Hacettepe üniversitelerinden profesörlerle LPG güvenliği ve ev ekonomisindeki önemiyle ilgili seminerler de düzenlemiş.
Seminerlerin kasetleri bazı ulusal ve yerel televizyonlarda gösterilmiş.
Gösterilmeye de devam ediliyor.
Özetle, ölüm olmaması için LPG eğitimi şart.
Erdoğan 8 Mart için Kadın Şûrası'nı topluyor
DÜNANKA Ajansı'nda gördüğüm bir habere göre, Dünya Kadınlar Günü'nü kutlamak için geçen yıl yakasına bir rozet takan öğretmen Milli Eğitim Bakanlığı’nın hışmına uğramış.
Milli Eğitim Bakanlığı Personel Müdürlüğü ‘‘belli bir görüşü diğer kişilere yansıtmak amacını taşıdığı’’ için adı açıklanmayan kadın öğretmeni başka bir ile tayin etmiş.
Milli Eğitim ile öğretmen mahkemelik olmuşlar.
Neticede Danıştay, kokartın ideolojik amaç taşımadığına karar vermiş.
Türkiye'de sıklıkla yaşanan hukuk vakalarından sadece bir tanesi.
Dünya Kadınlar Günü'nü kutlamak suç olmadığına göre, yakaya öyle bir rozet takmak da suç olmamalı değil mi?
Kaldı ki, AKP Hükümeti'nin Kadınlar Günü'yle ilgili sorunu her hangi bir sorunu yok gibi görünüyor.
Bunu neye dayanarak söylüyorum?
Başbakan Tayyip Erdoğan, Dünya Kadınlar Günü'nden bir gün önce yani 7 Mart günü İstanbul'da, Grand Cevahir Oteli'nde I.Kadın Şûrası'nı topluyor.
Şûranın açılışını bizzat Başbakan Erdoğan yapıyor.
Devlet Bakanı Güldal Akşit ve AKP İstanbul İl Kadın Kolları Başkanı AyferYaman'ın da katılacakları şûranın gözüme çarpan bazı oturum başlıkları şöyle: ‘‘Siyaset ve Kadın’’, ‘‘İnsan Hakları ve Kadın’’ (bu oturumda ele alınacaklar arasında medeni yasa ve namus cinayetleri de var), ‘‘Medya ve Kadın’’...
Konuşmacılar listesi, akademisyeninden, iş kadınına geniş bir yelpazeye yayılmış.
Şimdi akla şu soru geliyor?
AKP Hükümeti, I. Kadın Şûrası’nı toplayarak Kadınlar Günü'ne bu kadar önem veriyorsa eğer Milli Eğitim Bakanlığı Personel Müdürü’nün rozet takıntısı neyin nesi?