ŞİLİ Cumhurbaşkanı Ricardo Lagos’un, hafta içinde İstanbul’daki öğle yemeğinde yanımda protokol müdürü Alfredo Garcia Castelblanco oturuyor.
Bir kulağım Cumhurbaşkanı Lagos’un konuşmasında, diğeri Castelblanco’nun söylediklerinde.
Şili ile Türkiye ne kadar alákasız iki ülke...
Kıtalar ayrı, yarımküreler ayrı.
Denizleri, okyanusları aşmak gerek.
Lagos, Latin Amerika’yı fetheden atalarının aksi istikametini izleyerek Avrupa’ya ve özellikle Doğu Avrupa’ya ülkesini anlatmaya gelmiş...
‘Oralarda, uzaklarda Aymara dilinde ‘dünyanın bittiği toprak’ anlamına gelen bir ülke var. Şili, Latin Amerika ile Pasifik ülkeleri arasında köprü. Türkiye, Asya ile Avrupa arasında köprü... İki köprü ülke neden buluşmasın? Şili’yi coğrafyanıza taşımaya çalışıyorum’.
Yanımdaki Castelblanco’ya soruyorum:
‘Sokaktaki Şilili’ye Türkiye derseniz aklına ilk ne gelir?’
‘Ayasofya’
İlk aklına gelen buymuş.
Avrupa ile Asya arasında ‘köprü’ olduğumuz da aklına gelirmiş.
Bir de ‘baklava’...
Castelblanco’nun dediğine göre, Şililer arasında son dönemlerde bir ‘baklava’ modası başlamış.
Hem de ‘yeni mutfak’ akımına uyan lokantalarda pek gözdeymiş ‘baklava’.
Sorma sırası onda.
‘Peki Şili deyince Türklerin aklına ne gelir?’
Bilmem...
Belki Pinochet, Allende, Pablo Neruda.
ŞARAP VE SOMON
Cumhurbaşkanı Lagos devam ediyor:
‘Şili global bir ülke olma yolunda... 90’lı yıllarda, yoksuluk alt sınırında yaşayanların oranını yüzde 40’lardan yüzde 20’lere indirmeyi başardık. Ekonomimiz ortalama yüzde 5’lik bir büyüme gösteriyor. Eğitim düzeyi giderek yükseliyor. 10 üniversite öğrencisinden 7’sinin anne ve babası üniversite mezunu değilmiş’...
Şili, Latin Amerika ülkeleri arasında rüşvetin en düşük seviyede olduğu ülkeymiş.
Lagos diyor ki, ‘Polise rüşvet teklif ederseniz anında sizi tutuklar’.
Castelblanco, Şili şarabından ve Şili somonundan söz ediyor.
Somonda, İskoçya’dan sonra dünyanın iki numaralı ihracatcısıymış Şili.
Zaten Lagos da konuşmasında bunlara değiniyor.
‘Gelecek sefer İstanbul’a geldiğimde masanın üzerinde Şili şarabı ve Şili somonu bulmayı umut ediyorum’.
Neden olmasın?
Baklavaya karşı şarap ve somon.
PINOCHET ÇOK YAŞLANDI
Castelblanco ile biraz da Pinochet, Allende ve Neruda sohbeti.
Şili’de tekrar yargılanması istenen Pinochet adalet önüne çıkmak için çok yaşlıymış.
‘Allende her şeyi millileştirmek istedi, ekonomiyi felç etti. Tabii ABD’nin o yıllarda sosyalist bir yönetime göz yumması söz konusu değildi’.
Ve Neruda.
Şili, Neruda’nın yüzüncü doğumgününü kutluyor.
2004 yılı ‘Neruda Yılı’ ilan edilmiş.
Masada olan İstanbul’daki Cervantes Enstitüsü’nün direktörü Pablo Asuero lafa karışıyor.
‘Neruda’nın yüzüncü yıldönümü İstanbul ve Ankara’da da kutlanacak.’
1973 yılında, Allende’nin devrilmesinden bir süre sonra hayata veda eden Neruda, dostu Nazım Hikmet’ten ötürü Türkiye’yi ve Türkleri iyi tanıyordu.
‘Nazım Hikmet Buraya Geliyor’ şiirindeki dizeleri kim unutabilir?