Hollanda Sarayı’nda üç çınar yan yana

Arkeoloji merakım yüzünden elbet Halet Çambel’in neler yapmış olduğunu biliyorum.

Ama daha fazlasını onu 1940’lardan beri tanıyan Yaşar Kemal anlatıyor o gece: ‘Halet, gencecik bir kadın iken beygir sırtında tek başına Toros Dağları’ndaki Karatepe’ye gitmişti. Ben de merak eder dururdum dağın başında ne yapar diye. Dağ eşkıya kaynıyor sanıyorum. Meğerse dört-beş tane kalmış zaten Halet de onlarla arkadaş olmuş.’

BEYOĞLU’ndaki Hollanda Sarayı’nın salonu. Küçük çaplı bir tören için herkes yerini almış.Derken gözler kapıya çevriliyor.

Kültür hayatımızın üç ‘anıt kişisi’ ya da üç ‘çınarı’ peş peşe içeri süzülüyorlar.

89 yaşındaki arkeolog Profesör Halet Çambel, Ağa Han ödülü sahibi eşi mimar 95 yaşındaki Nail Çakırhan ve 82 yaşındaki Yaşar Kemal.

En öndeki sıraya oturduklarında deklanşörüme basıyorum.

Bence hayatımın en anlamlı fotoğraflarından birini çekiyorum.

Yaşar Kemal, Nail Çakırhan ve Halet Çambel yan yana.

*

HOLLANDA Sarayı’ndaki törenin kahramanı esasında Halet Çambel.

2004 yılı Hollanda Prens Claus Ödülü’ne layık görülmüş, ödülünü Hollanda Büyükelçisi Sjoerd Gosses’ın elinden alacak.

Arkeoloji merakım yüzünden elbet Halet Çambel’in neler yapmış olduğunu biliyorum.

Ama daha fazlasını onu 1940’lı yıllardan beri tanıyan yakın arkadaşı Yaşar Kemal anlatıyor o gece.

‘Halet, gencecik bir kadın iken beygir sırtında tek başına Toros Dağları’ndaki Karatepe’ye gitmişti. Ben de merak eder dururdum dağın başında ne yapar diye. Dağ eşkıya kaynıyor sanıyorum. Meğerse dört-beş tane kalmış zaten Halet de onlarla arkadaş olmuş.’

*

YAŞAR Kemal’e bakılırsa Halet Çambel ‘evliya gibi kadın’.

Dağda herkes onu tanırmış, herkes onunla konuşurmuş.

Hele köylüleri ‘kök’ boyayla tanıştırınca ünü Anadolu’ya yayılmış.

Yaşar Kemal anlatmaya devam ediyor.

‘Bir gün yönetmen Elia Kazan ile Isparta’da geziniyoruz. Baktım halı dokuyanlar kök boya kullanıyor. Nereden çıktı diye sordum? Halet’in adını bilmiyorlar ama güneyden gelen bir kadın öğretti diye onu tarif ediyorlar.’

Yalnız kök boya mı?

Halet Çambel’in, Adana’nın Kadirli İlçesi’ndeki Karatepe’deki çalışmalarını ayrıntılı bir şekilde Cengiz Bektaş yazmış.

Bahadır Alkım ve H.Th. Bossert ile birlikte yürüttüğü kazılardan sonra Karatepe’de yaptıkları Bektaş’a göre gerçek bir ‘kahramanlık olayı’.

*

ÇAMBEL, Aslantaş Barajı’nın eski Hitit yerleşimine zarar vermemesi için savaşmış.

Okuma-yazma kursları açmış.

Köprü yaptırtmış, köylere su-elektrik getirtmiş. Ormanları yakanlarla, ağalarla, eski eser kaçakçılarıyla uğraşmış.

Bunlar sadece Karatepe için yaptıkları...

1995 yılından beri Türkiye Bilimler Akademisi’nin ‘şeref üyesi’ olan Halet Çambel’in tüm hayatını buraya sığdırmak ne yazık ki mümkün değil.

Ancak Atatürk’ün isteğiyle, 1936 yılı Olimpiyatlarına Türkiye’yi temsilen katılan ilk kadın sporcu olduğunu ilave etmeliyim.

Hem de eskrim dalında.

*

HALET Çambel’in 65 yıllık hayat arkadaşı Nail Çakırhan’a da değinmeden geçemeyeceğim.

Yıllar önce kızımla birlikte Gökova’da küçük bir sahil kasabası olan Akyaka’da bir tatil geçirmiştim.

‘Mutlaka Çakırhan evlerini görün’ diye sıkı sıkı tembih edenleri dinleyerek Akyaka’da keşfe çıktık.

Çektiğim ‘Çakırhan’ ya da ‘Ula’ evlerinin fotoğrafları hálá duruyor.

Ahşap oymalı evler her iki isimle de anılıyor.

Ula doğumlu Çakırhan’ın Akyaka’da ilk yaptığı ‘Ula’ evi, 1983 yılında Ağa Han Mimarlık Ödülü’nü almıştı.

İşin hoş yanı, hayatının bir döneminde gazetecilik de yapmış olan Nail Çakırhan’ın mimarlık diploması yoktu.

Ona ‘diplomasız efsane mimar’ demeleri bundan.

*

HOLLANDA Sarayı’ndaki üçüncü ‘çınar’ı ise hiç anlatmayacağım.

Zaten hepiniz onu tanıyorsunuz.

Bu üç ‘anıt kişiyi’ bir arada görme şansını yakaladığım için pek mutluyum.

Onlar Türkiye’nin artık geride kalmış başka güzel dönemlerinin insanları.
Yazarın Tüm Yazıları