Fransız yatırımcılardan 17 Aralık mesajı

KRİTİK 17 Aralık yaklaştıkca Fransız Cumhurbaşkanı Jacques Chirac’ın Türkiye’yle ilgili açıklamaları kafaları bulandırırken, Türkiye’de Carrefour, Renault gibi önemli yatırımcılar ve yüz yıldan fazla Fransız-Türk ticari ilişkilerine yön veren Türk Fransız Ticaret Derneği ‘17 Aralık’ta ne karar ne olursa olsun Fransız yatırımı büyüyerek devam edecek’ mesajını verdi.

Türk Fransız Ticaret Derneği Genel Sekreteri Zeynep Necipoğlu, derneğin yönetim kurulu üyesi Renault Genel Müdürü Alain Gabillet ve Carrefour Genel Müdürü Luc De Noirmont ile bir öğle yemeğinde yaptığımız dörtlü sohbette Fransız-Türk ilişkilerinin hem ticari, hem sosyal boyutu gündeme geliyor.

BAŞBAKAN DAVETE KATILACAK

Bu arada, Zeynep Necipoğlu’nun verdiği bilgiye göre, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan önümüzdeki cumartesi gecesi Türk-Fransız Ticaret Derneği’nin 125, kuruluş yıldönümü münasebetiyle verdiği davete katılacak.

Aynı gecenin bir sürpriz ismi de, Türkiye aleyhtarı iken 6 ay önce buraya yaptığı bir gezide yüzde yüz bir dönüş yapan Fransız senatör Robert Del Pisccia.

Türkiye’de 15 gün geçirdikten sonra Fransa’ya dönen senatör şimdi sıkı bir Türkiye savunucusu kesilmiş. Bundan da, Fransız politikacıların Türkiye’yi daha fazla tanımaları gerektiği sonucu çıkıyor.

EN BÜYÜK YATIRIMCI ÜLKE

Sohbetimize dönersek, Zeynep Necipoğlu önümüzdeki yıllarda Fransız yatırımın büyüyeceğini varsayarak genel sekreteri olduğu derneğin yeni bir yapılanmaya gittiğini söylüyor.

‘Son yirmi yılın ortalaması alındığında Türkiye’deki en büyük yatırımcı ülkenin Fransa olduğu ortaya çıkıyor. Üyelerimiz arasında yaptığımız nabız yoklamasına göre bu trend önümüzdeki yıllarda giderek artacak’ diyor.

Necipoğlu, Fransız şirketlerinin, Türkiye’deki yatırım olanaklarını giderek daha fazla merak ettiklerini söylüyor.

‘Avrupa trenine binme tarihi yaklaştıkça bu merak artıyor’ diyor.

Yaklaşık bir buçuk yıldan beri Türkiye’de olan Alain Gabillet de Avrupa’nın Türkiye’ye karşı olumsuz bir pozisyon almayacağı görüşünde.

Ancak ‘koşullardan çekiniyorum’ diye de ilave ediyor.

Cumhurbaşkanı Chirac’ın ‘özel statü’ çıkışının 2007 seçimlerine yönelik olduğunu da söylüyor.

Peki Fransa’nın Türkiye aleyhtarı tutumunda içersinde bulunduğu ekonomik krizin etkisi de yok mu?

Alain Gabillet ‘kesinlikle evet’ diyor.

İşsizlik oranının artması, Avrupa Birliği yeni üyelerinin Fransız yatırımcısına daha iyi olanaklar sunuyor olması Fransız kamuoyunun 70 milyonluk bir ülkeye kuşkuyla bakmasının bir nedeni.

TÜRKİYE KENDİNİ PAZARLAMIYOR

Tam bu noktada Carrefour’un Genel Müdürü Luc De Noirmont araya giriyor.

‘ Fransa Avrupa Anayasası için yapılacak referandumun sancılarını çekiyor. Chirac’ın tamamıyla Türkiye tarafından gözükmesi, 2005’te yapılacak referandumda sağcı partilerin, milliyetçilerin elini güçlendirecek.’

Politik kaygıların, hesapların olduğu doğru.

Ancak kamuoyu da karşı.

Niye?

Bu konuda Renault Genel Müdürü Alain Gabillet, Luc De Noirmont ile hemfikir.

‘Türkiye Fransa’da tanınmıyor. Fransızlar Müslüman deyince ülkedeki Kuzey Afrikalılarla Türk göçmenleri aynı sepete koyuyor. Sokaktaki insanı da, aydını da, politikacısı da öyle...’

Luc De Noirmont
geçtiğimiz temmuz ayından beri Türkiye’de.

‘Ülkenizi, kendinizi tanıtın.. İslam’la ilgili görüşleriniz nedir, kadın hakları konusunda ne düşünüyorsunuz? Anlatın’ diyor.

TÜRKİYE’DE ÇİN PANİĞİ YOK

Hem Alain Gabillet’nin, hem Luc De Noirmont, Türkiye’nin yabancı yatırımı çekme açısından parlak bir geleceği olduğu görüşünde.

Alain Gabillet, Bursa’daki Renault fabrikasını örnek gösteriyor.

‘Fabrikada sadece mühendislerin sayısı 300. İşçilerin çoğu da eğitimli, çalışkan. Pazar potansiyeli büyük. Düşünün ki, Türkiye’de bin kişiye 70 araba düşüyor. Fransa’da bu sekiz kat fazla.’

Luc De Noirmont
da ‘Türkiye Avrupa’nın Çin’i. Ne olursa olsun Avrupa bu ülkeden vazgeçemez’ diyor.

Tekstil konusunda ise ilginç bir saptamada bulunuyor.

‘Tekstil kotalarının 2005 yılında kalkıyor olması Avrupa’yı feci korkutuyor. Çin dediniz mi öcü gibi. Oysa Türkiye’de bir Çin paniği görmüyorum ben. Türkiye sanki daha rekabetçi, daha esnek bir politika izliyor tekstilde’ diyor.

İşte bu güzel bir haber.

Avrupa Çin’den korkuyor ama Türkiye korkmuyor.

Doğru mu?

Tarım fonlarını paylaşmak istemiyor

POLİTİK
hesaplar, ekonomik kriz, Türkiye’nin tanınmaması gibi sorunların yanı sıra sohbette Fransa’nın AB’nin tarım fonlarını paylaşmamak kaygısını da taşıdığı ortaya çıkıyor.

Bu da madalyonun bir başka yüzü.

Fransa tarım fonlarından en fazla yararlanan ülke.

İspanya’ya da bu yüzden direnmişti.

Tarım ülkesi Polonya’nın üyeliğine de ‘gönülsüz’ bir evet demek zorunda kaldı.

Alain Gabillet’e göre, Polonya ile tarihsel bağları, Polonyalı göçmenlerin güçlü lobisi ve de dinsel bağlar (iki ülke de Katolik) nedeniyle sesini fazla çıkarmadı.

Demek ki ülkeler de duygusal davranabiliyor.
Yazarın Tüm Yazıları